Milas ve
Labranda
Bugünkü Milas, eski Milasa'nın üzerine kurulmuş bulunmaktadır. Şehir,
antik kentin büyük bir bölümünün üzerine inşa edilmiştir. Milasa'ya ait
ortaya çıkarılabilen bazı kalıntılar ise görülmeğe değer.
Milaza,
komşusu bulunan Labranda adındaki dinsel bir merkezle birleşmiş bir Karya
kentiydi. Mozolus burada doğmuş ve kral olduğunda burayı başkent yapmıştı.
Daha sonra başkentini, harika mozolesini yaptırdığı Halikarnas'a taşıdı.
Romalılar M.S. 1.yüzyılda Milasa'da mozolenin daha ufak ölçülerdeki bir
kopyasını inşa ettiler. Kentin batı sınırına inşa edilen ve çok iyi bir
durumda korunmuş olan Romalılar'a ait bu Mezar, herhalde tarihçilere,
aslının neye benzediği hakkında iyi bir fikir vermişti. Antik olarak geriye
kalanlar arasında, dört köşe taşlardan örülü duvarları ve zarif bir tek
kolonuyla Zeus Tapınağı ve bir zamanların upuzun duvarlarından arta kalan
Roma kapısı da vardır.
Milas'ın 2 kilometre güneyine doğru, güneybatı Anadolu'yu Osmanlılar'dan
önce yöneten ve göçebe bir kavim olan Menteşe Türkleri'nden kalma emanetler
görülür. Menteşeliler'in buradaki üsleri, Peçin Kalesi'ydi. Bu kaleden
geriye pek bir şey kalmamış olmakla birlikte, yörede Milas'ın Türk
valilerine ait meskenlerin ve yaklaşık 1375'lerden kalma bir ufak Kuran
okulunun harabeleri bulunmaktadır. Yine Milas'ta üç adet Osmanlı camii yer
alır; basit bir yapısı olan Orhan Bey Camii (yapımı 1330), Ulu Camii (yapımı
1378) ve Osmanlıların zaptından hemen sonra yapılan ilgi çekici Firuz Bey
Camii (yapımı 1394). Bu camii, Osmanlı mimarisinin iyibir örneğidir ve ince
bir işçilikle yapılmıştır ve feseta olarak pembe mermer kullanılmıştır.
Milasa ile Labranda'nın arası, dini yürüyüşler için kullanılan, 12 kilometre
uzunluğunda kutsal bir yol ile birbirine bağlanmıştı. Burası Milasa'nın
dinsel merkezi olarak kullanıldı ve tapınılmak üzere tanrı Zeus seçildi.
Labranda'da ayrıca bir de, bilezik ve küpelerle süslü kutsal balıkların
bulunduğu bir havuz vardı. Bu balıklara bir soru sorulur, ardından suya
atılan yemleri yiyip yemediklerine bakılarak, "evet" veya "hayır" olarak
kehanette bulunduklarına inanılırdı.
Labranda, bir köyden daha fazla büyüyemedi, ama günümüze, haylı sıcacık
atmosferlere sahip kalıntılar bıraktı. Milas'ın yukarılarındaki bir çam
ormanının içinde yükseğe kurulan Labranda'ya, çukurlu yollardan geçerek
gidildiği halde, buna oldukça değer.
Labranda'nın kazısına pek çok sayıda grup katılmış, ilgilenilecek pek çok
şeyi açığa çıkarmıştır. Geniş Zeus Tapınağı'nın dayanıklı temelleri ve belki
de kutsal balıkların havusu olan mermer bir yapı toprak altından
çıkmarılmıştır. Tapınak alanının üzerindeki yamaçta çıkarılanlar arasında,
ayrıca iki metre kalınlığındaki duvarlarıyla "andron" denilen erkekler klubü
ve içerisinde üç adet lahze benzer yapı ile birlikte abide benzeri bir de
mezar vardır.
|