Kozlu Kanyonu... Barajların yanından,
ahşap ve taş evlerin arasından dağlara yükselip, ceviz
ağaçları arasından zikzaklar çizerek vadiye inen bir rota...
Issızlığın gölgesindeki Kozlu Kanyonu, Ankara-Kızılcahamam
yakınında.
Kış boyunca yüzüne hasret kaldığımız güneş, bir iki gündür Ankara’yı
aydınlığa boğuyor. Baharın yaklaştığını müjdeliyor bu pırıltılı gündüzler.
Sıcaklığını hissettiren bu günlerden birini, şehrin monoton hayatından
sıyrılıp Kızılcahamam’ın Kozlu Kanyonu’nda geçirmeye karar veriyoruz. Biraz
kalabalık bir arkadaş grubuyla sandviç ve içeceklerimizi yanımıza aldıktan
sonra eski İstanbul karayoluna çıkıyoruz.
Kızılcahamam’a doğru yol alıyoruz. Bir süre sonra sağımızda beliren
Kurtboğazı Baraj Gölü boyunca ilerleyerek bu kocaman su kütlesini arkamızda
bırakıyoruz. Kızılcahamam’a varmadan sağdaki DSİ Kızılcahamam Kırköy Yüzüncü
Yıl Göleti yazılı tabeladan asfaltı kısmen bozuk yola sapıyoruz. Yaklaşık
beş kilometre sonra, evleri bir dağın yamacına kurulu Kırköy’den geçiyor
yolumuz. DSİ’nin göleti köyün hemen aşağısında. Kırköy’ün çıkışında
aracımızı bırakarak yürümeye başladığımız toprak yol, bizi kuzeydoğudaki
Kozlu Kanyonu’na götürecek. Adımlarımız dağlara doğru. Köy mezarlığının
yanından geçiyoruz. Yükselen yol kısa bir süre sonra küçük bir tepeyi aşıp,
bizi Kozlu Kanyonu’na götürecek vadiye iniyor. Söğüt ve ceviz ağaçlarıyla
kaplı dik yamaçtan zikzaklar çizen bu yoldan ayrılarak bulduğumuz kestirme
bir patikadan, söğüt ve ceviz ağaçlarının arasından aşağıya, vadinin
tabanına iniyoruz.
Vadinin
aşağısında, evleri taş ve ahşap karışımı Bayırköy’ün Aşağı Bayır
Mahallesi’nde dokuz-on kişilik gezgin grubumuz kısa bir mola veriyor.
Köylüler meraklarını yenemeyerek, yaklaşıyorlar. Biraz ürkek tavırlarla,
“Devlet görevlisi misiniz? Bu dağ başında sırt çantalarıyla niye
geziyorsunuz?” diye soruyorlar. Yaptığımız işi anlatınca köylülerin
yüzlerindeki endişe dolu ifade kayboluyor. Bizi evlerine, üstelik birkaç
günlük yatıya davet ediyorlar. Ertesi günün pazartesi olması nedeniyle bu
samimi teklifleri kibarca geri çevirip yürüyüşümüze devam ediyoruz.
Vadi kabaca doğudan batıya uzanıyor. Yolumuz köyün hemen çıkışında
köylülerin “Suderesi” dedikleri sığ bir akarsuda ikiye ayrılıyor.
Kuzeybatıya dere boyunca giden sol taraftaki yolu takip ediyoruz. Doğa
yürüyüşçüleri arasında burası Kozlu Vadisi ve gideceğimiz kanyon ise yine
aynı isimle biliniyor. Baharın yeşil soluğu henüz ulaşmamış buraya. Boz
renkli bitki örtüsü vadiyi kaplamış. Buna rağmen doğanın sessizliğiyle iç
içe olmanın keyfini yaşıyoruz. Kısa bir yürüyüşten sonra dere, bir-iki
metrelik şelalelere dönüşüyor. Sonra geniş çayırların arasından geçiyor.
Bu çayırların birinde yemek molası veriyoruz. Vadi tabanına söğüt ve ceviz
ağaçları yayılırken, yamaçları iğneyapraklı ormanlar kaplıyor. Yemeğin
ardından yine dereyi izleyip küçük bahçelerin arasından geçiyoruz.
Bahçelerde bazı köylüler çalışıyor, toprağı çapalıyor. Sonra bir-ikisi işini
bırakıp yanımıza geliyor. “Hazine avcısı mısınız?” diye sormaktan
kendilerini alamıyorlar. Sonra soğuk ayran ve su ikram ederek farkında
olmadan içtenliklerini sergiliyorlar. Verimli bahçelerde genellikle fasulye
yetiştiriyorlar. Bu insanların köyü vadinin yüksek yamacına kurulu. Uzaktan
evlerinin kiremit çatıları görünüyor. Bu insanlar ayrıca vadi yamaçlarının
tepesindeki geniş tarım arazilerini de ekip biçiyor. Yaklaşık beş kilometre
sonra yamaçları birbirine yaklaşarak daralan vadi derinleşmeye başlıyor;
kaya duvarlarının boy göstermesiyle kanyona dönüşüyor. Dereye kadar inmiyor
bu kaya duvarlar. Birkaç yerde önümüze çıkan kayalıkları tırmanarak en alçak
yerlerinden hafif zorlu geçişler yapıyoruz. Kayaların daha yükseklerini aşma
isteği, kayma, düşme risklerini doğurabilir. Kanyon bir dağcı gibi
tırmandığımız yamacın ardından geniş bir çayırlıkta son buluyor. Bu
çayırlığın ardından Kızılcahamam’a ulaşacağız. Yürüyüşümüz yedi kilometre
kadar sürecek.
Tırmanışlar
kanyon yürüyüşünün en zevkli ve heyecanlı etabını oluşturuyor. Ama bu
kayalıklı rotadan gitmek istemeyenler, derenin yukarısında, soldaki yamaçta
uzanan toprak yolu kullanabiliyor. Kızılcahamam’a varan bu yol bisikletle
doğayı katetme tutkunları için de isabetli bir tercih olur.
Dönüş yolunda, yaklaşan akşamla birlikte vadinin ıssızlığı iyice artıyor.
Yürüyüşün sonunda bedenlerimize tatlı bir yorgunluk çöküyor...
|