Anasayfa   |   EGE  |   AKDENİZ  |   MARMARA |   DOĞU ANADOLU  |  İÇ ANADOLU   |   KARADENİZ   

    Erzurum'dan Kars’a doğru Allahüekber dağlarını izleyerek ilerliyoruz. Kars’da görülecek en önemli tarihi eser Kars Kalesi. Bir çok kez yıkılıp yeniden yapılan bir kale. Dik yamaçlı tepenin üzerindeki kale 1152’de Saltuklular tarafından yapılmış. 1548’de Osmanlılar onarmışlar ama Safeviler 1554’de yıkmışlar. 1579’da yüzbin asker tarafından yeniden onarılmış. Bu kez 1606’da İranlılar yıkmış, Osmanlı 1616’da yeniden onarmış. Kale 1807, 1828, 1855 ve 1878 Rus saldrıları sırasında büyük çarpışmalara tanık olmuş. İç ve dış kale olarak iki kısımlı, beş sıra halinde surla çevrili.

DOĞUBEYAZIT


Doğubayazıt ilçesi Anadolu’nun doğusunda 43.5 – 41.5 boylam, 35.5 – 40.0 enlem daireleri arasında, Trabzon-İran transit şose yolu üzerinde eskilerin istasyon dediği Sarıova denilen yerde kurulmuştur.

Doğubayazıt, Merkez ilçenin 93 km doğusunda, Erzurum-İran yolu üzerindedir. İlçe toprakları genellikle engebeli ve yüksektir. İlçe merkezi düzlükte kurulmuştur. İlçenin köyleriyle birlikte 1980 yılı nüfusu 73.794 kişi, alanı 2.383 km2, nüfus yoğunluğu ise km2 başına 31 kişidir.

Eski Doğubayazıt, bugünkü ilçenin 6 km doğusunda, yüksek ve sert bir alandaydı. Ulaşım zorluklarına ve gelişmeye elverişli alan sıkıntısı yüzünden, 1938’de Doğubayazıt adı altında Sarıova bölgesine nakledilmiştir. Ekilen alanlar çok sınırlıdır. Halkın temel geçim kaynağı hayvancılıktır. İlçenin çok eskilere dayanan bir tarihi vardır.

Doğubayazıt Belediyesi 1876 yılında Bayazıt Sancağı Belediyesi olarak kurulmuştur. Kentin imar planı 1980’lerin başında onaylanmaya başlamıştır. Doğubayazıt, doğusunda İran, batısında Taşlıçay ve Diyadin ilçeleri, kuzeyinde Ağru Dağı, Iğdır ve güneyinde Muradiye ilçesi ile çevrilidir.

İlçe merkezi ve çevresi Turizm bakımından görülmeye değer, Süphan dağı üzerindeki krater gölü, ilçenin kuzeyindeki Anzavurtepe üzerinde kazısı yapılan sur içindeki mabet, ilçenin 4 km güneyindeki Giriktepe üzerinde bulunan Urartu Krallarından İspuni ve oğlu Menua’nın müşterek idare devirlerine ait olduğu anlaşılan (M.Ö. 815-906 tarihlerine ait) tapınak ve saray kalıntıları vardır.

İlçe diğer ilçelere göre daha iyi sosyal imkanlara sahip ve gelişmeye müsait görünmektedir.

Yılın her mevsiminde ilçenin yolları açık, çevre il ve ilçelere bağlantısı fazla ve ulaşım imkanları kolaydır.


Kars’tan Digor-Iğdır üzerinden tali veya Horasan ayrımından dönerek Ağrı üzerinden ana yolla ulaşabiliriz. Doğubeyazıt 1938 yılına kadar 3 km. güneydoğusundaki antik kentteydi. İlçenin 5 km. uzağında bulunan her yönüyle ilginç İshak Paşa Sarayı’nı görmeliyiz.


AGRI DAĞI
Yörede nereye giderseniz gidin hep karşınızda duran bir ulu dağ vardır. Sürekli sizi izliyor gibidir. Ondan kurtulamazsınız. Bu Ağrı Dağı’dır.

