Anasayfa   |   EGE  |   AKDENİZ  |   MARMARA |   DOĞU ANADOLU  |  İÇ ANADOLU   |   KARADENİZ     


PRİENE

Söke İlçe merkezine 15 km. uzaklıktaki Güllübahçe Kasabası yakınındadır. Miletoslu ünlü mimar Hippodamos'un planına göre kurulmuş olan şehir Helenistik karakterdedir. Günümüze öteki kentlerden daha sağlam olarak ulaşmış olan Priene önce Pergamon Krallığı'nın, daha sonra ise Roma ve Bizans'ın egemenliğine geçmiştir.

Prytaneum, Bouleuterion, Evler, Athena Mabedi, Büyük Kilise, Tiyatro, Yukarı Gymnasion, Mısır Mabedi, Kutsal Stoa, Agora, Büyük İskender Mabedi veya Kutsal Evi görülmeye değerdir
Söke'den Güllübahçe istikametine saptıktan yaklaşık 15 km sonra rastlayacağınız Turunçlar köyü sırtlarındaki Priene; Mykale Dağı'na sırtını vermiş konu
Prinene Athena Tapınağı’nın ayağa kaldırılmış sütunları.mu, çam ağaçları arasında saklanan yapılarıyla, samimi ve gezilmesi çok keyifli bir İon kenti. Anadolu'daki pek çok ören yerinde karşılaştığımız masif Roma yapılarını burada görmek mümkün değil. Bunun nedeni belki de, kentin zamanla silikleşmesi ve Roma İmparatorluğu dönemindeki genel refah düzeyinden payını alamamış olması. Böylece erken döneme ait yapılar dev Roma binaları altında ezilmemiş. Kent 13. yy'da tamamen terk edilmiş. Böylece Priene, günümüze kadar gelebilmiş en iyi Helenistik kent örneği olma özelliğine sahip.

Kentin baş yapısı Athena Tapınağı. Mermerleri Mykale Dağı'ndan getirilen, İÖ 4. yy'ın ortalarında İon tarzında yapılan, 6 x 11 sütunlu tapınaktan geriye dört sütun kalmış olsa da; sarp kaya duvarlarının önünde çam ağaçları arasından sıyrılan görüntü karşısında etkilenmemek mümkün değil. Akropolis ise Priene'yi kutsarcasına, kayalık yüzeyin üstünde yükseliyor. Akropolise kayalığın sarp tarafındaki dar bir patikadan, antik merdivenler ve kaya kabartmalarının yanından geçilerek çıkılıyor. 45 dakika süren yol, tehlikeli sayılmasa da, yükseklik korkusu olanlara göre değil. Büyük Menderes'in kıvrımları ve çeltik tarlalarıyla bölünen ovanın panoramik manzarası, akropolise çıkmanın en keyifli tarafı.

Anadolu'daki en eski ve sağlam örneklerden biri olan tiyatro yapısı, 6 bin 500 kişilik. Nysios isimli bir sanatkârın, protokol için yaptığı taş koltuklar ve Dionysos törenlerinde kullanılan sunak dikkat çekici. Bouleuterion adı verilen 640 kişilik meclis binası da, günümüze ulaşan sağlam yapılardan.

Priene'de görülmekten en çok zevk alınacak kısım, kentin sokakları ve konutlar, belki de. Dik açıyla kesişen sokaklar boyunca gezerken; yüzyıllar önce yaşamış insanların gündelik hayatlarından belli belirsiz izlere rastlayacak ve bir bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışacaksınız.

priene'nin M.Ö. 300 yıllarında yaklaşık 3,000 sakini olduğu tahmin edilmektedir. Buna rağmen, bu kend İyonya için, kongre ve festival sitesi olarak önemliydi.
Priene tiyatrosunda krala ait koltuk. İsterseniz oturup krallığınızı ilan edebilirsiniz, bir de resim çektirerek bunu belgelersiniz. Menderes nehri, aşağıdaki ovada kıvrılıyor, limanı kapatabilecek kadar alüvyon yığıyordu. Romalılar bu kendi fethettiklerinde, sonucunu düşünerek, buraya bina yapmaktan kaçındılar; bu nedenle buradaki kalıntılar çoğunlukla Helenistik tarzdadır (eski Yunan).

Priene sokakları, bugünün modern caddelerine işaret eder bir dizaynla, ızgara tarzında yapılmıştı. Priene harabeleri, Türkiye'nin batı kıyısındaki en ilgi çekici kalıntılardır.

Diğer yerlerden iyi bulunan dev Roma yapıları buralarda görülmez. Priene binaları küçük ve sıcak görünümlüdür; bu duygu tüm görünümü kaplar.

Buradaki harabeler arasında, ortaçağlarda bir yer sarsıntısı ile yıkılmış, bir zamanların enfes görünümlü Atea Tapınağı da bulunmaktadır. Tarihte, görünümü yalnızca kitapta plan olarak çizilmiş olan bu tapınağın günümüze ancak temeli ve beş adet restore edilmiş sütünü kalmıştır. Atena Tapınağı, aslında mimarı Piteos tarafından bir dizayn kitabı için çizilmiş bir modeldi. Bu kitap, Romalılar devrinde hala bir klasik olarak kabul ediliyordu. Tapınağın çevresinde bulunan diğer alımlı binalar arasında bir meclis binası, her meclis toplantısından önce yapılacak kurbanlar için bir sunak, yer tanrısı Demeter'in ve kızı Kor'un, yeraltı tanrısı için kurbanlar verilen bir de mabedi vardır.

 


İpucu: Güllübahçe'den 20 km daha devam ettiğinizde, arabayla gidilebilecek en uç noktadaki Karakol Burnu'na varıyorsunuz. Büyük Menderes'in oluşturduğu lagünün kıyısındaki sevimli karakol binası ile restoran, yemek molası vermek için ideal bir yer. 70 bin dönümlük doğal dalyanda, kefalden levreğe pek çok balık türü bulunuyor. Burada tekne kiralayarak, Üçgözlü Güvercin Mağarası'nı ve koyları ziyaret etmek mümkün. Dönüşte, eski bir Rum köyü olan Doğanbey'e uğramayı da ihmal etmeyin (tabeladan sonra 1 km kadar içeride). Mübadele yıllarında terk edilen köy, şimdi İstanbul ve Ankaralı sahipleri sayesinde eski canlılığına kavuşmuş durumda.

                               arkeolog@postaci.com                                  design @rzawa