Neopolis (Kuşadası)
Kuşadası'nın tarihi Helenistik dönemde başlar. Kuşadası'nın o dönemdeki ismi
Neopolis'ti. m.Ö. 5. yüzyıla kadar şehir Persler, Atinalılar ve
Makedonyalılar tarafından işgal edilmiştir. M.Ö. 64'de, Kuşadası bir Roma
şehri oldu. Sonraları Roma'nın bölünmesiyle, Kuşadası bir Bizans eyaleti
haline geldi.
Orta çağda, Kuşadası limanının önem kazanmasıyla birlikte Venedik ve
Cenovalılarla yapılan ticaret önemli boyutlara ulaştı. Bu dönemde, şehir,
Yeni Liman(Scalanova) olarak isimlendirilmiştir.
Osmanlıların gelişiyle şehrin yapısı değişmeye başlamış ve cami, kervansaray
gibi yapılar inşa edilmiştir
Kente adını veren Güvencin Ada, Kuşadası'nın simgesi gibi. Tabii, artık ada
olmaktan biraz uzak. Mora Ayaklanması sırasında, saldırılara karşı karakol
görevi üstlenmiş ve bir mendirekle anakaraya bağlanmış. Halk arasında Korsan
Adası olarak da biliniyor. Adadaki Bizanslılardan kalma kilise, gözetleme
kulesi ve sarnıç restore edilerek; plaj, kafe, restoran ve diskotek olarak
hizmete açılmış.
Benzer bir uygulamayı yat limanının karşısındaki kale de geçirmiş. 1618
yılında savunma amaçlı yaptırılan kale, 1966 yılında restore edilerek Öküz
Mehmet Paşa Oteli'ne dönüştürülmüş. Otel, tarihi yapıyı gezmek isteyenlere
de açık. Yine Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış Kaleiçi Camii ile, eski
mimari özelliklerini koruyan Camii Kebir ve Dağ mahalleleri de görülmeye
değer.
Kuşadası'nın ilk yerleşimi olduğu düşünülen Neopolis'in ise İonlar
tarafından kurulduğu veGüvercin Ada'nın ilerisindeki Yılancı Burun mevkiinde
olduğu düşünülüyor. Ancak, bugüne kadar sistemli bir araştırma ve kazı
yapılamadığından, kent hakkındaki bilgiler oldukça sınırlı. Yaygın bir
inanışa göre kent, Efes'in sahil kenti olarak inşa edilmiş.
Kuşadası'nın 3 km kuzeyinde, Kuştur Tatil Köyü yakınlarındaki Pigale antik
yerleşimi ise sarı tabelayla gösterilmesine rağmen, özel otel arazisi içinde
kalıyor. Kentin Helenistik döneme ait surlarını, tel örgülerin arkasından
seyredebiliyorsunuz sadece. Araştırmalarda, ünlü Miken seramiğinden
örneklere rastlanan kentin geçmişinin, İÖ 1600 - 2000 yıllarına kadar
uzandığı anlaşılıyor.
Çevredeki otel ve yazlık site yığınlarından uzaklaşmak isteyenler için, iki
güzel seçenek var: Kuşadası'nın 10 km güneyindeki Davutlar köyünde bulunan
Kurşunlu Manastırı bunlardan biri. 11. yy'dan kalma manastırda; freskli
şapel, keşiş odaları, mezarlık, sur ve sur mahzeni gibi bölümleri gezerken
bir yandan da, manastırın gizlendiği yamaçtan denize doğru baktığınızda
muazzam Kuşadası manzarasını izleyebilirsiniz. Manastıra Davutlar'dan
başlayan 6 km'lik bir patikadan, arabayla 1 saatte ulaşılıyor. Yürümek
isteyenler için de, 6 saatlik keyifli bir trekking parkuru mevcut.
Kuşadası'nın güneyindeki Dilek Yarımadası da, plajları ve yürüyüş
parkurlarıyla günübirlik geziler için ideal. 1966'dan beri milli park
statüsündeki bu 11 bin hektarlık alanda, gece konaklamak veya kamp kurmak
yasak. Parkın girişi yarımadanın kuzeyinde. Güney kesimi ise birkaç yıl
önceki yangından sonra turistik özelliğini kaybetmiş.
|