KEMALPAŞA-ULUCAK HÖYÜK
Ulucak
Höyük’deki kazı çalışmaları ; İzmir Arkeoloji Müzesi
başkanlığında , Prof.Dr. Altan Çilingiroğlu’nun bilimsel
danışmanlığında, Yar.Doç.Dr.Zafer Derin , Yar.Doç.Dr.Eşref
Abay ve M.A. Haluk Sağlamtimur
yönetiminde ,The Institute for Aegean Prehistory ve Socotab
şirketinin parasal desteği ile gerçekleştirilmiştir.
Ulucak Höyük’de 1995 yılından buyana sürdürülen kazı
çalışmaları sonucunda üç kültür katı ve bu kültürlere ait 9
mimari kat tesbit edilmiştir:
I. Geç Roma-Erken Bizans .
a. Geç Roma-Erken Bizans
b. Geç Roma-Erken Bizans
c. Geç Roma-Erken Bizans
II. Erken Tunç Çağ
a.Erken Tunç Çağ II.
b.1. Erken Tunç Çağ II.
2. Erken Tunç Çağ II.
c.Erken Tunç Çağ I.
III. Geç Neolitik Çağ
a.Geç Neolitik Çağ
b.1. Geç Neolitik Çağ
2. Geç Neolitik Çağ
1999-2000 kazı döneminde O11-12, N11-13 ve P11 plankarelerine
kazı yapılmıştır.
Erken Tunç Çağ Mimarisi ve Buluntuları:
Erken Tunç Çağı katı höyükte mimarisi ortaya çıkartılan ikinci
kültür katını oluşturmaktadır. 1999 kazı döneminde O11 ve N 12
plankarelerindeki düzenli bir mimari vermeyen taş temel
kalıntıları kaldırılmıştır. N11 plankaresinde yüzey toprağının
alınmasından sonra açmanın batısındaki a ve b karelerinde 5.00
metre uzunluğunda taş temel kalınlığı 0.60m. olan dörtgen
planlı bir yapı kalıntısı ortaya çıkartılmıştır. Üst üste iki
sıra taş temelli yapının girişi ya da tabanı günümüze
ulaşamamıştır.
Erken Tunç Çağ katı ,höyükte mimarisi ortaya çıkartılan ikinci
kültür katını oluşturmaktadır. Tüm plankarelerde düzenli bir
mimari vermeyen, taş temel kalıntıları kaldırılmıştır. N13
plankaresinde Erken Tunç Çağa ait taş temeli iyi korunmuş
3.30cm genişliğinde 80cm kalınlığında kuzeybatı-güneydoğu
doğrultulu bir adet duvar ve bu duvarın batı kesiminde kerpiç,
yuvarlak,çapı yaklaşık olarak 30cm, tabanı sıvalı bir adet
silo tesbit edilmiştir. Tabanı sıvalı ve yaklaşık çapı 1.30cm
olduğu gözlenmiş ancak içinden herhangi bir buluntu elde
edilememiştir. Bu yapının batısında güneydoğu-kuzey batı
doğrultusunda taş temel kalıntıları tesbit edilmiştir. Yüzeye
yakın olamaları nedeni ile tahrip olmuş durumdaki temellerin
kalınlıkları 90-50 cm. arasında değişir. P11 gritinde ise
büyüklükleri 10-20cm olan doğal taşların kullanıldığı ve
arazinin eğimine göre kuzeye doğru eğimli bir şekilde
yapılandırılmış bir Tunç Çağ Mimarisi gözlenmektedir. Bunun
yanı sıra N13,P11,O12 gritlerindeki Tunç Çağ mimarilerinde
önceki tabakalardan gelen ezgi taşları ,havan elleri duvar
yapı malzemesi olarak kullanılmıştır.O12 karesinde Tunç Çağa
ait iki mekan olduğu söylenebilir. Bu mekan duvarları küllü
bir tabakanın hemen üzerindedir. Genelde tüm çalışılan
plankarelerde duvarlar iki veya üç sıra halindeki taş sıraları
ile tanımlanmaktadır. Açmalarda ,bu döneme ,belli bir amaca
yönelik mekan olarak tanımlanabilecek mimari öğeler günümüze
ulaşmamıştır.
Açmalarda yüzey toprağının kaldırılmasından sonra karışık
durumda Geç Roma ve MÖ.II. bine ait keramik parçaları ele
geçmesine ve çok miktarda kiremit parçası bulunmasına karşın,
yapı kalıntılarının içinde ve dışında hamur ve astar renkleri
kahverenginden siyaha kadar değişebilen koyu yüzlü astarlı ve
perdahlı çanak ve çömlek parçaları ele geçmiştir. ETÇ dönem
keramikleri kaba yapım gösteren kum, taşçık katkılı
keramiklerdir. Keramikler astarlanarak perdahlanmışlardır.
