Anasayfa   |   EGE  |   AKDENİZ  |   MARMARA |   DOĞU ANADOLU  |  İÇ ANADOLU   |   KARADENİZ  


EFES HARABELERİ

Efes Harabelerine ilk girişte karşılaştığımız kalıntılar Vedius Gymnasion’a ait kalıntılardır.

VEDİUS GYMNASİON:
M.S. II. Yüzyılda Vedius Antonius adına zengin bir Efes’li tarafından yaptırılmıştır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan tören salonu, soyunma odası ve hamamları ile dönemin özelliklerini karekterize eden sportif ve kültürel eğitimin yapıldığı görkemli bir
yapıdır.

STADYUM
Vedius Gymnasion’dan sonra harabelere doğru sol tarafta stadyum vardır. 230x40 m. olan stadyum, Panayır Dağının kuzey yamaçlarına kurulmuş ve sağ, cephesi doğal kayalara oturtulmuştur. Roma İmparatoru Neron döneminde (M.S.54-68) yapıldığı ileri sü rülen stadyumun doğu bölümünde gladyöter oyunları için bir bölme ve yine hayvanlar için bir kısım bulunmaktadır. Sportif tüm yarışların , oyunların, olimpiyat düzenlemelerinin araba yarışlarının yapıldığı stadyum döneminin sportif ve kültürel bütün ihtiy açları karşılanmaktaydı. 
Ivory Figurines
Artemision 7th Cent. B.C.

AKROPOL
Stadyumun karşısında Akropol olarak kabul edilen tepede M.Ö. 6. Yüzyıla tarihlenen bir yapı mevcuttur. Tepenin kuzey batısında ise M.Ö. 350 yıllarına ait bir tapınak bulunmaktadır.

BİZANS HAMAMLARI
Stadyumdan sonra Bizans hamamları ile karşılaşılır. Yine M.S.6. Yüzyıla ait birçok küp bulunması nedeniyle ( sarhoşlar hamamı ) olarak ta anılan, büyük bir sauna ve çeşitli banyo dairelerine sahiptir.

ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ)
Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır. 431-438 yıllarında konsüllerin toplandıkları kilise 265x29.5 m. boyutlarında bir yapıdır. M.S. 11. Yüzyılda Roma döneminde bi r bazilikaya dönüşen yapı Meryemana’ya adanmış, burada yapılarn 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır. Kilise dünyada Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisi olması nedeniyle bugün bile büyük önem taşımaktadır. Bazili kanın M.S.4.yüzyılda kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer aldığı gözlenmektedir. Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir nartexten geçilir. Vaftiz yerinin ortasın da vaftiz havuzu ve duvarlarında hac figürleri bulunmaktadır.

M.S.7. yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı ‘’ Çifte Kiliseler 3 ‘’ olarak tanınmıştır. Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımları ihtiva eder. Me ryemana adına sunulan ilk kilise olması nedeniyle kilise ve çevresi dini bir merkez durumundadır.

LİMAN HAMAMLARI
İlk kez M.S. 2. Yüzyılda yapılan hamam, 4. Yüzyıllda İmparator Konstantinus döneminde onarıım görmüş ve bazı değişiklikler yapılmıştır.Bu yüzden buraya Konstantinus hamamları da denmektedir.

ARKADİANE (LİMAN CADDESİ)
Efes’teki harabeleri gezmek için hamamların karşısında bulunan ve limana kadar uzanan mermer döşeli bir caddeye çıkılır . Bu caddeye çıkarken takip edilen yolun sonunda çok az kalıntıları mevcut olan M.S.2. yüzyıla tarihlenen tiyatro gymnasionu y er alır . Sağ tarafta ise liman gymnasionu ve liman hamamı görülür. Limandan tiyatroya kadar uzanan cadde, gerçekte Hellenistik dönemde yapılmış olmakla beraber İmparator Arkadianus tarafından onartıldığından onun adıyla anılır.

