Söke ovası 2000 yıl kadar önce denizdi, burada
büyük bir körfez vardı. Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonlar
körfezi duldurdu
ve ova haline getirdi. Bugünkü Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada
kaldı. Gölün üzerinde iki ada bulunuyor. İkiz adalardan biri aslında tam ada
değil, bir kumulla karaya bağlı. Bafa Gölü’nde kefal, levrek, yılan balığı
tutuluyor. Eskiden çok sazan tutulurmuş, fakat gölün suyu tuzlandığı için
artık sazan kalmamış.
Gölde gezmek isterseniz dolmuş usulü motorlara binebilirsiniz. Adalar,
Heraklia antik kenti geziliyor. Yüzme molası da veriliyor. Tekneler 25 kişi
ile kalkıyor. Kalabalık aileler teknenin dolmasını beklemek istemezlerse
komple kiralayabilirler. Göldeki adalarda manastırlar, kiliseler kurulmuş.
Bunlardan Yediler Manastırı en eskisi.
Gölün çevresi zeytinliklerle çevrili. Kıyıdaki lokantalarda da bütün
yemekler zeytinyağı ile yapılıyor. Mesela omlet bile zeytinyağıyla pişiyor.
HERAKLEIA / LATMOS
Antik Heraklia kentine gölün Bodrum yönündeki bitiminden Çamiçi Köyü’nden
dönülüp 9 km’lik asfalt yolla varılıyor. Köy okulunda
kentin planı var, inceleyin. Çevrede amorf şekilli kayaların görünüşü
ilginç. Yol Kapıkıpı Köyü’ne ulaşıyor. Köye girmeden göl sahiline inen yol
ayrılıyor. Köy turizmi yeni keşfeden yerlerden, bütün gençleri amatör
rehber. Eşekler eşliğinde dağdaki kalıntılara tur düzenliyorlar. 5-6 saat
süren yolculukta Karpuzlu Köyü yakınındaki Arap Avlusu dedikleri yeri, antik
tiyatro kalıntılarını gezdiriyorlar. İyi kötü Almanca ve İngilizce de
konuşuyorlar.
Hellen standartlarında inşa edilen Herakleia, düzenli bir plana sahipti.
Özellikle kent savunması, duvar teknikleri, sağlam kuleler bakımından
incelenmesi gerekir.
İlkokulun bulunduğu düzlem çokkatlı Hellenistik agoradır. Bir kaya üstünde
yeralan Athena tapınağı, mermer yazıtından kolaylıkla teşhis edilmiştir.
Agoranın doğusundaki bir ev avlusunda yeralan boulevterion, göl kıyısına
inerken görülen kaba saba bir yapı olan Endymion sunağı ve yukarı
yamaçlardaki tiyatro, kentin zeytin ağaçları ve gnays kayalıkları arasına
saçılmış önemli yapılarıdır.
Beşparmak
dağına çıkan yollar, döşemeler, hem yukarı kale savunma sistemleri hem de
Kapadokya gibi 10-13 yüzyılda göl çevresinde ve adacıklara dağılmış gelişkin
Hıristiyanlık anıtlarına ulaşmada yerli rehberlerden yararlanmak kaydıyla
gezginleri keşiflere taşır.
Heraklia’nın bilinen tarihi MÖ. 7. yy’a kadar uzanıyor. Hellenistik ve Roma
Dönemlerinde parlayan kent deniz ticareti ile zenginleşmiş. Bizans döneminde
de piskoposluk merkeziymiş.
Endymion Kutsal Alanı Hristiyanlık döneminde de kutsal sayılmış. Endymion’un
ilginç bir mitolojik hikayesi var: Ay Tanrıçası Selene bir gece burada
uyuyan çoban Endymion’u görmüş ve ona vurulmuş. Zeus Selene’nin aşkını
kıskanmış ve öfkeyle bir ceza vermiş genç çobana. Çobanı hiç uyanmamaya,
sonsuz bir gençlik uykusunda uyumaya mahkum etmiş. O günden sonra oracıkta
uyumuş kalmış Endymion, hiç uyanmadan. O derin uykusunda düşler görürken Ay
Tanrıçası Selene her gece gelip yanına yatarmış. Selene böylece Endymion’a
tam elli çocuk doğurmuş.
|