Keramikler içinde çok miktarda astar bezemeli Kalkolitik Çağ
karakterli keramiklerin olması bu tabakaların geçiş dönemi ya
da E.T.Çağ’ın ilk evresine ait olabileceği düşüncesini
kuvvetlendirmektedir.Küçük buluntular içinde pişmiş toprak
sapan taşları ve taş baltalar dikkati çekmektedir.
Geç Neolitik Mimarisi ve Buluntuları:
Tunç Çağ kalıntılarının kaldırılmasından O11,N11,N12 ,O12 ve
N13 plankarelerinde aynı mimari evre açığa çıkartılmıştır. Üç
açmada da dikkati çeken ortak özellik; taş temelli Erken Tunç
tabakasının kaldırılmasından sonra alt seviyedeki toprak rengi
ile birlikte mimarinin ve keramiklerin değişmesidir.
Yapılan kazı çalışmaları sonucunda O11,N11,N12 ,O12 ve N13
açmalarında 14 adet mekan açığa çıkartılmıştır. Tunç Çağ
kalıntılarının kaldırılmasından sonra N13,P11 ve O12
plankarelerinde Geç Neolitik Çağ mimari evresi açığa
çıkartılmıştır. Mekanların tabanlarındaki yoğun yangın
izlerinin Geç Neolitik dönemin büyük bir yangınla son
bulduğunu göstermektedir.
Mimari teknik olarak duvar yapımında iki tür materyal
kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bunlardan biri taş temel
olmaksızın kerpiç beden ,diğeri ise taş temelli “wattle and
doub” tekniğidir. Höyükte elde edilen kerpiçlerin tamamı
30x35cm boyutlarında olup hepsi yangın sırasında pişmiştir.
N13 plankaresinde iki adet birbirine bitişik oda, kalınlığı
1.20cm olan kalın ve ortak bir duvar ile birbirinden
ayrılmaktadır. Bu iki mekana paralel uzanan
kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bir avlu bulunmaktadır. Avlu
duvarı ile mekanların duvarının yine ortak kullanıldığı
görülmektedir. Höyükte rastlanan en yüksek duvarların bu
plankarede olduğu saptanmıştır. Yüksekliği 2m’yi bulan bu
kerpiç duvarların diğer açmalardaki Geç Neolitik yapılarda
olduğu gibi çoğunlukla iç kısımları sıvalıdır. Bu duvarların
oluşturduğu mekan olasılıkla özel bir işleve sahip bir
mekandır. Bunu, tabana yakın seviyelerde bulunan tezgah
ağırlığı , işlevi tam olarak tespit edilemeyen pişmiş toprak
üzeri oluklu alet , her türlü keramik ve farklı işlevlere
sahip aletlerin yapımında kullanılan kil topaklarının
bulunması da kanıtlamaktadır. Duvar kalınlıkları genelde 50cm
olarak tespit edilmiştir. Mekanların tamamı açılmadığından
ölçülerini tam olarak bilememekteyiz. Mekanlardan kuzey
kesimde olanı içinden taban üzerinde ters konumda bir adet
çömlek ele geçirilmiştir. Avlu olarak tanımlanan yerde ise
116x56cm büyüklüğe sahip silonun içinden ters duran bir kap
ele geçmiştir. Bu kabın duruşu itibariyle oraya atıldığı
fikrini akla getirmektedir. Silonun kuzeyinde bulunan ocak son
derece tahrip olmuş ancak batıdaki sokağa doğru açılan hava
deliğinin bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir.
Bu mimari kata ait mekanlar insitu buluntuları ve mimarisi ile
dönemin özelliklerini yansıtırlar. Mekanların duvarlarının
yapımında iki tür tekniğin kullanıldığı görülmüştür.
Duvarların büyük bir kısmı kerpiçten inşa edilirken bir kısmı
da ahşap ve ağaç dallarına çamur sıvanarak yapılmıştır.
O11 plankaresinde ortaya çıkartılan kuzeydoğu-güneybatı uzanan
mekan diğerlerine göre farklıdır. 219.37 metrede çamurdan
yapılmış bir tabana sahip olan bu mekanın tabanının büyük bir
kısmı tahrip olduğundan tümü tespit edilememiştir. Kerpiç
blokları ile inşa edilmiş 1.00m. yüksekliğe kadar korunmuş
olan taş temel üzerine inşa edilmiş duvarları doğuya doğru
eğimlidir. Sokağa paralel uzanan ve tavanı ahşap direk ile
desteklenen mekan içte iki kademelidir.
