NYSA'nın Tarihi
Nysa'nın kuruluşu hakkındaki bilgileri Augustus devrinin ünlü gezgini ve
coğrafyacısı Amasya'lı Strabon ile tarihçi Byzantion'lu (İstanbul)
Stephanus'un (M.S. 6. yy) anlattıklarından öğreniyoruz. Nysa adı özellikle
Hellenistlik devir krallık ailesi kadınları arasında oldukça sık rastlanan
bir addır. Stephanus, Ethnica adlı eserinde eski çağda Nysa adını taşıyan on
kentten Karia bölgesindekinin Suriye kralı Seleukos'un oğlu I. Antiochos
Soter (M.Ö. 281-261) tarafından eşi adına kurulduğunu belirtir. Strabon'a
göre ise Nysa, Peloponnes'deki (Yunanistan'ın güneyindeki yarım ada=Mora
Yarımadası) Sparta'dan gelen Athymbros, Athymbrados, ve Hydrelos adlı üç
kardeş tarafından kurulan üç ayrı küçük yerleşmenin sonradan büyük bir kent
hailnde birleşmesi ile oluşmuştur ve Athynbros da bu yeni kentin kurucusu
olarak anılmıştır.
Nysa Romalıların yönetimi altında sikke bastırmıştır ve antik kentte basılan
Kistophoros türü sikkeler M.Ö. 133-111 yılları arasında tarihlenmektedir.Nysa'da
çok varlıklı ailelerin yaşadığı bilinmektedir. Örneğin,Chairemon'un
akrabalarından Pythodoros bunlardan birisiydi ve Pompeius ile Caesar'la da
yakın dostluğu vardı. Marcus Antonius'un kızlarından birisiyle evlenen
Pythodoros'un bu evliliğinden olan kızı Pythodoris ise önce Pontus da
Kapadokya Kraliçesi olmuştu.
Bizans çağında kent 12.yy'da, Selçuklular'ın yönetimi altına geçmiş ancak
kısa bir süre sonra yine Bizanslıların hakimiyetine geçmiştir. Nysa'nın 1402
yılında Timurleng tarafından istila edilmesinden sonra kent yavaş yavaş
önemini yitirmiştir. Kentte bugün görülen yapılarınbüyük çoğunluğu Roma ve
Bizans çağlarına aittir. Nysa harabelerinin güneyinde yer alan Sultanhisar
ilçesi ise M.S. 14. ve 15. yy.'da kurulmuş ve gelişmiştir.
NYSA Hakkında Genel Bilgi
Aydın ili, Sultanhisar ilçesi sınırları içinde bulunan Nysa, önemli
arkeolojik kalıntıları ile Eski Çağlarda özellikle eğitim alanında önde
gelen bir kenttir. Nysa eskiden Karia olarak adlandırılan bölgede, Büyük
Menderes Nehri'nin (Meander) kuzeyinde, Aydın dağlarının (Messogis)
eteğindeki, bir akarsu vadisinin yamaçlarının her iki tarafında Hellenistik
devirde kurulmuştur. Roma İmparatoru Augustus (M.Ö. 27-M.S. 14) döneminde
yaşamış olan ünlü coğrafyacı ve gezgin Amasya' lı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 23),
Nysa'daki Gymnasium'da eğitim görmüş ve kentin o dönemdeki görünüşünü
bizlere anlatmıştır. Nysa'daki Gymnasium ve kütüphane gibi yapı kalıntıları
bize kentteki bilim ve eğitimin çok gelişmiş olduğunu göstermektedir.
Strabon'a göre Nysa, ortasından geçen akarsu nedeniyle bir tür çifte
kenttir. Antik kentin topoğrafyası ve halen görülen kalıntıların planları
incelendiğinde, gerçektende Stabon'un Nysa'yı çok iyi tanıttığı
anlaşılmaktadır. Nysalılar kentin ortasından geçen bu akarsuyun üzerinde bir
stadyum ile köprüler inşa ederek, kentin iki tarafını birbirine bağlamışlar
ve böylece mühendislik ve bilim alanındaki başarılarını ortaya koymuşlardır.
Strabon nedeniyle Nysa, coğrafya biliminin geliştiği bir antik kent olarakta
tanımlanabilir.
