EFES HARABELERİ
Efes Harabelerine ilk girişte
karşılaştığımız kalıntılar Vedius Gymnasiona ait
kalıntılardır.
VEDİUS GYMNASİON:
M.S. II. Yüzyılda Vedius Antonius adına zengin bir Efesli
tarafından yaptırılmıştır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan
tören salonu, soyunma odası ve hamamları ile dönemin
özelliklerini karekterize eden sportif ve kültürel eğitimin
yapıldığı görkemli bir
yapıdır.
STADYUM
Vedius Gymnasiondan sonra harabelere doğru sol tarafta
stadyum vardır. 230x40 m. olan stadyum, Panayır Dağının kuzey
yamaçlarına kurulmuş ve sağ, cephesi doğal kayalara
oturtulmuştur. Roma İmparatoru Neron döneminde (M.S.54-68)
yapıldığı ileri sü rülen stadyumun doğu bölümünde gladyöter
oyunları için bir bölme ve yine hayvanlar için bir kısım
bulunmaktadır. Sportif tüm yarışların , oyunların, olimpiyat
düzenlemelerinin araba yarışlarının yapıldığı stadyum
döneminin sportif ve kültürel bütün ihtiy açları
karşılanmaktaydı.
Ivory Figurines
Artemision 7th Cent. B.C.
AKROPOL
Stadyumun karşısında Akropol olarak kabul edilen tepede M.Ö.
6. Yüzyıla tarihlenen bir yapı mevcuttur. Tepenin kuzey
batısında ise M.Ö. 350 yıllarına ait bir tapınak
bulunmaktadır.
BİZANS HAMAMLARI
Stadyumdan sonra Bizans hamamları ile karşılaşılır. Yine M.S.6.
Yüzyıla ait birçok küp bulunması nedeniyle ( sarhoşlar hamamı
) olarak ta anılan, büyük bir sauna ve çeşitli banyo
dairelerine sahiptir.
ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ)
Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin
Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır.
431-438 yıllarında konsüllerin toplandıkları kilise 265x29.5
m. boyutlarında bir yapıdır. M.S. 11. Yüzyılda Roma döneminde
bi r bazilikaya dönüşen yapı Meryemanaya adanmış, burada
yapılarn 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları
alınmıştır. Kilise dünyada Hristiyanlığın ilk yedi
kilisesinden birisi olması nedeniyle bugün bile büyük önem
taşımaktadır. Bazili kanın M.S.4.yüzyılda kiliseye
dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı
eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer
aldığı gözlenmektedir. Kilise kısmına geçmek için tabanı
mozaikli bir nartexten geçilir. Vaftiz yerinin ortasın da
vaftiz havuzu ve duvarlarında hac figürleri bulunmaktadır.
M.S.7. yüzyılda kilisenin apsisinden
açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece
kiliselerin adı Çifte Kiliseler 3 olarak tanınmıştır. Bu
yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan
kısımları ihtiva eder. Me ryemana adına sunulan ilk kilise
olması nedeniyle kilise ve çevresi dini bir merkez
durumundadır.
LİMAN HAMAMLARI
İlk kez M.S. 2. Yüzyılda yapılan hamam, 4. Yüzyıllda İmparator
Konstantinus döneminde onarıım görmüş ve bazı değişiklikler
yapılmıştır.Bu yüzden buraya Konstantinus hamamları da
denmektedir.
ARKADİANE (LİMAN CADDESİ)
Efesteki harabeleri gezmek için hamamların karşısında bulunan
ve limana kadar uzanan mermer döşeli bir caddeye çıkılır . Bu
caddeye çıkarken takip edilen yolun sonunda çok az kalıntıları
mevcut olan M.S.2. yüzyıla tarihlenen tiyatro gymnasionu y er
alır . Sağ tarafta ise liman gymnasionu ve liman hamamı
görülür. Limandan tiyatroya kadar uzanan cadde, gerçekte
Hellenistik dönemde yapılmış olmakla beraber İmparator
Arkadianus tarafından onartıldığından onun adıyla anılır.