5165 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek dağıdır. Büyük ve Küçük Ağrı 1188’km2 bir alanı kaplıyor. Eski bir volkanik dağ olan Ağrı tarih boyunca efsanelere konu olagelmiş. Kutsal kitaplar ondan sözetmiş, kutsal sayılmış.
Bir çok araştırmacı ya da meraklı Nuh’un Gemisi’ni yıllardır arayıp duruyor. Kimisi resimlerini bile çektiğini iddia etti. Bu resimler yayınlandı, gemi midir değil midir, tartışıldı. Tufanda her türden birer çift canlıyı alarak gemiye binen Nuh Peygamber’in gemisinin karaya oturduğu yerin Ağrı Dağı olduğuna inanılıyor. Kutsal kitaplar da böyle yazıyor. Hz. Adem ile Havva’nın yaşadığı İrem Bahçelerinin de dağın kuzeyindeki Aras Vadisi’nde olduğu söyleniyor.
Doğuda bir çok öykünün, söylencenin anlatıldığını söylemiştik. Bunlar çok ayrıntılı, iyi örülmüş öykülerdir. İşte bu öykülerden biri de Ağrı’yı anlatıyor. Biz kısaltarak aktaracağız:
Büyük ve Küçük Ağrı yeryüzündeki bütün dağların padişahı Kafdağı’nın ailesindenmiş. Kızkardeş Küçük Ağrı, Kafdağı’nın oğlu Yeni Kafdağı ile de nişanlıymış. Büyük Ağrı dağlar serdarı olduğundan ordusu ile 70 yıl sürecek uzun bir yolculuğa çıktığında Padişah Kafdağı ölmüş. Yeni padişahlık Büyük Ağrı’nın hakkıymış ama Yeni Kafdağı onun yokluğundan yararlanıp tahta oturuvermiş. Büyük Ağrı çok üzülmüş bu haksızlığa, kızkardeşi Küçük Ağrı’yı da yanına alıp Kafdağı ülkesinden ayrılıp Aras’ın yanına, şimdiki yerine gelip yerleşmiş. Yaşlı, yorgun ve üzgün Büyük Ağrı başını kızkardeşinin dizine koyup uykuya dalmış. Aradan uzun yıllar geçmiş, Yeni Kafdağı nişalısını özlemiş ve Büyük Ağrı’ya elçi gönderip kendisini bağışlamasını, nişanlısını da göndermesini istemiş. Büyük Ağrı elçileri kovmuş ve yeniden uykuya dalmış. Yeni Kafdağı kızmış bu kez, ordusunu toplayıp Büyük Ağrı’ya saldırmış. Ama nafile, Büyük Ağrı tek başına koca orduyu bozguna uğratmış.
Yeni Kafdağı da yılmamış, yedi kez ve her seferinde daha büyük orduyla saldırmış. Ama her seferinde bozguna uğramış. Bu arada Küçük Ağrı da nişanlısına kavuşmak ister ama ağabeyinden çekinirmiş.
Zorun sökmediğini gören Yeni Kafdağı bu kez hileye başvurmuş. Sessizce yaklaşıp nişanlısına gelmesini işaret etmiş. Küçük Ağrı dizini yavaşça ağabeyinin başının altından çekip kaçmayı denemiş ama Büyük Ağrı öksürüp ağzından alevler, dumanlar çıkarak uykuda olmadığını göstermiş. Yeni Kafdağı korkup kaçmış. Bu arada çevredeki köyler yanıp kül olmuş. Küçük Ağrı her yetmiş seksen yılda bir ağabeyinin iyice daldığını düşünüp dizini çekmeye çalıştığında Büyük Ağrı öksürüp yeri göğü sarsarmış.
Ağrı Dağı için daha onlarca efsane anlatılabilir. Ama bu yaşlı dağ, son yıllarda hem turizme, hem de çevre köyülelerine güvenlik amacıyla kapalı tutuluyordu.
Bu yıl başında çevre köyülerinin hayvanlarını Ağrı eteklerindeki otlaklara çıkarmalarına izin verildi.
Bu gelişme, Ağrı’nın kısa süre sonra turizme açılacağının da müjdesi aynı zamanda.
Akut üyesi Iskender Iğdır, bu yıl Mart ayında Ağrı’ya kış çıkışında şanssız bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti. Iğdır, çektiği Ağrı fotoğraflarında ölümsüzleşti artık. Yeni dağcılar Ağrı’ya onun fotoğraflarıyla sevgiyle bağlanacaklar.

                               arkeolog@postaci.com                                  design @rzawa