Nysa'daki yapı kalıntıları, 1909 yılındaki kazılar sırasında oturma
yerlerinin bir kısmı saptanmış olan yaklaşık 30.000 kişilik bir stadyum,
Tünel, Stadyum'un kuzeyinde ve güneyinde yer alan Roma köprüleri, Bizans
dönemine ait kent surunun duvarları, Gymnasium, Kütüphane, Tiyatro,
Bazilika, Roma hamamları, ile antik kentin Bouleuterion'u (Meclis binası)
ile halen kısmen toprak altında kalmış olan Agora'sı dır.
Nysa ülkemizin en güzel ören yerlerinden birisidir ve özellikle Anadolu'daki
yaklaşik 300'den çok Roma kent yerleşmesi arasinda Roma Imparatorluk dönemi
arkeolojisinin ve mimarlik süslemelerinin araştirilmasi için çok degerli ve
degişik malzemeye sahip yapilarin bulundugu bir antik kenttir.
Antik Karia bölgesinin önemli kenti olan Nysa, Aydın-Denizli karayolunun
üzerinde, Aydın'ın 30 km. doğusunda bulunan Sultanhisar ilçesinin 3 km.
kuzeybatısında yer almaktadır. Aynı zamanda İzmir-Denizli demiryolu üzerinde
bulunan Sultanhisar ilçesi, böylece bağrında tarihin en değerli
hazinelerinden biri olan Nysa antik kentini saklamaktadır. Portakal ve limon
bahçelerinin, zeytinliklerin ve incir ağaçlarının arasında gelişen modern
ilçe bugün Nysa antik kentinin güney sınırına değin yayılmıştır.
Nysa, Aydı'ın doğusunda bulunan ve Eski Çağ'da Messogis olarak adlandırılan
bugünkü Aydın dağlarının güneye bakan yamacında, kışın su taşmalarınaneden
olan, buna karşın yazın kuruyan Tekkecikdere adlı bir akarsuyun çevresinde
çok dik bir boğazın oluşturduğu alanın her iki yanında kurulmuş olan eski
bir yerleşimdir. Bu nedenle romantik bir görünüme sahip ola kent, kuzeydeki
bu Messogis Dağı'nın 1200 m yüksekliğindeki kütlesiyle oldukça iyi bir
şekilde sınırlandırılmıştır. Kentin güneyi ise Büyük Menderes nehrinin
vadisine doğru açıktır ve bugünkü Sultanhisar'ın kuzeyindeki yerleşmelere
sınır oluşturur.
NYSA' nın Özellikleri
GYMNASİUM: Gymnasium'da gençlere düşünsel ve bedensel olarak eğitim
veriliyordu. Nysa'da ilk çalışma Gymnasium'da yapılmıştır ve bu çalışmada
kare şeklindeki tuğlalardan yapılmış bir taban üzerinde yıkılmış olduğu
anlaşılan bir kemere ait çeşitli mimari üst yapı parçalarına
rastlanmıştır.Bu çalışmanın en önemlisi iki kemer arasındaki taşı oluşturan
ve üzerinde Tykhe'ye (kent ve şans tanrıçası) benzer kabartmalı bir tasvir
bulunan kenarlarısilmeli, urgan motifi ve İon kymationu (yumurta dizisi),
inci dizisi ile süslü 52 cm. kalınlıktaki bir mermer bloktur. Bu mimari
parçanın hemen yanında ise kemere ai diğer bloklar bulunmaktadır.
STADYUM ( AMPHİTHEATHER) : Yaklaşık 192 m. uzunluğunda ve 44 m.
genişliğinde olan bu stadyumun batıdaki oturma sıraları, yamacın daha az
eğimli olması nedeniyle doğruda doğruya doğal arazinin üzerine
yerleştirilmiştir. Nysa stadyumu yaklaşık olarak 30.000 kişiyi alacak
kapasitededir.
ROMA KÖPRÜLERİ : Nysa'daki Stadyum'un hemen kuzey kısmında, derin
vadi üzerinde bir Roma köprüsü bulunmaktadır. Bu köprünün batıdaki kemerleri
1998 yılında Prof.Dr. Vedat İDİL önderliğinde yapılan kazılarla ortaya
çıkarılmıştır.Bu arada kendisine bu çalışmalardan dolayı şükran borçlu
olduğumuz Sayın Prof.Dr. Vedat İDİL hakkında yazımızın sonunda bilgi
vereceğiz.