11m. genişliğinde 530m. uzunluğunda olan
bu görkemli caddenin sağında ve solunda yer alan mermer
sütunlar bugün de ayaktadırlar. Bu cadde aşağıda limana bir
kapı ile açılır. Yan tarafta ise dükkanlar sıralıdır,
dükkanların altında bir su yolu or taya çıkarılmıştır. Şehrin
sularının kesilmesi durumunda bu su yollarından geçen kaynak
sularının devreye girdiği anlaşılmaktadır. Tümüyle mermer
döşeli olan Arkadianenin zemin döşemesi altında limana kadar
uzanan bir kanalizasyon vardır. Şehrin en önem li caddesi olan
bu cadde daha çok törenlerin şenliklerin ve önemli geçitlerin
yapıldığı bir caddedir. Kralların karşılandığı bir cok önemli
gösterinin ve dini törenlerin yapıldığı bu cadde, aynı zamanda
limana gelen giden tüm mal ve servetin aktığı yol o lduğundan
Liman Caddesi olarak anılır. Kral Yoluda denen bu
caddenin, bu denli çeşitli isimlerle anılması önemli bir yol
olduğunu gösterir.
TİYATRO GYMNASİONU
Arkadianein sağ tarafında yer alan ve
M.S.2. yüzyıla tarihlenen Gymnasiondan günümüze çok az
kalıntı gelebilmiştir. Burada atletizim oyunlarının yapıldığı
bir avlu ve bu avluyu çevreleyen portiko gözlenebilmektedir.
Simetrik planlı yapının kuzeyi ndeki oturma yerleri açıkça
fark edilebilir.
TİYATRO
Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro,
oldukça sağlam kalmış ve bir süre öncesine kadar Efes
Festivali gibi şenlikler de
rahatlıkla kullanılabilmiştir. Ancak aşırı kullanımdan
kaynaklanan kaymalar nedeniyle tekrar restorasyon çalışmaları
başlamış ve korumaya alınmıştır.25000 kişilik tiyatronun ilk
kez Hellenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne
gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşaasına
başlandığı, İmparator Trianus M.S..98-117 döneminde tamam
landığı bilinmektedir. Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam
ve iri taşlarla yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde
görülmektedir. Tiyatronun kuzey batısında iki iyonik sütunlu
hellenistik bir çeşme yerleştirilmiştir. İlk döneminde üç
katlı olan tiya tro her biri 22şer basamaklı üç bölümden
oluşur. Sahne binası 18m. yüksekliğindedir. M.S.54 yıllarında
St.Paulun bu tiyatrodan Efeslilere seslendiği ve büyük
tepkiyle karşılandığı rivayet edilir.25x40 ebatlarındaki
sahnenin arka duvarları son derece s üslü ve nişler içinde
heykellerin bulunduğu bir görünüm içindeydi.
MERMER
CADDE
: Efesin güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından
kuzeybatıda Koresos kapısına kadar uzanan yaklaşık 400 m.lik
mermer döşeli cadde M.S. 5. Yüzyılda yeniden yapılmıştır.
Altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır
Caddenin batı kanadı İm parator Neron tarafından (M.S.58-68)
yılları arasında yapılmıştır. Cadde seviyesinden yüksekte olan
portikoya Ticaret Agorasının ikinci katı açılır. Mermer Cadde
ile Celsus Kütüphanesi arasındaki açık alanda Auditoriumun
bulunduğu, burada konuşmalar ya pılıp, şiirler okunarak
söylevler verildiği bilinmektedir.
CELSUS
KİTAPLIĞI
Ticari Agoranın yanında bulunan Celsus Kitaplığı M.S.135
yıllarında Asya Konsülü Julius Aguila tarafından Romalı mimar
Vitruoyaya yaptırılmıştır. 60.5 x 16.72 m. ebatlarında dıştan
iki katlı, içten 15 m. tek bir salondan oluşur. Salonu
çavreleyen üç katlı galerilerden duvarlara serpiştirilmiş
pencerelerden ışık süzülür. Arka duvardaki bir kapıdan
Celsusun mezarına geçilir. Celsusun burada bulunan heykeli
bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Roma mimari
özelliklerini tümüyle yansıta n yapının ön cephesinin
dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır. Ön
cephe kolonları arasında yer alan dört kadın heykeli Akıl,
Kader, İlim ve Erdem öğelerini sembolize eder. Bu
heykellerin orjinalleri bugün Viyana Müz esinde bulunmaktadır.
