Anasayfa   |   EGE  |   AKDENİZ  |   MARMARA |   DOĞU ANADOLU  |  İÇ ANADOLU   |   KARADENİZ  


Kuruçay:

Erken Yeni Taş Çağı (Erken Neolitik Dönem): 13 yapı katı saptanan Kuruçay Höyüğü’nün 13. ve 12. yapı katları, en eski yapı katlarıdır ve Erken Yeni Taş Çağı’nda yerleşim görmüştür. Göller Bölgesi’nin tarih öncesi yoğ
Geç Bakır Taş Çağında Kuruçayun bir yerleşime sahne olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu yerleşimlerden İÖ 7. binyılın başlarına değin uzanan en eskisi Kuruçay’dır. Bu açıdan komşusu ve kendisinden çok daha ünlü Hacılar’dan daha eski bir yerleşim yeridir. 13. yapı katında mimari saptanamamış ancak 12.’sinde duvar kalınlığı 1 m olan 10 x 8 m boyutlarında bir ana mekana eklenmiş odacıklardan oluşan belki de tek bir kalabalık aileye ait ufak bir yerleşme bulumuştur. Ele geçen çanak çömlekler tek renkli ve çok renkli olmak üzere ikiye ayrılır. Basit desenlerden oluşan süslemeler ilerki dönemlerde raslanılan özgün fantastik bezemelerin habercisidirler. Taştan aletler çakmak taşı ve az olarak obsidyen denilen volkan camıdır.

Geç Yeni Taş Çağı (Geç Neolitik Dönem): 11. yapı katı bu döneme aittir. Kuruçay bu dönemde korumalı bir köydür. Yarım yuvarlak kulemsi çıktılarla güçlendirilmiş bu taştan koruma duvarı ileri düzeyde bir savunma anlayışını gösterir. Bu köyde bulunan çanak çömlek Geç Yeni Taş Çağı Hacılar’dakinin benzeridir. Önceki dönemlerde ortaya çıkmış boya bezemeli kaplarda büyük bir artış söz konusudur. Sembolik-fantastik türde bezeme giderek yaygınlaşmıştır.

Erken Bakır Taş Çağı (Erken Kalkolitik Dönem): 10 ila 7 yapı katları bu döneme aittir. Kuruçay bu dönemde bir çok yönden 8 km uzağındaki Hacılar’ın, mimari açıdan da Karaman yakınlarındaki çağdaşı Can Hasan’ın çizgisinde görülmektedir. Kuruçay’da ilginç bir biçimde besin üretimine hala başlanmamıştır. Erken Yeni Taş Çağı’ndan başlayarak bir devamlılık gösteren Kuruçay bu dönemin sonlarına doğru (5000/4800) bir istilayla yakılıp yıkılmıştır. Bu ağır yıkımdan sonra yerle?ime bir süre ara verilmi?tir.

Geç Bakır Taş Çağı (Geç Kalkolitik Dönem): Bu dönemde Anadolu büyük olasılıkla batıdan gelen bir göç yaşamış ve Anadolu nüfusu ve buna bağlı olarak da yerleşim yerleri sayısında bir artış olmuştur. Bu dönemde yine Anadolu’da bir kültür birliğinden söz edemeyiz. Kuruçay’ın 13 yapı katından 6. ila 3. yapı katları bu döneme aittir ve İÖ 3800-3200 yılları arasında tarihlenir. 5. bin yılın sonunda Kuruçay’ın bir istilayla sonlanmasından sonra oluşan boşluktan sonra kurulan bu yeni yerleşimde tümüyle farklı bir yaşam biçiminin ortaya çıktığı görülür. Bu zamanda, ortasında kepiçten steli, yuvarlak ocak veya sunağı ve masası bulunan, genellikle ayrık düzendeki evleri ile Kuruçay tipik bir köy görünümündedir. Bu köyde kullanılan çanak çömlekler de eskiyi yansıtmayan, tek renkli ve kaba görünümlüdür ve Anadolu’da iyi tanınmayan bir geleneğin etkisindedir. Erken Bakır Taş Çağı’ndaki gelenek ise kısmen sürdürülmektedir. Bardak, maşrapa gibi küçük boylu kaplar en sevilen türler arasındadır.


İlk Tunç Çağı (İÖ 3000-2000): Bu dönemde Anadolu insanı bakıra kalay karıştırarak tunç elde etmeyi başarmıştır. Bu alaşım sayesinde daha güçlü silahlar, kap-kacak ve süs eşyası üretmeye başlamışlardı. Anadoluda bu dönemin en iyi temsil edildiği yerler Alacahöyük ve Truva’dır. İlk Tunç Çağı kendi içinde İlk Tunç I, İlk Tunç II ve İlk Tunç III olmak üzere üçe ayrılır.

Kuruçay’ın en üst iki yapı katı, 1. ve 2. yapı katları, İlk Tunç Çağı’na aittir. 2. kat İlk Tunç I ve II’nin karışımı, 1. kat ise yalnız İlk Tunç II’ye aittir. İlk Tunç II’den sonra Kuruçay bir daha yerleşim görmemiş ve unutulmuştur. Ta ki 1978 yılına dek . Bir Türk arkeolog Refik Duru tarafından 1978-88 yılları arasında Kuruçay Höyüğü bütün katları ortaya çıkacak şekilde kazılmıştır.

Yapılan kazılarda en üst iki yapı katında bolca çanak çömlek parçası ve hatta tüm kaplar bulunmasına rağmen, burada saptanan mimarı kalıntılar çok azdır. Höyük üzerinde yapılan tarım, hele son otuz yılda yapılan makinalı tarım, ve köylülerin höyükten yüzeye yakın olan taşları toplamaları mimarı kalıntıları büyük oranda bozmuştur. Yapılan araştırmalar evlerin taş temeller üzerinde kerpiçten duvarlardan oluştuğu anlaşılmıştır.

Bulunan çanak çömlek parçalarından Batı Anadolu’da egemen olan kültürden etkilenildiğini ve Geç Bakır Taş Çağı’ndan bu döneme hiçbir öğenin geçmemiş olduğunu anlıyoruz. Bu dönemin çanak çömleklerinin, metal görünümü vermek için, iyice perdahlanak parlatılmış ve çokça küçük kaplardan oluştuğunu görüyoruz.

                               arkeolog@postaci.com                                  design @rzawa