11m. genişliğinde 530m. uzunluğunda olan bu görkemli caddenin sağında ve solunda yer alan mermer sütunlar bugün de ayaktadırlar. Bu cadde aşağıda limana bir kapı ile açılır. Yan tarafta ise dükkanlar sıralıdır, dükkanların altında bir su yolu or taya çıkarılmıştır. Şehrin sularının kesilmesi durumunda bu su yollarından geçen kaynak sularının devreye girdiği anlaşılmaktadır. Tümüyle mermer döşeli olan Arkadiane’nin zemin döşemesi altında limana kadar uzanan bir kanalizasyon vardır. Şehrin en önem li caddesi olan bu cadde daha çok törenlerin şenliklerin ve önemli geçitlerin yapıldığı bir caddedir. Kralların karşılandığı bir cok önemli gösterinin ve dini törenlerin yapıldığı bu cadde, aynı zamanda limana gelen giden tüm mal ve servetin aktığı yol o lduğundan ‘’Liman Caddesi’’ olarak anılır. ‘’Kral Yolu’’da denen bu caddenin, bu denli çeşitli isimlerle anılması önemli bir yol olduğunu gösterir.

TİYATRO GYMNASİONU Arkadiane’in sağ tarafında yer alan ve M.S.2. yüzyıla tarihlenen Gymnasion’dan günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir. Burada atletizim oyunlarının yapıldığı bir avlu ve bu avluyu çevreleyen portiko gözlenebilmektedir. Simetrik planlı yapının kuzeyi ndeki oturma yerleri açıkça fark edilebilir.

TİYATRO
Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve bir süre öncesine kadar Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılabilmiştir. Ancak aşırı kullanımdan kaynaklanan kaymalar nedeniyle tekrar restorasyon çalışmaları başlamış ve korumaya alınmıştır.25000 kişilik tiyatronun ilk kez Hellenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşaasına başlandığı, İmparator Trianus M.S..98-117 döneminde tamam landığı bilinmektedir. Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam ve iri taşlarla yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde görülmektedir. Tiyatronun kuzey batısında iki iyonik sütunlu hellenistik bir çeşme yerleştirilmiştir. İlk döneminde üç katlı olan tiya tro her biri 22’şer basamaklı üç bölümden oluşur. Sahne binası 18m. yüksekliğindedir. M.S.54 yıllarında St.Paul’un bu tiyatrodan Efes’lilere seslendiği ve büyük tepkiyle karşılandığı rivayet edilir.25x40 ebatlarındaki sahnenin arka duvarları son derece s üslü ve nişler içinde heykellerin bulunduğu bir görünüm içindeydi.

MERMER CADDE : Efes’in güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından kuzeybatıda Koresos kapısına kadar uzanan yaklaşık 400 m.lik mermer döşeli cadde M.S. 5. Yüzyılda yeniden yapılmıştır. Altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır Caddenin batı kanadı İm parator Neron tarafından (M.S.58-68) yılları arasında yapılmıştır. Cadde seviyesinden yüksekte olan portikoya Ticaret Agorasının ikinci katı açılır. Mermer Cadde ile Celsus Kütüphanesi arasındaki açık alanda Auditorium’un bulunduğu, burada konuşmalar ya pılıp, şiirler okunarak söylevler verildiği bilinmektedir.

CELSUS KİTAPLIĞI
Ticari Agoranın yanında bulunan Celsus Kitaplığı M.S.135 yıllarında Asya Konsülü Julius Aguila tarafından Romalı mimar Vitruoya’ya yaptırılmıştır. 60.5 x 16.72 m. ebatlarında dıştan iki katlı, içten 15 m. tek bir salondan oluşur. Salonu çavreleyen üç katlı galerilerden duvarlara serpiştirilmiş pencerelerden ışık süzülür. Arka duvardaki bir kapıdan Celsus’un mezarına geçilir. Celsus’un burada bulunan heykeli bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Roma mimari özelliklerini tümüyle yansıta n yapının ön cephesinin dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır. Ön cephe kolonları arasında yer alan dört kadın heykeli ‘’Akıl’’, ‘’Kader’’, ‘’İlim’’ ve ‘’Erdem’’ öğelerini sembolize eder. Bu heykellerin orjinalleri bugün Viyana Müz esinde bulunmaktadır. Parşomen kitap ruloları kitaplıkta nemden etkilenmemesi için iki taraflı tuğladan örülmüş kapalı raflarda korunurdu. Bu kitaplık kendi döneminde dünyanın sayılı bilim adamını ve düşünürünü yetiştirmiştir. Kitaplık ön cephesi son yıll arda geçirdiği restorasyonla büyük ölçüde eski görünümüne kavuşmuştur.