Parşomen kitap ruloları kitaplıkta nemden etkilenmemesi için
iki taraflı tuğladan örülmüş kapalı raflarda korunurdu. Bu
kitaplık kendi döneminde dünyanın sayılı bilim adamını ve
düşünürünü yetiştirmiştir. Kitaplık ön cephesi son yıll arda
geçirdiği restorasyonla büyük ölçüde eski görünümüne
kavuşmuştur.
Efes'in bugün için en
önemli yapılarından biri hiç şüphe yok ki Celsus
Kütüphanesi'dir. Birçok mimarlık parçasının iyi korunmuş
olarak ele geçtiği Celsus Kütüphanesi'nin onarım çalışmalarına
1970 yılında Arkeolog W.M. Strocka ve Yüksek Mimar F. Hueber
tarafından başlanılmış ve bu çalışma 1978 yılı Eylül ayında,
kütüphanenin görkemli ön yüzünün yeniden ayağa kaldırılması
ile tamamlanmıştır. Ön yüzü iki kattan, ancak içi 10,92 x
16,72 m. ölçüsünde bir tek büyük ve yüksek salondan oluşan
Celsus Kütüphanesi, 21 m. genişliğinde, dokuz basamaklı bir
merdivenle çıkılan ve tonozlu bir alt yapının oluşturduğu bir
platform üzerinde yükselir. Ayrıca yapı dıştan ikinci bir
duvarla çevrildiği için kütüphane, alttan ve her bir yandan
rutubete karşı çok iyi korunmuş durumda idi. Günümüzde ayakta
duran kalıntılara bakıldığında, arka ve yan duvarların
içlerinde bir sıra altta ve bir sıra da üstte olmak üzere
dörtgen nişlerin varolduğu görülür. Yapıda üçüncü bir niş
sırası daha vardı ve böylece kütüphanenin içi üç katlı idi. Bu
nişlerde bulunan dolaplardayada raflarda, rulolar ve ayrıca
ciltler halinde bir araya konmuş el yazmaları saklanıyordu.
İkinci ve üçüncü katlardaki nişlere ulaşabilmek için,
günümüzde bazı kütüphanelerde yapıldığı gibi iki katlı bir
galeri, büyük salonun üç kenarını at nalı şeklinde
dolanıyordu. Kitaplar okuyuculara bir memur tarafından
veriliyordu. Ortadaki büyük kemerli niş, üçüncü katın niş
sırasının üst düzeyine değin yükseliyordu ve içinde olasılıkla
bilimin ve bilgeliğin koruyucusu olan tanrıça Athena'nın bir
heykeli bulunuyordu. Kütüphane çok zengin mimari süslemeli bir
ön yüze sahiptir. Kazılar sırasında ele geçen parçalarla ön
yüzün tamamının onarımı yapılmıştır, ön yüz dört çift sütunla
taşıniyordu. Her çift sütunun arkasında birer niş, arasında
ise birer kapı ve birer pencere bulunmaktadır. Ön yüzde ilk
katta bulunan üç kapı ve üstlerindeki birer pencereden sonra
ikin ci katta da aşağıdakilerle aynı eksende olmak üzere üç
pencere daha yer almaktadır. Böylece okuma salonu ışığını bu
kapılardan ve pencerelerden alıyordu. Merdiven
korkuluklarındaki Hellence ve Latince yazıtlardan
öğrendiğimize göre M.S. 110 yılında konsül olan Gaius Julius
Aquila kütüphaneyi babası Gaius Celsus Polemaeanus'un heroonu
olarak inşa ettirmiş ve yapının bakımı ve kitap alımı için
25.000 dinar miras bırakmıştır. Aquila'nın varisleri de eseri
tamamlamışlardır (Yaklaşık M.S.135). Celsus'un mermerden
yapılmış olan lahti, büyük orta nişin altındaki tonozlu alt
yapıda halen durmaktadır. Lahtin içindeki bir kurşun sandukada
ölünün kemikleri bulunmaktadır. Kütüphanenin okuma salonu
bilinmeyen bir tarihte yanmış, ancak ön yüzü sağlam kalmıştır.