TÜNEL : Strabon, Nysa'da akan suların içerisinden geçtiği gizli bir
yer altı geçidinden bahsetmektedir ki, bu antik kentin tiyatro' sunun
önündeki meydanı alttan destekleyen ve Messogis dağından hızla akan sular
için bir kanal işlevi gören yaklaşık 100 m. uzunluğundakitünel şeklindeki
yapı olmalıdır. Bu, büyük bir olasılıkla Strabon zamanındaki basit ve doğal
yeraltı geçidinin Geç Roma döneminde tonoz kemerlerle desteklenen büyük bir
su geçişi olarak oldukça özenli ve ince bir mühendislik bilgisi ile yeniden
inşa edilmiş şekli olmalıdır.
TİYATRO : Nysa'da yaklaşık olarak kentin merkezinde ve çok iyi
korunmuş bir durumdadır.Cevea'sının (oturma sıralarının olduğu bölüm)
biçimi, yarım daireyi biraz aşmaktadır. Tiyatro'nun parados'larının (yan
girişler) bulunduğu yan duvarları büyük dikdörtgen taşlardan bir uzun bir
kısa olarak özenle işlenmiştir. Tiyatro'nun oturma sıraları güneye, ışık ve
güneşin daha çok olduğu yöne bakmaktadır. Bu oturma sıraları bir diazoma
(geçit) ile ikiye ayrılmış olup, üst kısımda 26 altta ise 23 sıradan
oluşmaktadır. Alt kısımda bir diazoma daha vardır. Yaklaşık 12.000 kişilik
oturma kapasitesine sahiptir.Nysa tiyatrosunun sahne yapısında 5 adet kapı
bulunmaktadır. Nysa'daki roma İmparatorluk Çağına ait olan bu tiyatro'da
sahne yapısının podyumlarında bulunan bağcılık ve şarapçılık tanrısı
Dionysos'un yaşamına ait kabartma heykeltıraşlık frizleri özellikle çok
önemlidir.Çünkü, Nysa tiyatrosun'daki bu frizler Türkiye'deki diğer kabartma
frizli üç antik tiyatro'dan (Hierapolis=Pamukkale, Perge, Side) en iyi
korunmuş durumdakilerini oluşturmaktadır ve bunların bir an önce
restorasyonlarının yapılması gerekmektedir.Nysa tiyatro'sunun sahne yapısına
ait olan 6 adet podyum frizi bulunmaktadır. Bunların birinci frizde yanda
bir satyr, sepet taşıyan bir Menad ile Silen ve yine bir Menad tasvir
edilmiştir. Podyumun ön kısımında ise Nymphe (peri) ile yine Messogis Dağını
simgeleyenDağ Nymphesi ve dağdaki su kaynaklarını simgeleyen Nymphe ile
aşağıdaki Büyük Menderes nehrini tasvir eden nehir tanrısı bulunmaktadır.
Kabartmada kompozisyon Dionysos'un ebesiolan Nysa ile devam etmektedir ve
ondan sonra Eros (aşk ve sevgi tanrısı) ile Nysa antik kenti'nin tanrı ve
tanrıçası olan Pluton ile Kore'nin yanında da bir Pan (çobanların ve
sürülerin tanrısı) yer almaktadır.
Nysa tiyatrosu sahnesinin ikinci podyum frizini incelediğimizde yan
taraftaki dans eden Menad tasvirlerinden sonra öndeki asıl sahnede Nysa'nın
iki Nymphesi, tanrıça Artemis ve Athena ile bir Nymphe ve Afrodit'i oturan
demeter'in önünde görmekteyiz. Buradaki kompozisyonun devamındaise tanrı
Hermes bir Nymphe'den bebek Dionysos'u almaktadır. Yanda ise Stayr
bulunmaktadır.
SU DEPOSU : Nysa'daki görkemli tiyatronun kuzeyinde tepede ise Eski
Çağ'da antik kentin su ihtiyacını sağlayan bir su deposunun kalıntıları yer
almaktadır.
