NİĞDE
Eski
adı Nahita veya Nikita’dan Niğde adına dönüştüğü sanılıyor. Niğde yüksek
dağlar arasında bir vadi. Etrafındaki dağlar kış sporları için elverişli ama
hiçbir tesis yok. Çamardı ilçesinde Demirkazık dağcılar için en popüler
tırmanma parkuru ve zirvelerden. Demirkazık Köyü’nde konaklanabilecek dağ
evleri bulunuyor. Müthiş bir doğal zenginliği yansıtan Aladağlar da trekking
için en güzel rotalardan biri. Aksaray’ın il olmasıyla Kapadokya’nın bir
bölümü de Niğde’den kopup gitmiş.
13. yy’da Anadolu’nun büyük ve önemli kentlerinden olan Niğde’de Selçuklu ve
Osmanlı dönemlerinden bir çok tarihi eser bulunmaktadır.
Niğde Kalesi
Alaaddin Tepesi’nin kuzeyindeki kale 13. yy başında Selçuklular tarafından
yapılmıştır. 1470 yılında onarım, 1955 yılında restorasyon görmüştür. Büyük
bölümü çökmüş olan kalenin ayakta olan kuzeyde kulesi Cumhuriyet’e kadar
hapisane olarak kullanılıyordu. Alaaddin Tepesi’nin doğusunda burçlar,
güneyinde sur kapısı ayakta kalmıştır. Kalenin güneyinde Rahmaniye Camisi
ile Alaaddin Camisi (1223) görülmektedir.
Alaaddin Tepesi’nin güneybatı eteğinde Sungur Bey Camisi (Ulu Cami) 1335’de
yapıldı, 1470’de onarım, 1970’de restorasyon gördü.
Hüdavent Hatun Türbesi 1312’de yapıldı, 1962’de esaslı bir onarım gördü. Dış
Cami Alaaddin Tepesinin batı eteğindedir. 14. yy başında yapıldı.
Arkeoloji Müzesi 1409 yılında yapılan Ali Bey Medresesi’ndedir. (Ak Medrese)
Müze, Öğretmen Okulu karşısında yapılan yeni binaya taşınacaktır. Hitit,
Roma, Bizans eserleri yanında Ihlara’da bulunmuş rahibe mumyası ilgi
çekicidir.
Gümüşler kasabasında Bizans dönemi eseri Kaya Manastırı iyi korunmuş güzel
örneklerinden biri. Değirmenli Kasabası’ndaki doğal mağara belediyenin
ışıklandırması ile gezilebiliyor. Fakat kazı ve temizlenme işlemleri
tamamlanmamış. Değirmenli yolundan gidilen Kavlaktepe’de bir yeraltı şehri
ortaya çıkarıldı 1990 yılında. İki katı ortaya çıkarılan yeraltı şehrinin
yeni bölümlerinin ortaya çıkarılması için çalışmalar sürdürülüyor.
Hasandağı’nın eteklerinde Altınhisar ilçesine bağlı Keçikalesi Köyü adını
tepenin zirvesindeki kaleden alıyor.
Göllüdağ
Niğde’nin 20 km. kuzeyinde, Bozköy ile Kömürcü Köyü arasında kalan
Göllüdağ’da Hititlerden kalma bir kentin kalıntıları bulunmaktadır. Surların
çevirdiği alanda bir de krater gölü oluşmuştur. Kalıntılar arasında
caddeler, yapılar, arslan kabartmaları bulunan 110 x 260 m boyutunda saray
ya da tapınak olduğu sanılan bir yapı vardır. Roma eseri su kemerleri de
ortaya çıkarılmıştır. Kemerhisar bucağında bulunan 1,5 km. uzunluğundaki
kemerler kesme taştan yapılmıştır ve kente su taşımak için yapıldığı
anlaşılmaktadır.
Tyana (Tuvanvua)
Bor ilçesinin 10 km. güneyinde, Kemerhisar bucağında Hitit kenti olan
Tuvanvua’nın kalıntıları görülmektedir. Kentin Hellenistik, Pers, Roma ve
Bizans dönemlerini yaşadığı anlaşılmaktadır. Çevre halkının Kızhisar veya
Kilisehisar diye adlandırdığı ören yerinde 1.5 km’lik Roma su kemerleri
görülebiliyor.