İçerisi yıkıntı ile dolu olan yapı bir süre için olduğu gibi
bırakılmıştır. Aşağı yukarı M.S. 400 yıllarında yapının önü
bir havuz haline getirilmiştir. O zaman ön yüz, daha ayakta
olduğundan havuz ile güzel bir uyum sağlıyor ve çarpıcı
silueti suya yansıyordu. Kazı sırasında havuzun içinde,
merdivenlerin önünde bulunan ve Marcus Aurelius ile Lucius
Verus'un Partlar üzerindeki zaferi nedeniyle dikilmiş olan bir
anıta ait büyük kabartmalar, günümüzde Viyana Müzesi'nde
korunmaktadır. Kütüphanenin önündeki havuzla cadde arasındaki
alanda, bir yazıtta sözü geçen auditorium yapısının yer alması
olasıdır. Profesörlerin, rhetorların (konuşmacı) ve ozanların
ders verdikleri bu salonun, kütüphanenin hemen yakınında
bulunması gerçekten uygundur. Auditoriumdan bugün hiçbir iz
yoktur, buna karşın onun yapılması sırasında tahrip edilen
Hellenistik Dönem'e ait yuvarlak bir yapının kaidesinden bir
bölüm arta kalmıştır. Kütüphanenin hemen güneydoğusunda bazı
önemli yapı kalıntıları bulunmaktadır. Kuretler Caddesi'nin
başlangıcında ve güneyinde biraz üstte görülen kalıntı,
anıtsal bir kapıya ait olup, Atina'daki Hadrian Kapısı'nın bir
benzeri idi. Yolun güneyindeki havuz biçimli yapı Augustus
Dönemine ait bir heroonun, sonradan çeşmeye dönüştürülmüş
halinin kalıntısıdır. Çeşmenin güneydoğusundaki yapı kalıntısı
ise M.S 1. yüzyılda inşa edilmiş oktogonal biçimli bir mezara
aittir.
AŞK EVİ
Mermer caddeden yukarı çıkıldığında Kuretler Caddesi ile
kesişen noktada Aşk Evi bulunur.M.S.1. yüzyıla tarihlenen bu
ilginç ev, ana bir hol ve bu hole açılan bir çok odadan
oluşmaktadır. Aşk Evinde bulunan mozaik kız portreleri bu evde
çalışan k ızlara ait olsa gerek. 12000 m2lik bir alanı
kaplayan büyük binanın önceleri hamam olarak inşa edildiği
sonradan Roma döneminde Aşk Evine çevrildiği düşünülmektedir.
Kapladığı alan ise bugünkü modern otellerin kapladıkları
alanla kıyasla çok geniştir. A şk Evinin duvarları içinde
bugünün modern klima sistemine eş değer bir soğutma ve ısıtma
sisteminin bulunması son derece ilginçtir. Burada şarap
mahzenleri, dev ocaklar, hamamlar, havuzlar, yatak odaları,
konferans salonları ile muhteşem bir kütüphanesi b ulunduğu
bilinmektedir.
SKOLASTİKA HAMAMI
Efeste yaşayaan zengin Romalı bayan Skolastiika tarafından
yaptırıldığı anlaşılan hamam M.S.400 yıllarına
tarihlenmektedir. Dört bölümden oluşan hamamın soğukluk
bölümünde bir havuz bulunur. Ayrıca sıcak su buharı
duvarlardan künklerle geçirilir. Merkezi sistemle ısıtılan
hamam mermer kullanımının ilginç bir örneğidir.
HADRİAN TAPINAĞI
Kuretler Caddesinin en güzel yapılarından birisi de Hadrian
Tapınağıdır. Bu tapınaktan geriye cephe alınlığı kalmıştır.