PAZAR BAZİLİKASI : Tiyatro'nun güneydoğu kısmıda, Bouleuterion
(Meclis Binası) ile Agora'ya giden yolun kenarındaki bir alanda bugüne değin
bilinmeyen bir yapıya ait mimari üst yapı parçalarının saptanması üzerine 5
x5 m. lik bir çukur açılmış ve kalıntıların oldukça çok oluşu nedeniyle bu
kazı doğuya doğru biraz genişletilmiştir. Burada bulunan mimari parçalar
büyük bir kemerli yapıya aittir. Bunların arasında özellikle ortadaki,
üzerinde yunus balığının üzerine binmiş Eros tasviri ile diğer mitolojik
tasvirler ve balıklar gibi süsler içeren, alt kısmı bir sıra akanthus
yapraklarıyla süslü bir başlığın çok önemli olduğu görülmüştür.Oldulça büyük
boyutta ve yaklaşık ağırlığı 3.5 tonu aşan bu parça bir mobil vinçle
kaldırarak gün ışığına çıkarılmıştır. Yapı büyük olasılıkla Roma Çağının
önemli kamu yapılarından birisi olan bir Pazar Bazilikası'dır.
DÜKKANLAR : Nysa'da büyük olasılıkla Pazar Bazilikası olarak
tanımlanan yapının önünden giden antik kentin Meclis Binası ve Agora'sına
doğru devam eden yolun doğusunda bir sıra halinde yan yana dizilmiş olan
tonoz kemer şeklinde inşa edilmiş dükkanlardan 9 adeti halen iyi korunmuş
durumda bulunmaktadır.
BOULEUTERİON (MECLİS) : Nysa antik kentinin en iyi korunmuş
yapılarından birisidir. Strabon, bu yapıyı Gerontikon (Yaşlılar Meclisi)
olarak tanımlamıştır. Meclis dikdörtgen planlı olarak inşa edilmişolup, iç
kısımında yarım daire şeklindeki Cavea (theatron) kısmı yer almaktadır.
Yapının oturma sıraları 12 adettir ve bunlar 5 merdiven sırası ile 4 bölüme
ayrılmıştır. Meclisin kalın duvarları yapının üstünün örtülü olduğunu işaret
etmektedir. Yapıya 5 adet kapıdan girilmektedir. Ayrıca, orkestraya girişte,
yanlardada paradoslar bulunmaktadır. Nysa Meclisi yaklaşık 600 ile 800
kişiyi alabilecek kapasitededir.
AGORA : Burası yaklaşık 89x105 m. ölçüsünde olan ve dört yanı da
kolonadlarla (sütun sıraları) çevrili salonlardan oluşan dikdörtgen biçimli
bir pazar yeridir.
ROMA HAMAMLARI : Bu yapı oldukça büyük bir yapı kalıntısıdır. Geniş
mekanlrı, oldukça hacimli dikdörtgen biçimli duvarları ve doğu kısmındaki
bir havuzu ile antik kentteki Roma hamamlarıdır.
KÜTÜPHANE : Nysa'daki eğitim tesislerinden en önemlisi olan bu yapı
kalıntısı, bugün yaklaşık 14.80x13.40 m. ölçülerindeki dikdörtgen biçimli
planı ile Efes'teki Celsus Kütüphanesi'nden sonra Anadoludaki en iyi
korunmuş durumda olan ikinci antik çağ kütüphanesidir. Kütüphane iki yada üç
kattan oluşmaktadır. Kütüphanenenin ışıklandırılmasının pencereler
vasıtasıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Nysa'daki bu görkemli kütüphane Roma
İmparatorlık çağında M.S. 2. yy. da inşa edilmiş olmalıdır. -1
KİLİSELER : Nysa antik kentinde Almanların yaptığı ilk araştırmalar
sırasında büyük bir olasılıkla eski tapınakların üzerine inşa edilmiş olan
iki adet Bizans Kilise'sine ait kalıntılara rastlanmıştır. Ancak, bugün bu
kalıntılara ait olan izler kaybolmuş durumdadır.
