FOÇA
Bütün Ege’de eski dokusunu nisbeten de olsa koruyabilmiş az sayıdaki sahil
yerleşimlerinden birisi Foça. Eski ve Yeni Foça olarak iki böl
Foça,
yani eski Foça ilk görüşte insanı çarpan bir yer. Denize bakıyorsunuz önde
balıkça tekneleri, arkada mavi ve ötede küçücük adacıklarla güzeller güzeli
bir koy. Karaya dönüyorsunuz daracık taş sokakları, eski evleri ve güzel
insanları ile güzeller güzeli bir küçük ilçe. Bunların hepsine birden Foça
deniyor ve insanı ilk görüşte sarıp sarmalayıveriyor.
Foça’da bir öykü anlatılıyor ve öykü Foça’ya çok yakışıyor. Foça’da bir
Karataş varmış, ümlü bir ilçe. Korunmuş olanı Eski Foça.bunu herkes biliyor
da nerede olduğunu kimse bilmiyor. Gezip dolaşırken bu taşa basan mümkünü
yok bir daha Foça’dan kopamıyor. Çok zorlanıp bir yerlere gitse de mutlaka
dönüp dolaşıp gene geliyor Foça’ya.
Yolu bir kez Foça’ya düşen herkes bu öyküyü duyunca dolaşıp duruyor
sokaklarda. Belki Karataş’a basarım da bu güzel yerde kalırım umuduyla. Bize
kalırsa Foça’nın her yeri Karataş. Foça’yı görüp de sevmemek, dönüp gelmemek
mümkün değil de ondan.
Foçalılar kentlerini şimdilerde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya
olan sevimli Akdeniz fokları ile simgeleştiriyorlar ama eski Foça’lıların
simgesi horozdu. Dirliğin ve erken uyanışın sembolü horoz! Foça’ya girince
bir horoz heykeli göreceksiniz. Yüzlerce, yüzlerce yıl önce Phokaialılar,
yani Foça’nın eski sakinleri tahtadan horoz heykellerini meclislerine,
tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına koyarlarmış. Foça’da bugün de bir
yerlerde bir altın horoz olduğuna inanılıyor. Bir sürü insan yıllardır altın
horozu arayıp duruyor, fırsat bulurlarsa da sağı solu kazıyorlar. Foçada
altın horoz var gerçekten. Foça’nın ta kendisi.
Tarihte Foça
Yaman denizcilermiş Phokaialılar, 50 kürekli 500 yolcu alabilen gemilerle
Mısır ve İonia kentleri arasında ticaret köprüsü kurmuşlar. Bugünkü Lapseki
ve Samsun’u onlar kurmuşlar, bitmemiş Akdeniz’de koloniler kurmuşlar: Güney
İtalya’da Velia, Korsika’da Alalia, İspanya’da Ampuria, Mısır’da Naukratis
ve Fransa’da Marsilya. Hani şu Foça’ya benzeyen Marsilya. Marsilya’da eski
limanın girişinde yazılı duruyor: Oturduğunuz bu şehir MÖ. 600 yılında
Phokaia’dan gelen denizciler tarafından kurulmuştur. diye. Yüzyıllar,
yüzyıllar geçmiş, Marsilyalılar bir nazire yapmışlar. Foça’da ülkemizin
doğayla uyumlu turistik tesislerinin ilk güzel örneği Fransız Tatil Köyü’nü
kurmuşlar.
Bordası açık denizlerin fırtınalarına, sert dalgalara dayanıklı ve hızlı
gemileri ile limandan limana koşup duran Phokaialılar kültür de taşımışlar
gittikleri yerlere. Fransa’ya alfabeyi götürmüşler, Akdeniz’in birçok
kıyısına zeytinciliği yaymışlar. Zengin bir kent olmuşlar, paraları her
yerde geçerli ve değerliymiş.
MÖ. 6. yüzyılın ilk yarısı Perslerin önlenemez yayılışına tanık oldu. Önünde
hiçbir ordunun dayanamadığı Pers orduları Phokaia’yı kuşattılar. Kent daha
önceden
18-20 metrelik surlarla çevrilmişti ama hiçbir sur Persleri durduracak kadar
güçlü değildi. Savaşan Phokaialılar daha fazla direnemeyeceklerini anlayınca
teslim olmak için bir gece süre istediler. Pers komutanı Harpagos bunu kabul
etti, gece bitip sabah olduğunda ses soluk yoktu. Persler kente
girdiklerinde bir uyuz köpekten başka tek canlı bulamadılar. Köle olmaktansa
yurtsuz kalmayı seçen Phokaialılar kentin altındaki tünellerden değerli
eşyalarını da gemilere yükleyip çoktan denize açılmışlardı.