Mekanın dışı sıvasız, içi sıvalı olarak yapılmıştır. Duvar
kalınlığı 0.65-0.70 metredir. Duvarlar dıştan 0.53m. içten
0.87m. yüksekliğindedir. Mekanın ortaya çıkartılan kısmı
6.00x3.50m. boyutlarına ulaşmıştır. Mekan kuzey-güney
doğrultusunda pise tekniği ile yapılmış bir ara duvarı ile iki
kısma ayrılmıştır. Mekanın batı kısmında en az iki evreli
taban tespit edilmiştir. Burada taban seviyesi 219.31 m., doğu
bölümünde 218.93m.dir. Mekanın doğu bölümü de doğu-batı
doğrultusunda bir ara duvar ile ayrılmıştır.
Mekanın içinde iki küçük ocak , 7 adet tüme yakın kap,
karbonlaşmış tahıl taneleri, ahşap kalıntıları ele geçmiştir.
Yapının güneyinde sıvalı bir tekne ve bir ocak yer almaktadır.
Ocak ve ocak çevresinde ele geçen duvar sıvaları üzerinde
nokta ve dalgalı hatlardan oluşan kahverenginde duvar
resimleri tespit edilmiştir.
Yoğun bir yangın geçiren mekanın içinde insitu durumda küp ve
çömlekler, batı duvarına bitişik durumda da insan şekilli,
üzeri boyalı tüm kap ele geçmiştir. Mekanın diğer yapılara
göre daha özenli yapılmış olması, konumu ve içinde ele geçen
buluntular nedeni ile olasılıkla burasının diğer mekanlara
göre daha özel amaçla kullanılmış bir yapı olabileceğini
göstermiştir. Mekanın içinde günlük işlerin yapıldığını
belgeleyen taş aletlere rastlanmamış oluşu da bu durumu
kanıtlamaktadır. Mekanın kuzeyinde ; bu yapıdan farklı olarak
daha basit olarak inşa edilen fırınların yer aldığı bir
pişirme alanı, batısında; içinde dokuma tezgahı ağırlıklarının
bulunduğu dokuma atölyesi ve keramiklerin yer aldığı işlikler
ortaya çıkartılmıştır.
Yan mekanlardan pişirme alanında önünde küllük olan onarım
geçirmiş bir fırın büyük oranda sağlam olarak günümüze
ulaşmıştır. Düz tavanlı fırının yanında olasılıkla üzerinde
hamurun hazırlanarak sıcak fırının yanında mayalanmaya
bırakıldığı ve aynı zamanda ateş korlarının koyulduğu küllük
veya hamur teknesi arka kısımda yaklaşık 1 m. yüksekliğe
sahiptir. Ağız kısmı oval olan fırının tabanı, küçük taşların
düzgün bir şekilde yerleştirilip bunların üzerinin sıvanması
ile yapılmıştır. Bu bulguları ile mekan pişirme bölümü
izlenimi vermektedir.
N11 plankaresinde de Geç Neolitik döneme ait iki mekan ile yer
alır . Kuzey duvarı üzerinde 0.50m.lik bir kapı açıklığı olan
mekan içinde kilden yapılmış iki platform-seki bulunmuştur.
Güney duvarına bitişik durumda (219.48m.) 1.50x1.00m.
boyutlarında bir fırın ve batı duvarına bitişik 2.00x1.80m.
boyutlarında üzerinde insitu durumda kaplar olan bir platform
yer alır(219.41). Mekan içinde pişmiş topraktan, üzerinde oyuk
çavuş işaretleri ile süslenmiş, kare şekilli bir kandil
bulunmuştur.
N11 plankaresinde mekanın kuzeyinde yüzeye yakın olması nedeni
ile tahrip olmuş durumda ikinci bir mekan daha yer alır. Bu
mekan günlük işlerin yapıldığı yapılardan birini oluşturur.
Mekan içinde 0.70x1.20m. boyutlarında üzerinde pişmiş
topraktan yuvarlak bir disk bulunan bir platform ortaya
çıkartılmıştır. Bunun hemen yanında içinde yassı bir taş
bulunan tahıl öğütme yeri bulunmaktadır. Bazalt bir taş, yan
tarafları çamurla sıvanarak tekne biçimli bölüme
oturtulmuştur. Bunun hemen köşesinde ve üzerinde ezgi taşları
bulunmuştur.