Kaplıcalar
Niğde ilinde Çiftehan, Kemerhisar, Kocapınar, Kokaksu gibi kaplıcalardan da
yararlanılabilir. (Çiftehan’da 2 yıldızlı bir kaplıca oteli var.)
KIRŞEHİR
Ahiliğin
ve Bektaşiliğin yurdudur Kırşehir. Ahiliğin kurucusu Ahi Evran ve
Bektaşiliğin babası Hacı Bektaş Veli Kırşehir’de yaşamışlar. Kentin eski adı
Gül Şehri’ymiş, söylenceye göre kurulurken harcına tulum tulum gülsuyu
katıldığı için kentin her tarafı gül kokarmış. Kent yetiştirdiği güllerle de
ün salmış, her yer gül bahçeleriyle ve bülbüllerle doluymuş. Zamanla ne gül
kalmış yörede ne bülbül, Gülşehri kırlaşmış; adı da Kırşehir’e dönüşmüş.
Yörede ilk yerleşimin Hititler dönemine dayandığı anlaşılmaktadır. Bizans
döneminde Mokisoss adlı bir kasabaydı. 1071’den sonra Selçukluların, Fatih
Mehmet zamanında Osmanlıların eline geçti.
Siyasi nedenlerle il merkeziyken ilçeliğe tenzil-i rütbe eylemiş tek
kentimiz olmak gibi bir ünü de vardır.
Ahi Evran Türbesi: Kalenin 50 m. ilerisinde Tekke Sokağı’ndaki ahiliğin
pirlerinden Ahi Evran Veli’nin türbesi (1482) kesme taştan yapılmıştır.
Minaresi ve namaz odası bulunan türbe içerisinde altı sanduka bulunmaktadır.
Melik Gazi Türbesi: 1250 yılında eşinin Melik Gazi için yaptırdığı türbe
sekizgen planlıdır. Konik bir külah yuvarlaklaştırılmış gövdeye
giydirilmiştir. Kapı süslemeleri dikkat çekicidir.
Tümüyle mermerden yapılmış olan 1322 tarihli Aşık Paşa Türbesi, 1272’de
gözlemevi olarak yapılıp sonradan camiye çevrilen Caca Bey Camisi, Kırşehir
Arkeoloji Müzesi’ne bağlı olan Alaettin Camisi, Kayseri Caddesi’ndeki Laleli
Camisi, Süleyman Türkmani Türbesi diğer tarihi eserlerdir.
Kentin 20 km. kuzeydoğu yönünde Hashöyük, Mucur yakınındaki yeraltı kenti
eski çağdan günümüze ulaşan başlıca eserlerdir.
Terme Kaplıcası: Kentin kıyısında bulunan kaplıcada 41.5 derece olan kaynak
suyu ile yapılan banyo kalp ve damar hastalıklarına, içme kürü de mide
hastalıklarına iyi geliyor. Kaplıcada otel ve gerekli tesisler var. (
Oteller Özel Eki’ne bakınız.)
Kesik Köprü: Kırşehir’in 20 km. güneyinde Kızılırmak üzerinde kurulmuş olan
Kesik Köprü, Selçuklulardan kalma. 1251 Yılında yapılan ve günümüze sağlam
ulaşan köprü, birbirine yakın sivri kemerli 13 gözden oluşuyor. Her iki
yanında geniş taş korkuluklar bulunuyor.
Karakurt Kaplıcası: Merkeze 16 km. uzaklıktadır. Eski kaplıca binası
Selçuklu Emiri Karakurt Baba adına yaptırılmış. Suyu 50 derece civarında.
Romatizma ve deri hastalıklarına iyi geliyor.
Seyfe Gölü: Sazlık ve bataklık bir göl olan Seyfe gölü ve çevresi çok sayıda
yaban hayvanının yaşam alanıdır.
Hirfanlı Baraj Gölü: Kızılırmak üzerinde kurulu Hirfanlı baraj gölü ve
çevresi günübirlik dinlenme yeri olarak kullanılıyor. Oldukça büyük bir göl
olan Hirfanlı Baraj Gölü’nün bir plajı bile var.
Kırşehir ve çevresinden çıkarılan değerli Hacıbektaş taşı çeşitli hediyelik
eşya yapımında kullanılıyor. En çok da tesbih yapılıyor.
|