Doğu
ve Güneydoğu Anadolu çok eski çağlardan bu yana birçok
uygarlığı barındırmış, onların izlerini bugüne taşımış, bazen
büyülü, bazen düşsel bir bölge. Şaşırtıcı çelişkilerin,
yüzlerinde hep derin çizgiler taşıyan insanların ve dilden
dile aktarılagelen müthiş efsanelerin yaşadığı bölge.
Bir zamanlar çok egzotik turlar yapılıyordu, yıllardır bir
türlü çözülemeyen yoğun terör ortamı turizm dünyasından çekip
aldı Doğu’yu.
2000 Yılı yazbaşında doğu ve güneydoğuya turlar düzenlenmeye
başladı. 2000 Yazında çok insanın bölgeyi gezmeye gideceği
düşünülüyor. Gelecek yıllarda bu ilginin artarak süreceği;
tarihi ve kültürel açıdan büyük zenginlik taşıyan bölgenin
iyiden iyiye turizme açılacağı görülüyor.
Biz biri Doğu, biri de Güneydoğu olmak üzere iki tur güzergahı
vereceğiz okurlarımıza.
Gezimize Erzurum’dan başlayabiliriz. Erzurum’a otomobil ve
otobüs dışında tren ve uçakla da ulaşabiliriz. İstanbul ve
Ankara’dan
THY’nın tarifeli uçak seferleri düzenleniyor. Havaalanı kent
merkezine 5 km. uzaklıkta. Erzurum-Ankara karayolu ise 895 km.
Erzurum çevresindeki kazılarda ele geçen buluntular ilk
yerleşimin Neolitik ve Kalkolitik dönemlere dayandığını ortaya
koyuyor. M.Ö. 2000 yıllarında Hititler, sonra sırasıyla
Urartular, Persler, İskender ve Roma egemenlikleri görülmüş.
Bizans’tan Araplar’ın eline geçmiş. 1080’de Selçuklular almış.
Saltuk Emirliği başkent yapmış. 1080’den 1201’e kadar
başkentlik etmiş, Erzurum adı da o zaman verilmiş. Osmanlı
topraklarına katılışı ise 1517’de olmuş. 1918’e kadar bir çok
kez Ruslar egemen olmuşlar.
Erzurum Kalesi’nden başlayabiliriz kenti tanımaya. Kale Bizans
döneminde M.S. 5. yy’da yapılmış. Üç sıra surla çevrili, 110
burcu bulunan kalenin dış surları günümüze ulaşamadı, dörtgen
biçimli iç kale ayakta kalabildi.
Kentin merkezi Kars Kapısı’ndan başlayan ve Cumhuriyet
Meydanı’na uzanan Cumhuriyet Caddesi’dir. Tarihi yapıların
çoğu da bu çevrededir. Ulu Cami 1179’da yapılmış dikdörtgen
planlı bir yapı, caminin güneyinde 13. yy. yapısı Cimcime
Sultan Türbesi bulunuyor. Ulu Caminin yanında 1942’de Müze
olarak düzenlenen Çifte Minareli Medrese yer alıyor. Yapımı
13. yy’a tarihlenen medrese
Anadolu’daki
medreselerin en büyüklerinden birisidir. Medresenin arkasında
silindirik yapılı kümbet bulunuyor. Daha sonraki bir tarihte
yapıldığı anlaşılıyor. Medresenin yakınındaki üç kümbetlerden
en büyüğü Emir Saltuk’unki. Caddenin üzerindeki diğer bir
medrese de Yakutiye medresesi’dir. 1310’da Askeri Vali
Cemalettin Yakut yaptırmış. Taç kapısının işçiliği görülmeye
değer. İki minaresinden biri yıkık durumdadır. Caddeyi
izlediğimizde 1645’de yapılmış Caferiye Camisi ve 1562 tarihli
Lala Mustafa Paşa Camisi’ni görürüz.
Murat Paşa Mahallesi’nde Murat Paşa Camisi (1574) ve yakınında
Ahmediye Medresesi’ni (1324) görüyoruz. Kurşunlu (1700’ler),
Pervizoğlu (1716), Şeyhler (1760) kentin diğer medreseleridir.