Pers egemenliğine son veren Büyük İskender Phokaia’ya özgürlüğünü verdi ama
kentin altın çağı bir daha geri gelmedi. İskender’in ölümünden sonra önce
Seleukosların, sonra Bergama Krallığı’nın, Roma’nın ve Cenevizlilerin, en
sonunda Bizans ve Osmanlıların egemenliğine girdi.
Foça Sokaklarında
Foça’da ilk arkeolojik kazılar 1912 - 1920 yılları arasında yapıldı. En son
kazı ise 1989 - 1990’da gerçekleşti. İzmir’den gelirken Foça’ya 7 km. kala
Taş Ev denilen bir anıtmezar görülür. (MÖ. 4. yy.) Küçükdeniz ile Büyükdeniz
denilen iki koyun arasındaki burunda görülen kale duvarları 1678’de yapılmış
dışkaleye aittir. İç kısmında Türk hamamı kalıntıları vardır. MÖ. IV.
yüzyıla ait kayaya oyma anıt mezar Şeytan Hamamı olarak tanınmaktadır. Prof.
Ekrem Akurgal kentin bugünkü yerleşimin altında antik kentin bulunduğunu ve
ortaya çıkarılabileceğini söylüyor. Ama yerleşimden dolayı bu mümkün
olamıyor.
Foça’nın sokaklarında yapılacak bir gezinti çok hoş evler görmenizi
sağlayacaktır. Foça’nın ilk yerleşim
alanı üzerinde bulunan evlerden Ağalar Konağı en tipiklerinden biridir.
İlçedeki Türk eserlerinden biri Fatih Camisi’dir. (1455)
Foçanın sahiline sıralanmış lokantalarında hafta sonları yer bulmak biraz
zor olabilir. Gençler - kendini genç sayanlar da dahil - için müzikli,
danslı güzel barlar ile gece hayatı da renklidir
Sabahları yaylalar, yaylalar diye koşan, pazar günleri telefonların önünde
kuyruklar oluşturan askerleri görünce şaşırmayın. Denizcisiyle, komandosuyla
çok asker vardır Foça’da.
Denizden ve Karadan Foça Çevresi
Eski Foça’dan Yeni Foça yönüne doğru giderken ardarda göreceğiniz Mersinaki
koyları en güzel plajlardır. İki Foça arasında eski değirmenleri, denize
dimdik inen yarları ve kıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük ve
sevimli pansiyonları ve Küçükdeniz kenarına sıralanmış güzel balıkçı
lokantaları ve asıl güzel insanları ile sizi bekliyor.
Foça tıpkı Ayvalık gibi adalar beldesidir. Çevredeki irili ufaklı pek çok
adayla koya günübirlik tekne turlarına katılabilir ya da özel bir tekne
kiralayabilirsiniz.
İlk durağınız eski Foça’ya yarım saat uzaklıktaki Orak Adası olacak. Adanın
ilk bölümünde küçücük bir göl bulunuyor. Göle paralel ilerlemeye devam
ederseniz, eşine hiç bir yerde rastlanmayan, hayranlık uyandıran Siren
Kayalıkları çıkacak karşınıza. Rüzgarın ve dalgaların aşındırarak dantel
gibi işlediği kayalıkların sevimli ev sahipleri Akdeniz Fokları’nı eğer
şansınız varsa görebilirsiniz bu çevrede.
Tarihçi Homeros, Siren Kayalıkları’ndan söz eder. Homeros’a göre, Siren
Kayalıklarından geçen Odyseia ıslığa benzeyen gizemli sesler çıkaran
kayalıkların çağrısından çok etkilenmiş. Tayfalarının bu karşı konulmaz
davetten etkilenip duraklamamaları için de kulaklarına mum peteği tıkamış.
Siren Kayalıkları bugün, nesilleri tükenmek üzere olan Akdeniz Foklarının
barınma yeri olması nedeniyle koruma bölgesi ilan edilmiştir.
Tekne yolculuğunun ikinci durağı ise Foça’nın tam karşısında bulunan ve 15
dakikalık bir yolcululukla ulaşılabilecek olan İncir Adası. İngiliz
Burnu’nun karşısındaki adada antik yerleşimden izler bulacaksınız. Meza r
odası, kayalara oyulmuş mum yerleri, su kanalları, süzme havuzları,
mağaralar, Kybele kabartmaları ve tapınak kalıntıları gezinizi çekici
kılacak.
Adanın çamlarla kaplı bölümü, yaz bahar ve yaz aylarında piknikçilerin
gözdesidir. Burada 20 çadır kapasiteli bir de kamp alanı bulunuyor. Adadaki
Ferdi’nin Yeri adlı kır lokantasında ızgara olta balığı, et mangal
servisleri yapılıyor.
BıNıCıLıK
Ilıpınar Köyündeki Köpeköy çiftliğinde atlarla orman içinde turlar
düzenleniyor. Köpek de
yetiştiriliyor.çocukların oynayabileceği köpekler eğitiyorlar. Cafesi de
var. Tel: 823 48 68
diğer sayfa için
tıkla
|