Efes'in bugün için en önemli yapılarından biri hiç şüphe yok ki Celsus Kütüphanesi'dir. Birçok mimarlık parçasının iyi korunmuş olarak ele geçtiği Celsus Kütüphanesi'nin onarım çalışmalarına 1970 yılında Arkeolog W.M. Strocka ve Yüksek Mimar F. Hueber tarafından başlanılmış ve bu çalışma 1978 yılı Eylül ayında, kütüphanenin görkemli ön yüzünün yeniden ayağa kaldırılması ile tamamlanmıştır. Ön yüzü iki kattan, ancak içi 10,92 x 16,72 m. ölçüsünde bir tek büyük ve yüksek salondan oluşan Celsus Kütüphanesi, 21 m. genişliğinde, dokuz basamaklı bir merdivenle çıkılan ve tonozlu bir alt yapının oluşturduğu bir platform üzerinde yükselir. Ayrıca yapı dıştan ikinci bir duvarla çevrildiği için kütüphane, alttan ve her bir yandan rutubete karşı çok iyi korunmuş durumda idi. Günümüzde ayakta duran kalıntılara bakıldığında, arka ve yan duvarların içlerinde bir sıra altta ve bir sıra da üstte olmak üzere dörtgen nişlerin varolduğu görülür. Yapıda üçüncü bir niş sırası daha vardı ve böylece kütüphanenin içi üç katlı idi. Bu nişlerde bulunan dolaplardayada raflarda, rulolar ve ayrıca ciltler halinde bir araya konmuş el yazmaları saklanıyordu. İkinci ve üçüncü katlardaki nişlere ulaşabilmek için, günümüzde bazı kütüphanelerde yapıldığı gibi iki katlı bir galeri, büyük salonun üç kenarını at nalı şeklinde dolanıyordu. Kitaplar okuyuculara bir memur tarafından veriliyordu. Ortadaki büyük kemerli niş, üçüncü katın niş sırasının üst düzeyine değin yükseliyordu ve içinde olasılıkla bilimin ve bilgeliğin koruyucusu olan tanrıça Athena'nın bir heykeli bulunuyordu. Kütüphane çok zengin mimari süslemeli bir ön yüze sahiptir. Kazılar sırasında ele geçen parçalarla ön yüzün tamamının onarımı yapılmıştır, ön yüz dört çift sütunla taşıniyordu. Her çift sütunun arkasında birer niş, arasında ise birer kapı ve birer pencere bulunmaktadır. Ön yüzde ilk katta bulunan üç kapı ve üstlerindeki birer pencereden sonra ikin ci katta da aşağıdakilerle aynı eksende olmak üzere üç pencere daha yer almaktadır. Böylece okuma salonu ışığını bu kapılardan ve pencerelerden alıyordu. Merdiven korkuluklarındaki Hellence ve Latince yazıtlardan öğrendiğimize göre M.S. 110 yılında konsül olan Gaius Julius Aquila kütüphaneyi babası Gaius Celsus Polemaeanus'un heroonu olarak inşa ettirmiş ve yapının bakımı ve kitap alımı için 25.000 dinar miras bırakmıştır. Aquila'nın varisleri de eseri tamamlamışlardır (Yaklaşık M.S.135). Celsus'un mermerden yapılmış olan lahti, büyük orta nişin altındaki tonozlu alt yapıda halen durmaktadır. Lahtin içindeki bir kurşun sandukada ölünün kemikleri bulunmaktadır. Kütüphanenin okuma salonu bilinmeyen bir tarihte yanmış, ancak ön yüzü sağlam kalmıştır. İçerisi yıkıntı ile dolu olan yapı bir süre için olduğu gibi bırakılmıştır. Aşağı yukarı M.S. 400 yıllarında yapının önü bir havuz haline getirilmiştir. O zaman ön yüz, daha ayakta olduğundan havuz ile güzel bir uyum sağlıyor ve çarpıcı silueti suya yansıyordu. Kazı sırasında havuzun içinde, merdivenlerin önünde bulunan ve Marcus Aurelius ile Lucius Verus'un Partlar üzerindeki zaferi nedeniyle dikilmiş olan bir anıta ait büyük kabartmalar, günümüzde Viyana Müzesi'nde korunmaktadır. Kütüphanenin önündeki havuzla cadde arasındaki alanda, bir yazıtta sözü geçen auditorium yapısının yer alması olasıdır. Profesörlerin, rhetorların (konuşmacı) ve ozanların ders verdikleri bu salonun, kütüphanenin hemen yakınında bulunması gerçekten uygundur. Auditoriumdan bugün hiçbir iz yoktur, buna karşın onun yapılması sırasında tahrip edilen Hellenistik Dönem'e ait yuvarlak bir yapının kaidesinden bir bölüm arta kalmıştır. Kütüphanenin hemen güneydoğusunda bazı önemli yapı kalıntıları bulunmaktadır. Kuretler Caddesi'nin başlangıcında ve güneyinde biraz üstte görülen kalıntı, anıtsal bir kapıya ait olup, Atina'daki Hadrian Kapısı'nın bir benzeri idi. Yolun güneyindeki havuz biçimli yapı Augustus Dönemine ait bir heroonun, sonradan çeşmeye dönüştürülmüş halinin kalıntısıdır. Çeşmenin güneydoğusundaki yapı kalıntısı ise M.S 1. yüzyılda inşa edilmiş oktogonal biçimli bir mezara aittir.

