İZMİR
İzmir
ülkemizin en güzel kentlerinden biri, çoğu kimseye göre tartışmasız en
güzeli. Buna en uygar kent sıfatını da rahatlıkla ekleyebiliriz.
Her sokağının köşesinde, kapıların önünde, evlerin pencerelerinde
göreceğiniz renk renk, koku koku çiçekleri ve rahat, uygar insanları ile
yüreğinizi ışıtır. Mevsim baharsa yörük gelinleri narçiçeği rengiyle;
yazın ilerlemiş zamanı ise Sakız yaseminleri her yeri boyayan düşsel
kokusuyla kanınıza girer. Bahar deyince aylardan mayıstır sanmayın,
şubatın ortalarıyla başlar bahar ve mayıs artık yaz sayılır İzmir’de.
Kadifekale
İzmir’i önce kuşbakışı görmeye ne dersiniz? O zaman Kadifekale’ye veya
Asansör’e çıkacağız. 186 metre yükseklikteki Kadifekale’nin kalesi Büyük
İskender tarafından yaptırılmıştı. Bugün batıdaki beş kulesi ile
güneydeki duvarları ayaktadır.
Burada bir çay içip İzmir’i, körfezi seyretmeli.
Asansör
Burayı uzak bulursanız Konak Meydanı’na yakın İzmirli ünlü şarkıcı Dario
Moreno’nun adını taşıyan sokağa girip asansörle yukarıdaki
gazinoya çıkın. Asansör uzun yıllar sahil şeridindeki Karataş ile
yukarıdaki Halil Rıfat ve çevre semtler arasında ulaşım aracı olarak
görev yaptı. Dünyanın ulaşım aracı görevi yapan ilk paralı
asansörlerinden biriydi kuşkusuz. Şimdi çevresi ile birlikte restore
edildi ve turistik hizmet veriyor.
Çevresinde verimli topraklar bulunan ve bir de korunaklı limana sahip
olan İzmir elbette tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi oldu. Ve
tabii aynı zamanda bir kültür ve sanat kenti! Homeros’un; Thales,
Anaximenes, Anaximandros gibi felsefe tarihinin büyük isimlerinin burada
yaşadıklarını hatırlatmak yeter sanırız. Felsefenin, bilimlerin beşiği
Ege’ydi, İzmir’di. Ve tabii bir liman kenti olmanın kaderini de yaşadı.
İstilalar, yıkımlar, yangınlar ve salgın hastalıklar gördü. Ama hep
varoldu ve güzelliğini bu günlere taşıdı.
Smyrna’dan İzmir’e
Bütün kentlerin efsaneleri vardır. İzmir gibi güzel kentlerin daha çok
efsanesi vardır. Bunlardan biri kentin adının tarihin amansız kadın
savaşçıları Amazonlar’dan geldiğini anlatıyor: Yayı iyi germek, oku
hedefine atmak için sağ memelerini kesen, dört nala koşan atları
üzerinde uzun saçları atlarının yeleleri ile birlikte uçuşarak herkese
korku salan Amazon kadınlarının güzeller güzeli komutanları Symirna’dan.
Symirna dillerde döne dolaşa İzmir olmuş.
Efsane böyle söylüyor. Uluslararası üne sahip arkeoloğumuz Ekrem Akurgal
bugünkü Bayraklı’da kurulan ilk kentin adının Smyrna olabileceğini ve
bunun MÖ. 3000 yılına dayandığını belirtiyor.
Smyrna-Tepekule
Tekel Şarap Fabrikası bağlarının sınırları içindeki 150 dönümlük alanda
kalan Tepekule isimli höyük ilk yerleşimin bulunduğu yerdir. Görünürde
çok şey olmadığına bakmayın, burası beşbin yıllık bir yerleşimden kalan
ve tarihin görülebilen en eski yerleşimidir. Son kazılarda burada MÖ.
925 yılına tarihlenen bir evin ortaya çıkarıldığını söylersek
Bayraklı’nın önemini anlatmış oluruz herhalde.
Smyrna’dan kalan en önemli yapı olan Devlet Agorası Namazgah semtinde,
920. Sokak’tadır. İki katlı bazilikanın kemerleri iyi durumdadır.
Smyrna örenindeki Athena Tapınağı, dünyanın bilinen en eski Athena
Tapınağıdır. Yapının başlıklarından biri ören yerinde sergilenmektedir.
Smyrna’da 1949’dan bu yana Akurgal tarafından sürdürülen kazılarda
ayrıca, İ.Ö. 4. yüzyıldan bir kralın 16 odalı, avlulu konutu,
Tepekule’nin güney eteklerinde ise sur duvarlarına bitişik anıtsal bir
çeşme ortaya çıkarılmıştır.