Akharaka
Nysa'nin güneyinden geçen Büyük Menderes Nehri'nin yakinindaki havzalarda,
toprak altinda birbirleri ile baglantili birçok yeralti boslugu vardir ve
bunlardan kalsiyum ile diger mineraller yönünden zengin olan sicak su
kaynaklari geçmektedir. Bu jeolojik durum, ayni zamanda Eski Çaglardan
bugüne degin bölgede sik sik olan siddetli depremlerin nedenidir. Eski
Çaglarda' daki dinsel düsünceye göre böyle magaralar ile çikis noktalari
yeralti dünyasiyla bir iletisim merkezi olarak görülmüs ve kutsal yer olarak
tanimlanmistir. Antik yazarlar, yakin çevrede Pamukkale ve Menderes
Magnesiasi'nda da böyle merkezler olduguna deginmislerdir. Zamanla bu
yerlerle ilgili olan tanrisal güçler ölülerin efendisi olan Pluton ve esi
Persephone (Kore) ile iliskili addedmisler ve bu nedenlede buradaki kutsal
yerlere Plutonion yada Cehennem Kayikçisi'nin adindan gelmis olan Kharonion
adini vermislerdir. Ayni zamanda sifali kaplicalari nedeniyle sagliga son
derece yarali etkileri olan önemli bir kutsal yer bugün halen Nysa'nin
batisinda bugünkü Salavatli köyü'nün kuzey dogusunda bulunmaktadir.
Eski çaglarda Akharaka olarak adlandirilan Nysa'nin bu kutsal yerinde Pluton
ve Persephone tapinagi ile yakinindaki Kharonion adli büyük ve görkemli bir
magara bulunuyordu.
Nysa'nin Nekropolün den devam eden antik yol, Nysa'dan Tralleis' (Aydin)
uzanirken Akharaka'dan geçer. Ancak halen dere yataklarini asan eski
köprülerin çogunun yikik durumda olusu bu antik yolun izlenmesini
güçlestirir. Bugün Akharaka'ya gitmek için en uygun yol Aydin Denizli
karayolu üzerinde (Sultanhisar'in yaklasik 4.5 km. batisinda )
Çiftekahveler'den Salavatli yoluna girmektir.
Strabon Akharaka'yi söyle anlatmaktadir (XIV,44). Tralleis-Nysa yolu
üzerinde Nysalilarin Akharaka olarak adlandirdiklari bir köy vardir. Burada
çok önemli bir kutsal bölge ile birlikte zengin topraklari olan Plutonion
ile Pluton ve Persephone tapinaklari bulunmaktadir. Hasta olanlar ve
buradaki tanrilar tarafindan tedavisi emredilenler buraya basvurur ve köyde
deneyimli rahipler arasinda yasar. Bu rahipler, magarada hastalarin uykulari
sirasinda gördükleri düslere tedavi yöntemlerini saptarlar. Bunlar ayni
zamanda tanrilardan saglik dileyen güçlü kisilerdir ve hastalari sik sik
magaraya götürerek onlari birkaç gün yemek vermeden yalniz baslarina sakin
bir ortamda düsünmeye birakirlar. Kharonion, saglikli insanlar için ise
öldürücü özelliklere sahiptir. ve bu nedenle yasak bölgedir.
Akharaka'da her yil bir senlik düzenlenir ve bu senlik sirasinda ögleye
dogru Gymnasium'un gençleri bir bogayi magaranin içine sürüklerler ve
içeride bir süre kalan boga disari çiktiktan sonra düsüp ölür.
Strabon'un bu anlatimina göre Kharonion, tapinagin hemen yukarisinda
bulunuyordu. Ancak bugün söz konusu yerde magaraya benzer bir girintiye
rastlanmamaktadir. Bununla birlikte, biraz batida oldukça derin sarp bir
vadi bulunmaktadir ki bu vadiden akan sarisu adli dere kükürt içermektedir.
Ayrica, bu vadinin kayalik yamaçlarinda da Nysa'ya özgü tonoz kemerli
yapilar bulunmaktadir ki bu ilginç yer büyük olasilikla Kharonion olarak
adlandirilan yerdir ve kuskusuz Akharaka'nin saglik merkezi özelligide
kükürtlü suyu olan bu dereden kaynaklaniyordu.
|