AŞK EVİ
Mermer caddeden yukarı çıkıldığında Kuretler Caddesi ile kesişen noktada Aşk Evi bulunur.M.S.1. yüzyıla tarihlenen bu ilginç ev, ana bir hol ve bu hole açılan bir çok odadan oluşmaktadır. Aşk Evinde bulunan mozaik kız portreleri bu evde çalışan k ızlara ait olsa gerek. 12000 m2’lik bir alanı kaplayan büyük binanın önceleri hamam olarak inşa edildiği sonradan Roma döneminde Aşk Evine çevrildiği düşünülmektedir. Kapladığı alan ise bugünkü modern otellerin kapladıkları alanla kıyasla çok geniştir. A şk Evinin duvarları içinde bugünün modern klima sistemine eş değer bir soğutma ve ısıtma sisteminin bulunması son derece ilginçtir. Burada şarap mahzenleri, dev ocaklar, hamamlar, havuzlar, yatak odaları, konferans salonları ile muhteşem bir kütüphanesi b ulunduğu bilinmektedir.
 

SKOLASTİKA HAMAMI
Efes’te yaşayaan zengin Romalı bayan Skolastiika tarafından yaptırıldığı anlaşılan hamam M.S.400 yıllarına tarihlenmektedir. Dört bölümden oluşan hamamın soğukluk bölümünde bir havuz bulunur. Ayrıca sıcak su buharı duvarlardan künklerle geçirilir. Merkezi sistemle ısıtılan hamam mermer kullanımının ilginç bir örneğidir.