İzmir’den Aydın yoluna doğru devam edip giderken Şirinyer’de bir bölümü
ayakta su kemerleri görülmektedir. Kemerler Kadifekale’deki kente su
getirmek için yapılmışlardı. Eski çağlardan kalan Roma Yolu’nun 140
metrelik bölümü Eşrefpaşa’da Cumhuriyet Parkı’nın içinde
görülebilmektedir.
Çok eski ve çok zengin uygarlıklara yurt olmuş İzmir çok da yıkım
gördüğü için o çağlara ait çok fazla iz kalmamıştır.
Konak
Konak Alanı kentin merkezidir. Buradaki saat kulesi de kentin sembolü
sayılır. 1838-1814 arasında Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılına
armağan olarak yapılan kuleyi ve İstiklal Savaşı’nın başlangıcı sayılan
ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in tabancasında her zaman bir güvercin
göreceğiniz heykelini arkanıza aldığınızda, yani denize sırtınızı dönüp
yürüdüğünüzde çok büyük bir alanı kaplayan tarihi çarşı Kemeraltı’na
girersiniz.
Kemeraltı
Bayram arifelerinde gerçek anlamda yürümenin mümkün olmadığı çarşı her
zaman cıvıl cıvıldır. Ana caddesinden ilk Syi çizip biraz
ilerlediğinizde bir lezzet molası verin. Solunuzda kalan küçük, eski bir
dükkana girin. Adı Özsüt. Burada bir kazandibi yiyin de bakın bakalım
kazandibi nasıl olurmuş!
Kemeraltı’nda sadece ana caddeden yürümeyin; sokaklara, içerilere girin.
Hisar Camisi (1592) ve önündeki Hisarönü egzotik bir yöredir. Her türlü
çiçeği ucuz fiyatla bulabilirsiniz. Lokantaların bulunduğu küçük
sokaktaki lokantalar lezzet yarışındadır. Teyzemin Mantısı da
tadılabilecek lezzetlerden. İzmir’in iki ilçesi Tire ve Ödemiş de
çevrede köfteleri ile rekabet halindedirler. Biz ikisini de salık
veririz.
Ünlü Kızlarağası Hanı geçtiğimiz yıllarda restore edildi. Orta avlusunda
öğle yemeği veren lokantalar var, yazın serin bir yer. İçi turistik eşya
satıcıları ağırlıklı dükkanlarla dolmuş.
Bir zamanların ünlü hanı yeniden hayata dönmüş.
Akdeniz Mutfağı ve İzmir’de Gece keyfi
İzmir yemek konusunda tam bir Akdenizli kenttir. Yılın çok büyük bir
bölümünü yaz ve baharlarla geçiren İzmir’in sokakları; dükkanları,
büfeleri ve seyyarları ile tümüyle açıkhava lokantasıdır. Sokakların en
popüler yemeklerinden bir kelle söğüştür. Sabahları has İzmirli boyoz
satılır. Gevrek (simit) yanında İzmir tulumu olmadan alınmaz. Öğlenden
itibaren de adım başına da bir midye dolmacı bulunur. Ve tabii akşamları
çöp şiş.
Kemeraltı’nda Havra Sokağı’ndakiTalmut Tora Musevi tapınaklarının en
eskisidir. Sokağın adı da buradan geliyor. Şimdilerde meyhaneleriyle
biliniyor.
Tarihi çehresi biraz değişikliğe uğradıysa da ünlü Meserret’i
görmelisiniz. Dönemin ünlü otelinde İzmir’in kurtuluşundan sonra Mustafa
Kemal oturmuş rakısını yudumlarken garsona sormuş: Oğlum, demiş, Yunan
komutanı Venizelos burada hiç rakı içti mi? Garson Hayır Paşam, deyince
Peki, demiş, o zaman neden almış İzmir’i? Bu soru Mustafa Kemal’in
inceliğini ve İzmir’in güzelliğini ne güzel özetliyor.
Kordonboyu İzmir’in sahil gezi yoludur, yol boyunca lokantalar,
biracılar, publar sıralanır. Kaldırıma konulan masaların arasından
insanlar yürür. Ve böyle bir şey sadece İzmir’de yadırganmaz. Ne
masalara oturmuş yiyip içenler ve ne de masaların arasından geçip
gidenler tedirgin olurlar. İyileri biraz pahalıca olan lokantalarda iyi
bir sofra öncelikle rokası, teresi ile bol yeşillikli olur. Kalamar
bulunur ve aman ha kalamara limon sıkılmaz. İstanbul’da tekir olan balık
artık Egelidir ve barbundur, çipura İzmir’in yerlisidir ve hemşerisi
trança ile lezzet yarışındadır. Çipura yiyecekseniz denizden mi,
çiftlikten mi olduğunu anlamaya çalışın. Çiftlik çipurasında denizden
gelenin tadını bulamazsınız. Kaşık kaşık yenilen sütlü trança ise
yalnızca İzmir’de yapılır.