Geç Neolitik döneme ait düzgün plan veren mekanlardan ikisi
N12 plankaresinde açığa çıkartılmıştır.
Mekanlardan ilki N12a plankaresinde yer almaktadır. 0.30 m.
kalınlığındaki doğu ve güney duvarı belirlenmiş mekanın doğu
duvarı üzerinde 0.90 m. genişliğinde bir giriş yapısı tespit
edilmiştir. Mekanın kapısı tabanı sıkıştırılmış toprakla
yapılmış bir bahçeye ya da sundurmaya açılır. 4.50x1.80m.
boyutlarında bir bölümü açığa çıkartılan bahçenin dallar ve
çamurla yapılmış çit duvarı vardır. Bahçeden 0.50m.
genişliğindeki bir kapı ile sokağa çıkılmaktaydı. Bahçe içinde
bulunan ocak yerleri, deri işlemeye özgü kemik deliciler ve
öğütme taşları bahçede ekmek üretimi gibi günlük işlerin
yapıldığını göstermiştir.
N12 plankaresinin güneyinde içten içe 3.20x2.30m. boyutlarında
bir kısmı ortaya çıkartılan başka mekan daha yer alır. Söz
konusu mekanın 0.35m. kalınlığındaki doğu duvarı, kuzey duvarı
ve batı duvarının bir kısmı belirlenmiştir. Özellikle kuzey
duvarında bulunan sıva çok iyi korunmuştur. Bu mekanın ,
218,55 seviyesinde güneye doğru hafif yükselen ve oldukça iyi
sıvanmış tabanı belirlenmiştir. Mekanın batısında 219.18
seviyesinde üst kısmı düşmüş olan bir fırın tespit edilmiştir.
Mekanın içinde biri güneyde diğeri ise mekanın batısında iki
platform yer almaktadır. Batıda ortaya çıkarılmış olan
platformun üzerinde kaplar ve bazıları insitu durumda olan çok
sayıda çakmaktaşı alet ele geçmiştir. Platformun hemen önünde
dokuma ağırlıklarının bulunması dikkati çekmiştir. Güneyde yer
alan platformun önünde taban üzerinde insitu vaziyette bir
adet dibek taşı ve onun hemen yanında havaneli belirlenmiştir.
Doğusunda ise olasılıkla aynı işlem için kullanılmış bazalt
ezgi taşı bulunmuştur. Bunun dışında taban üzerinde 2 adet
tümlenebilecek kap ve ezgi taşları belirlenmiştir. İşlevini
kesin olarak saptayamadığımız kil topaklar bu mekanın içinden
ele geçen buluntular arasındadır. Mekanın güneydeki bir fırın
kalıntısı yer alır. Bu fırının içinden ve etrafından çok
miktarda cüruf çıkmıştır.
P11 plankaresinde de bu döneme ait yapıların duvarları genel
olarak korunamamıştır. Günümüze ulaşan tabanları ve onların
üzerinden gelen ezgi taşları havan elleri ve kil topaklarıdır.
Yalnız pisé tekniği ile yapılan ve 4 adet ahşap yuvaların
tespit edilen 2 duvar bir mekanı işaret ediyor olmalıdır. Bu
mekanı batısında da 2 adet tüm kap başka bir mekana ait
olabilecek taban üzerinde durmaktadır. Bu alandaki mekanların
domestik amaçla kullanıldığı mimari ve ezgi taşları,
havanelleri, biley taşlarından da anlaşılmaktadır.
Buna benzer olarak O12 plankaresinde de ortaya çıkartılan
mekanların tamamı domestik amaçlı kullanılmış olmalıdır. Bir
adet dibek taşı küllüğü ve hamur koyma yeri bulunan bir adet
fırın bunu açıklamaktadır. Elde edilen tabanların siyah-küllü
olmasından Geç Neolitik Çağın büyük bir yangınla son bulduğunu
bu açmada oldukça net bir şekilde görebilmekteyiz.O12
plankaresinde ,N13 plankaresine benzer şekilde ,ortak
kullanıma yönelik alanların olduğu söylenebilir. Bu tip
buluntular bu mekanın işlik olmasını muhtemel kılmaktadır. Bu
mekan tabanın altına giren taş temele sahip büyük bir duvar ve
duvara dik olarak gelen kuzey-güney doğrultulu diğer bir
kerpiç duvarın oluşturduğu mekandır. Tek bir fırını ve
depolama kabının bulunması ortak kullanım olgusunu
kanıtlayabilir. Bu plankaredeki mekanların tamamının günlük
işlere yönelik olarak kullanıldığı sanılmakla birlikte,
içlerindeki süs ve kült eşyaları , domestik mekanlarda bile ,
dinsel ve estetik öğelerin yer aldığını göstermektedir.