Gördüğünüz gibi tarihte Erzurum eğitim merkezlerinden biriydi.
Bugün de bir üniversite var.
Kümbetlerin başlıcaları da Tahtacılar Caddesi’ndeki Karanlık
Kümbet, Kars Kapısı dışında Gümüşlü Kümbet, Hasan Basri
Mahallesi’nde Rabia Hatun Kümbeti, Murat Paşa Camisi yanında
Ane Hatun Kümbeti, 1794 tarihli Mahmut Paşa Kümbeti’dir.
Kentte çok sayıda tarihi hamam da görülebilir.
İstiklal Savaşının ve Cumhuriyet’in tarihi açısından da
Erzurum’un özel bir önemi var. Mustafa Kemal ve ulusal
kurtuluşçular 23 Temmuz-5 Ağustos arasında Erzurum’da kongre
topladılar. Yakın tarihin bir önemli noktası da kentin 10 km.
ilerisindeki Aziziye Tabyası’dır. 27 Ekim 1877’de Ruslar
karşısında geri çekilen ordunun halkın da desteği ile büyük
bir direniş göstererek Rus ordusunu bozguna uğrattığı yerdeki
komutanlık binası halen ayaktadır. 1293 Anıtı ile Nene
Hatun’un mezarı bulunmaktadır.
Erzurum bir kış kenti. Amansız, yaman ayazın, adam boyunu
bulup da yaza kadar kalkmayan karların kentidir. Dünya
ölçeğinde pek
gerilerde olsak da kendi çapımızda kayakçılar hep bu bölgeden
çıkar.
Palandöken Dağları ve Kayak Merkezi
Palandöken öteden beri bir kayak merkezi olarak kullanılıyor.
Ama yeterli tesis bulunmadığı içi turizme açılamıyordu. Ancak
sporcuların ve yöre halkının kullandığı kayak merkezi artık
uluslararası standartlara uygun bir kış tatil merkezi haline
geldi. Erzurum havaalanından 15 dakikada ulaşılan,
İstanbul’dan uçağa binişinizden 2,5 saat sonra kaymaya
başlayabileceğiniz kadar yakın Palandöken. 1996’da yapılan
konaklama merkezini ve tesisleri on yıllığına kiralayan
Dedeman Grubu 1996 başında 274 yataklı bir otel açtı.
Ülkemizdeki en uzun kayak pistine sahip Palandöken’de Ejder
Pisti’nin başlangıç noktası 3100 metre rakımlı, bitiş noktası
ise 2200 metre, uzunluğu da 7200 metre. Bu pistlerden çeşitli
pistlerle bağlantılı ve çeşitli zorluk derecelerinde toplam
20000 metre kayma olanağı bulunuyor. Sezonu da oldukça uzun,
Kasım ayından Mayıs sonlarına kadar sürüyor. Haziranda bile
kaymak mümkün olabiliyor. Dedeman’ın Tele-skisi 3237 metre ve
2450 metre rakımdan 2650 rakıma çıkarıyor. Yeni ve kaliteli
tesis ler açılıyor. İleriki yıllarda büyük bir kış sporları
merkezi olacağı görülüyor.
Tortum Gölü ve Çağlayanı
Mevsim
yazsa Erzurum-Artvin karayolunda 57 km. yol alarak Tortum
Gölü’ne uzanın. Güzel bir mesire yeri olan gölün doğusundan
dolaşan Tortum Çayı 50 metrelik bir çağlayan oluşturuyor.
Doğal seyir yerlerinden görünüşü çok etkileyici, çevresinde
suyun sesi ve serinliği ile güzel sofralar kuruluyor.
Erzurum’dan Kars’a geçiyoruz. Yol 211 km. ve karakışta
değilsek sorun yok. Türkiye’nin en soğuk bölgesinde
dolaşıyoruz. Kış mevsiminde yoğun kar yağışı yolları geçici
olarak kapatabiliyor. Yaz mevsiminde de geceleri bir hırkaya
ihtiyacınız olabilir.
|