Akşamüstü ortalığı tatlı bir serinlikle saran İmbat da çıkmışsa Kordon
keyfi katmerlenir.
Kordon’dan içeriye doğru yüründüğünde Alsancak’ın eski Rum ve levanten
evlerinin oldukça iyi korunduğu sokaklarına girilir. Son yılların
gözdesi buralar oldu ve kimi İzmirliler Kordon’u bile unuttular. Sokağa
çıkan masaları ile lokantalar, barlar yan yana sıralanıp gidiyor bu
güngörmüş sokaklarda.
Karşıyaka
Eski evleri arkalara sıkıştırmış modern yapıları ile Karşıyaka, büyük
bahçeli konakların bulunduğu Bornova, eski levanten köşkleri ile Buca
ve kaplıcaları ve çiçek seraları ile Balçova. Balçova’dan teleferikle
çıkılıp kendir pişir - kendin ye usulü sofralar kurulan teleferik,
Karşıyaka’nın arkasını verdiği ve üzerinde krater gölü bulunan Yamanlar
tepesi... İzmir’de gezilip görülecek çok yer var daha.
İzmir Arkeoloji Müzesi
Ege’nin çeşitli kazılarında bulunan zengin bir koleksiyonun sergilendiği
Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka görmeli. Konak’tan Varyant’a çıkarken hemen
sağınızdaki müzede İzmir, Bergama, Efes, Sa rdes ve daha birçok kazıda
bulunan Hitit, Hellenistik, Roma ve Bizans eserleri sergileniyor.
Kültürpark
Yorulup ya da, sıcaktan bunalıp da nefes almak isteyenler geniş bir
alana yayılan Kültürpark’ın yeşiline, buradaki çay bahçelerine,
lokantalara kapağı atıyorlar. Ülkemizin en büyük fuarının kurulduğu
Kültürpark’ta çeşitli eğlence yerleri de var.
İzmir’in adının güzeller güzeli Smyrna’dan geldiğini yazının başında
söylemiştik. Adının güzel bir kadından gelmesinden mi nedir, İzmir’in
kadınları gerçekten güzeldir. Ülkemizin ünlü mankenlerinin yarısı
İzmirlidir, bütün Türkiye de diğer yarısını paylaşır. Güzellik
kraliçelerinin çoğu da öyle.
KIMIZ ÇİFTLİĞİ
İzmir - Ankara yolunda Torbalı yönüne sapıp Kemalpaşa ilçesini sağınızda
bırakarak 4 km. ilerleyin. Sağa dönün, Alaş Kımız Üretme Çiftliği
karşınıza çıkacak.
Türkiye’nin tek kımız üretim yeri küçük bir Kazakistan gibi. Çiftlik
çalışanları Kazak kıyafetleri içinde, otağın dekorasyonu da Kazak usulü
yapılmış. Otağ’da yere serilmiş keçelerin üzerine oturup kımız
içiyorsunuz. Kımız at sütünden yapıldığı için çiftlikte Avusturya
kökenli Haiflinger cinsi kısraklar besleniyor.
Kısraklar bül süt versin diye işe koşulmuyor. Kımızın iyisi en az iki
kez yavrulamış kısrağın sütünden oluyormuş. Çiftliğin 200 dönüm arazisi
var, kısraklar burada özgürce gezip otluyorlar. İsterseniz ata da
binebilirsiniz, tabii sağmal olanlarına değil. Çiftliğin lokantasında
Kazak, Kırgız, Özbek gibi Asya Türk boylarının yemekleriyle de karnınızı
doyurabilirsiniz.
YAMANLAR DAĞI
Karşıyaka’nın arka tarafında yükselen Yamanlar Dağı’na 40 km’lik bir
yolla çıkılıyor. Tepede büyük bir çamlık içinde yüzme havuzu ve
restoranı ile güzel bir mesire yeri var. Buradan 20 dakika ötede ise
güzel bir krater gölü olan Karagöl. Gölün kenarındaki çamlar altında
piknik yapmak isterseniz malzemenizi İzmir’den getirmelisiniz.
İNCİRALTI
Çeşme yolundan ilerleyip Balçova girişinin karşısına dönerek dev
okaliptus ağaçlarının arasından bir kaç kilometre ilerlerseniz kimi şık,
kimi salaş balıkçı lokantalarıyla karşılaşacaksınız. Burası
İnciraltı’dır.
Bir zamanlar çok popülerdi, sonraları gözden düştü. Son yıllarda yeniden
ilgi görmeye başladı. Havaya göre açık veya kapalı alanda oturup iyi bir
yemek yiyebilirsiniz. Biraz daha lüks lokanta arıyorsanız sola doğru
devam edip sahili izleyin.
|