Sonuç olarak bu mekan içersinde de dokuma, keramik ve çakmak
taşı aletlerin üretimine yönelik olarak kullanılmış olduğu
düşünülmektedir.
Mekanların ve işliklerin içinde ele geçen keramik ve küçük
buluntular Geç Neolitik dönemin özellikleri ile
bütünleşmiştir. Keramikler genel olarak ; kahve , kızılkahve
ve krem renkli hamurlu, açık kahve, kızılkahve ve kahverengi
astarlıdır. İyi derecede pişirilmiş olan keramiklerin
hamurlarında ince kum, taşcık ve bitkisel katkı görülür.
İzmir Bölgesi ve çevresinde olduğu gibi Ulucak Neolitik
tabakalarının da en yoksul olduğu buluntu türü bezemeli ve
boyalı çanak çömlektir. Çok az keramik üzerinde boya, tırnak
ya da çentik olmak üzere iki tür bezeme tarzı uygulanmıştır.
Genel olarak iyi derecede pişirilmiş olan keramiklere krem
astar üzerine kahve ve kızılkahve boya bezeme yapılmıştır.
Kaplardan birisi kahverengi astarlı ve boyamasız iken diğeri
krem astar üzerine kızılkahve renkte boya bezemeli olarak
yapılmıştır. Boyama Hacılar I katı boyalılarına göre daha sade
ve basittir. Kabın tüm yüzeyi boyanmamıştır.
Mekanların tabanları üzerinde ‘dışı kabalaştırılmış tırnak ve
çentik bezemeli parçalar’ ele geçmiştir. Önceki yıllarda
kalkolitik buluntular arasında da ele geçen bu tür
keramiklerin Geç Neolitik döneme ait olanlarında tırnak
baskıları daha iri yapılmıştır.
Geç
Neolitik keramikler içinde dışa dönük a.k. “S” profilli
kaseler , basit a.k. şişkin karınlı kase ve çömlekler, basit
a.k. kase ve çanaklar, basit ve dışa dönük a.k. yüksek boyunlu
çömlekler , basit a.k. oval gövdeli dikine ip delikli ve ilmik
kulplu oval gövdeli ve dipli çömlekler çoğunluktadır. Bu tür
oval şekilli kaplar Geç Neolitik dönemin en karekteristik
keramik özelliklerinden biridir.
Ulucak Höyük Geç Neolitik tabakalarda ele geçen önemli bir
buluntu topluluğunu da ana tanrıça figürinleri oluşturur.
Pişmiş topraktan yapılmış figürinlerin boyları 6.6-2.2 cm.
arasında değişir. Baş kısımları bulunmayan ve , kolları ile
göğüslerinin altından tutan figürinlerin ayakta durur şekilde
, iri kalçalı ve arka kısımlarının ise düz olarak yapıldıkları
anlaşılmaktadır. Hacılar’ın Geç Neolitik (VI) figürinlerinde
olduğu gibi vücutlarının üst kısmı üçgen şekilli, kollar kısa
ve küttür.
Küçük buluntu olarak çakmak taşı ve çok azı obsidyenden
yapılmış kesici ve deliciler ele geçmiştir. Mekanların içinde
günlük işlerin gerçekleştirildiği havan, havaneli gibi taş
aletler, perdah taşları ve taş baltalar bulunmuştur. Bunların
dışında dokumacılıkla ilişkili pişmiş toprak ağırlıklar ,
savaş ve avcılıkta kullanılmış olan sapan taşları ve deri
işleme ile ilgili kemik aletler Ulucak Geç Neolitik Dönem
küçük buluntuları olarak tespit edilmiştir.
Ulucak Höyük Kazı çalışmaları ile ilgili olarak yapılan
yayınlar;
___Z.Derin,-E.Öner,”Ulucak Höyük Kazıları ve Paleo-Coğrafya
Araştırmaları”, XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı.I., 27-31
Mayıs 1996, Ankara, Ankara, 1997, 411-439.
___Z.Derin,- T.Özkan -,” Ulucak Höyük Mezarlığı ”, Kemalpaşa
Kültür ve Çevre Sempozyumu, Kemalpaşa 3-5/Haziran-1999. İzmir
1999, 113-130.
___E.Abay,H.Sağlamtimur, T.Özkan, ”Ulucak Höyük Kazıları
1998”, XXI. Kazı Sonuçları Toplantısı. I., 24-28 Mayıs 1999,
Ankara, Ankara, 2000, 359-370.
|