HADRİAN TAPINAĞI
Kuretler Caddesinin en güzel yapılarından birisi de Hadrian Tapınağı’dır. Bu tapınaktan geriye cephe alınlığı kalmıştır. Tapınak Korint üslupta olup girişte ortada iki yuvarlak sütun ile yanlarda dikdörtgen birer paye yeralmaktadır. Alınlıktaki te mel üzerinde Hadrian adı ve Tyche (Talih Tanrıçası) kabartması görülür. Birçok Anadolu kentleri gibi, Romalıların yardımını ve dostluğunu kazanmak amacıyla Efes kenti de imparator kültü için tapınak ayırmayı gerekli buluyordu ve bu tapınak Domitian Tapına ğından sonra bir imparatora ayrılmış olan ikinci kutsal yapı idi. Kentler, adları belirtilirken özellikle tapınak koruyucuları ile anılıyorlardı. Ancak Hadrian Tapınağı bu kategoriye girmiyordu, çünkü krala bir şahıs tarafından adanmıştı.

Tapınağın arşitravında tasvir edilen mitolojik sahnelerden en ilginci Efes’in kurucusu mitolojik kral Andoklos’un yaban domuzunu öldürüşü ile ilgili sahnedir.

TRAJAN ÇEŞMESi
Hadrian Tapınağını geçtikten sonra biraz ilerde solda Trajan Çeşmesi yer alır. Çeşme 5.20X11.90 m. ebadında, büyük bir havuzu üç yanından çeviren iki katlı bir yapıdır. İmparator Trajan’ın iki kat boyunca yükselen heykelinin kaidesinden sular ha vuza akardı. M.S2. yüzyılda yapılan çeşmenin alt katında kompozit, üst katında ise korint düzeninde sütun başlıkları kullanılmıştır. Çeşmenin katlarını süsleyen heykeller Efes Müzesinde sergilenmektedir.
Golden Objects
Artemision 7/6th Cent. B.C.

YAMAÇ EVLER
Celsus Kütüphanesinden Kuretler Caddesine dönüşte, sağ tarafta Bülbül Dağının yamaçlarında Efes’li zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardı.Yakın zamanda restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler, geniş merdiv enlerle caddeye dikey olarak açılmakta, duvarlarında fresk ve mozaiklerle süslü, mermer kaplamalar bulunmaktadır.

DOMiTiAN TAPINAĞI
Efes’te bir imparator adına yapılmış ilk tapınaktır. Devlet Agorasının hemen karşısında, kentin en güzel ve en merkezi yerinde, 50X500 m. ölçüsünde, tonozlu alt yapılar üstünde bir teras oluşturarak inşa edilmiştir. Meydana bakan zemin katta dük kanlar yer almaktadır. Teras ise mabet olarak kullanılmaktaydı. Yalnız başı ve kolu ele geçen Domitian`in oldukça büyük ölçülerdeki kült heykeli bugün İzmir Arkeoloji Müzesinde, tapınağın giriş altarı ise Efes Müzesinde sergilenmektedir.

DEVLET AGORASI
Sütunlarla çevrili Kuretler Caddesinde ilerlediğinizde Herakles kabartmasının yolu daralttığı zafer takından Devlet Agorasına gelinir. Devlet Agorasının altında eski çağlara ait kalıntılar da bulunmuştur. M.S.1.yüzyılda devlet kontrolünde ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği Agora’da dört basamakla çıkılan Efes’in ticaret borbası gibi bir işlevi olan bazilika bulunmaktadır. Bazilika 165 m. uzunluğunda olup, M.S.1. yüzyılda Romalılarca yapılmıştır.

BELEDİYE SARAYI (PRYTANEİON)
Efes`in kutsal mekanı sayılan meclis sarayının sağ tarafında Hestia sunağı bulunmaktadır. Bu sunakta sürekli olarak bir kutsal ateş yanardı. Prytaneion politik işlerin görüldüğü ayrıca önemli törenlerin şölenlerin ve kabullerin yapıldığı yerdi. İki Efes Artemis’ininde buruda bulunmuş olması Prytaneion’un dini açıdan da son derece önemli bir mekan olduğunu göstermektedir.

ODEİON (BOULEUTERiON)
M.S.2. yüzyılda Efesli zenginlerden Publis Vedius Antonius tarafından yaptırılan Odeion`un zamanında üstü ahşap kaplamalıydı. Yaklaşık 1450 oturma yerine sahip olan Odeon resmi toplantıların yapıldığı bir yer olmakla beraber konserlerinde verildiği bir bölümdü.  