Tapınak Korint üslupta olup girişte ortada iki yuvarlak sütun
ile yanlarda dikdörtgen birer paye yeralmaktadır. Alınlıktaki
te mel üzerinde Hadrian adı ve Tyche (Talih Tanrıçası)
kabartması görülür. Birçok Anadolu kentleri gibi, Romalıların
yardımını ve dostluğunu kazanmak amacıyla Efes kenti de
imparator kültü için tapınak ayırmayı gerekli buluyordu ve bu
tapınak Domitian Tapına ğından sonra bir imparatora ayrılmış
olan ikinci kutsal yapı idi. Kentler, adları belirtilirken
özellikle tapınak koruyucuları ile anılıyorlardı. Ancak
Hadrian Tapınağı bu kategoriye girmiyordu, çünkü krala bir
şahıs tarafından adanmıştı.
Tapınağın arşitravında tasvir edilen
mitolojik sahnelerden en ilginci Efesin kurucusu mitolojik
kral Andoklosun yaban domuzunu öldürüşü ile ilgili sahnedir.
TRAJAN
ÇEŞMESi
Hadrian Tapınağını geçtikten sonra biraz ilerde solda Trajan
Çeşmesi yer alır. Çeşme 5.20X11.90 m. ebadında, büyük bir
havuzu üç yanından çeviren iki katlı bir yapıdır. İmparator
Trajanın iki kat boyunca yükselen heykelinin kaidesinden
sular ha vuza akardı. M.S2. yüzyılda yapılan çeşmenin alt
katında kompozit, üst katında ise korint düzeninde sütun
başlıkları kullanılmıştır. Çeşmenin katlarını süsleyen
heykeller Efes Müzesinde sergilenmektedir.
Golden Objects
Artemision 7/6th Cent. B.C.
YAMAÇ EVLER
Celsus Kütüphanesinden Kuretler Caddesine dönüşte, sağ tarafta
Bülbül Dağının yamaçlarında Efesli zenginlerin ikamet
ettikleri belirtilen evler vardı.Yakın zamanda restore
edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler,
geniş merdiv enlerle caddeye dikey olarak açılmakta,
duvarlarında fresk ve mozaiklerle süslü, mermer kaplamalar
bulunmaktadır.
DOMiTiAN TAPINAĞI
Efeste bir imparator adına yapılmış ilk tapınaktır. Devlet
Agorasının hemen karşısında, kentin en güzel ve en merkezi
yerinde, 50X500 m. ölçüsünde, tonozlu alt yapılar üstünde bir
teras oluşturarak inşa edilmiştir. Meydana bakan zemin katta
dük kanlar yer almaktadır. Teras ise mabet olarak
kullanılmaktaydı. Yalnız başı ve kolu ele geçen Domitian`in
oldukça büyük ölçülerdeki kült heykeli bugün İzmir Arkeoloji
Müzesinde, tapınağın giriş altarı ise Efes Müzesinde
sergilenmektedir.
DEVLET AGORASI
Sütunlarla çevrili Kuretler Caddesinde ilerlediğinizde
Herakles kabartmasının yolu daralttığı zafer takından Devlet
Agorasına gelinir. Devlet Agorasının altında eski çağlara ait
kalıntılar da bulunmuştur. M.S.1.yüzyılda devlet kontrolünde
ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği
Agorada dört basamakla çıkılan Efesin ticaret borbası gibi
bir işlevi olan bazilika bulunmaktadır. Bazilika 165 m.
uzunluğunda olup, M.S.1. yüzyılda Romalılarca yapılmıştır.
BELEDİYE SARAYI (PRYTANEİON)
Efes`in kutsal mekanı sayılan meclis sarayının sağ tarafında
Hestia sunağı bulunmaktadır. Bu sunakta sürekli olarak bir
kutsal ateş yanardı. Prytaneion politik işlerin görüldüğü
ayrıca önemli törenlerin şölenlerin ve kabullerin yapıldığı
yerdi. İki Efes Artemisininde buruda bulunmuş olması
Prytaneionun dini açıdan da son derece önemli bir mekan
olduğunu göstermektedir.
ODEİON (BOULEUTERiON)
M.S.2. yüzyılda Efesli zenginlerden Publis Vedius Antonius
tarafından yaptırılan Odeion`un zamanında üstü ahşap
kaplamalıydı. Yaklaşık 1450 oturma yerine sahip olan Odeon
resmi toplantıların yapıldığı bir yer olmakla beraber
konserlerinde verildiği bir bölümdü.
St.JEAN BAZiLiKASI
Bizans imparatoru Justunyenin M.S.6. yüzyılda St. Jean adına
yaptırdığı bazilika Ayasuluk Tepesinde yer almaktadır. 40X110
m. boyutlarında batıdan girişi olan yapı haç planlı , kubbeli
bir bazilikadır. Esas kilise kısmı kalın payelerin taşıdığı
altı büyük kubbe ile örtülüdür. Yapının nartex bölümü de beş
adet kubbe ile örtülüdür. Bazilikanın ortasında kubbe altında
ve zemin seviyesi altında olan St.Jean mezarının doğusunda
rahiplerin oturduğu kısımlar bulunur. Bu yapılar kiliseden
yarım daire biçiminde ayrılır. Mezar alanının kuzeyinde aziz
resimlerinden oluşan fresklerin bulunduğu kiliseninin restore
edilen sütun başlıkları üzerinde imparator Justinyen ile
karısı Theodoranın monoğramları vardır. St.Jeanın mezarı
ortadaki kubbeli bölümün altındadır. Mezardaki bir delikten
çıkan kutsal tozun iyileştirici özelliği olduğuna
inanılıyordu. St. Jeanın mezarı orta çağ boyunca
Hiristiyanlık dünyasının en önemli yerlerinden biri olmuştur.
Efes'te ilk kez 1869
tarihinde İngiliz arkeoloğu J.T. Wood kazıya başlamış ve
Artemis Tapınağı'nı ortaya çıkartmıştır. Arkasından
Avusturyalı bilim adamları 1895'ten 1913'e değin Koressos Dağı
(Bülbül Dağı) ile Pion Dağı'nın (Panayır Dağı) eteklerinde
yaptıkları geniş araştırmalarla kentin Hellenistik ve Roma
devirlerine ait kalıntılarını bulmuşlardır. Avusturyalılar
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Josef Keil'in ve İkinci Dünya
Savaşı'nın ardından Franz Miltner ile Fritz Eichler'in
yönetiminde yaptıkları kazılarla Türkiye'nin bu en zengin ve
en iyi korunmuş eski kentini gün ışığına çıkarmaya devam
ettiler. Onların arkasından kazılar Profesör Hermann Vetters
tarafından seçkin bir bilim heyeti ile 1986 yılına değin
yürütülmüştür. Günümüzdeki çalışmalar Profesör G. Langmann
idaresinde sürdürülmektedir.
Mermer Yol![](mermer11.gif)
Efes Artemis Tapınağı'ndan başlayan
önce Vedius Gymnasionu'nu ve stadyumu geçerek tiyatronun
batısı ile agoranın doğusundan ilerleyen ve kütüphanenin
önünden doğuya kıvrılarak devlet agorasına çıkan, arkasından
da Magnesia Kapısı'ndan itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis
Tapınağı'na varan kutsal bir yol bulunuyordu. Görüldüğü üzere
bu yol, aynı zamanda kentin ana caddesi idi. Yol çeşitli
dönemlerde birçok bölümlerinde onarım ve değişiklik
geçirmiştir. Yolun, tiyatronun güneyinden başlayarak ticaret
agorası boyunca uzanan kesimini M.S. 5. yüzyılda yaşamış
olduğu düşünülen Eutropios adlı bir kişi, büyük mermer
plakalarla döşetmiştir. Bugün bile göze çok hoş görünen bu
mermer cadde, arabalara ayrılmıştı. Caddenin doğusunda
günümüzde, Geç Roma Dönemi'ne ait bir kolonadın kalıntıları,
batısında ise Neron döneminde (M.S. 54-68) inşa edilen ve
aşağıda söz konusu edilecek olan agoranın Dor düzeninde ve
rustika tarzındaki stoası ile 1,70 m. yüksekliğindeki kaide
duvarı uzanmaktadır. Bu Dor düzenindeki kolonadın kuzey ve
güney ucunda, anılan caddeye inen birer merdiven bulunuyordu.
Yayalar bu merdivenlerden kolonada çıkıyor ve sütunlar
arasında yürüyorlardı
|