St.JEAN BAZiLiKASI
Bizans imparatoru Justunyen’in M.S.6. yüzyılda St. Jean adına yaptırdığı bazilika Ayasuluk Tepesinde yer almaktadır. 40X110 m. boyutlarında batıdan girişi olan yapı haç planlı , kubbeli bir bazilikadır. Esas kilise kısmı kalın payelerin taşıdığı altı büyük kubbe ile örtülüdür. Yapının nartex bölümü de beş adet kubbe ile örtülüdür. Bazilikanın ortasında kubbe altında ve zemin seviyesi altında olan St.Jean mezarının doğusunda rahiplerin oturduğu kısımlar bulunur. Bu yapılar kiliseden yarım daire biçiminde ayrılır. Mezar alanının kuzeyinde aziz resimlerinden oluşan fresklerin bulunduğu kiliseninin restore edilen sütun başlıkları üzerinde imparator Justinyen ile karısı Theodora’nın monoğramları vardır. St.Jean’ın mezarı ortadaki kubbeli bölümün altındadır. Mezardaki bir delikten çıkan kutsal tozun iyileştirici özelliği olduğuna inanılıyordu. St. Jean’ın mezarı orta çağ boyunca Hiristiyanlık dünyasının en önemli yerlerinden biri olmuştur.

Efes'te ilk kez 1869 tarihinde İngiliz arkeoloğu J.T. Wood kazıya başlamış ve Artemis Tapınağı'nı ortaya çıkartmıştır. Arkasından Avusturyalı bilim adamları 1895'ten 1913'e değin Koressos Dağı (Bülbül Dağı) ile Pion Dağı'nın (Panayır Dağı) eteklerinde yaptıkları geniş araştırmalarla kentin Hellenistik ve Roma devirlerine ait kalıntılarını bulmuşlardır. Avusturyalılar Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Josef Keil'in ve İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Franz Miltner ile Fritz Eichler'in yönetiminde yaptıkları kazılarla Türkiye'nin bu en zengin ve en iyi korunmuş eski kentini gün ışığına çıkarmaya devam ettiler. Onların arkasından kazılar Profesör Hermann Vetters tarafından seçkin bir bilim heyeti ile 1986 yılına değin yürütülmüştür. Günümüzdeki çalışmalar Profesör G. Langmann idaresinde sürdürülmektedir.

Mermer Yol
    Efes Artemis Tapınağı'ndan başlayan önce Vedius Gymnasionu'nu ve stadyumu geçerek tiyatronun batısı ile agoranın doğusundan ilerleyen ve kütüphanenin önünden doğuya kıvrılarak devlet agorasına çıkan, arkasından da Magnesia Kapısı'ndan itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis Tapınağı'na varan kutsal bir yol bulunuyordu. Görüldüğü üzere bu yol, aynı zamanda kentin ana caddesi idi. Yol çeşitli dönemlerde birçok bölümlerinde onarım ve değişiklik geçirmiştir. Yolun, tiyatronun güneyinden başlayarak ticaret agorası boyunca uzanan kesimini M.S. 5. yüzyılda yaşamış olduğu düşünülen Eutropios adlı bir kişi, büyük mermer plakalarla döşetmiştir. Bugün bile göze çok hoş görünen bu mermer cadde, arabalara ayrılmıştı. Caddenin doğusunda günümüzde, Geç Roma Dönemi'ne ait bir kolonadın kalıntıları, batısında ise Neron döneminde (M.S. 54-68) inşa edilen ve aşağıda söz konusu edilecek olan agoranın Dor düzeninde ve rustika tarzındaki stoası ile 1,70 m. yüksekliğindeki kaide duvarı uzanmaktadır. Bu Dor düzenindeki kolonadın kuzey ve güney ucunda, anılan caddeye inen birer merdiven bulunuyordu. Yayalar bu merdivenlerden kolonada çıkıyor ve sütunlar arasında yürüyorlardı


                               arkeolog@postaci.com                                  design @rzawa