KARADENİZ EREĞLİSİ
İşte hep bilinen yerlere tekrar tekrar gitmekten usananlara ve değişik
yerler arayanlara bir öneri : Karadeniz Ereğli, ya da bazılarımızın
deyişiyle Zonguldak Ereğli.
Demirçelik işletmeleri ile bilinen bu ilçemizin Karadeniz’in yeşili ile
süslü güzel doğası, denizi ve tarihi ile bir haftasonu tatil yeri olarak da
düşünülebileceğini hatırlatmak istiyoruz. İstanbul ve Ankara’ya dörder
saatlik uzaklıkta. Günübirlik gidip görmeye bile değer.
Bir zamanlar büyük plajları da vardı ilçenin ama sanayileşme ve denizin
doldurulması ile bunların bir kısmı yokoldu. Sahil alanı bir kaç plaj
dışında yüksektir.
İlçe’nin tarihi M.Ö. 2500’lere kadar uzanıyor. Bilinen ilk yerleşim Hattiler,
daha sonra Hittitler egemen olmuş. Truva Savaşları’ndan sonra
Trakya’dan Anadolu’ya göçenlerin yerlerinden ettiği Mariandinler yöreye
yerleşmişler. 1200’lü yıllarda Hellenlerin Arganot seferleri sırasında
Herakles’in Cehennem Ağzı mağaralarına girip Theseus’u kurtararak Cehennem
Köpeği’ni yakaladığı yer mitolojiye göre burasıdır. Bu seferler sırasında
ölenlerin mezarları Keşif Tepe’dedir. Kent M.Ö. 560-500 yıllarında
Megarların eline geçti. 546’da Büyük İskender’in eline geçti ve uzun dönem
tiranlarca yönetildi. MÖ. 4. yy. kentin en parlak dönemiydi. Anadolu
Birliği’nin bozulmasıyla hıristiyanlığın ilk yayıldığı yerlerden bir olur.
Bu dönemde İsa’nın havarilerinden Andreas bugün de görülebilen Kutsal İbadet
Mağaraları’nda ilk ayinleri düzenler.
Bu çağlardan kalan eserlerin bir kısmı korunamamış ve yokolup gitmiş.
Cehennemağzı Mağaraları ve Kutsal İbadet Mağaraları günümüze ulaşabilmiş.
Halkın Kocayusuf Mağarası dediği Cehennemağzı’nda dağın içlerine doğru
sürünerek girildiğinde yüksek ve geniş mağara boşluğuna ulaşılır. İki güçlü
kaya payesi mağarayı bölümlere ayırır ve tavanı destekler. Mağaranın büyük
bir bölümü göldür. Mitolojide Hades Mağarası olarak da geçmektedir. Hades
yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesinin tanrısıdır.Mağara mitolojide Tanrı
Apollon’un kehanetgahı olarak da anılmaktadır.
Gizli
Tapınma Yeri olarak adlandırılan 1. mağara ise 15x32 m. ölçülerindedir.
Doğal bir mağaranın düzeltilmesiyle oluşturulmuştur. Zemininde mozaik
kalıntıları görülebiliyor ve tapınak olarak kullanıldığı anlaşılıyor.
Yüksek bir kaya kütlesindeki 3. mağara bir kaya bloğu tarafından
bölünmüştür. 50x50 m. boyutlarındaki mağaranın dip tarafında derinliği
hakkında bilgi edinilemeyen bir su birikintisi vardır.
Bu mağaraların kapılarında genellimle bir zincir ve asma kilit göreceksiniz.
Kimse ilgilenmediği için, bir görevlisi de bulunmadığından Belediye böyle
sahip çıkmış. Meraklıysanız Belediye’nin halkla ilişkilerine başvurun. Belki
yardımcı olurlar.
Ereğli hem deniz hem doğa kenti. Plajları, motorla yapılacak bir gezide
görülebilecek güzel çevre koyları yanında yayları ile de görülmeli. Yaz
aylarında yayla festivallerinden birini de görebilirsiniz. Yaylalarda
yapılacak yürüyüş her an bir sürprize gebedir. Ya bir şelale çıkıverir
karşınıza ya da kana kana içilebilecek bir su kaynağı.
Bir de Gülüç Irmağının sakin sularında sandalla gezmeyi öneririz. Irmak
boyunca ilerlediğinizde iki yanınızı saran Karadeniz yeşili çok dinlendirici
olacaktır. Ereğli’nin her yıl Haziran ayında yapılan festivali adını
bölgenin kestane toprağında yetişen hoş kokulu özel çileğinden alıyor:
Osmanlı Çileği. Ereğli’de kiliseden bozma Orta Cami, Heraklea Sarayı
kalıntıları, Çelikel Kirmanlı camisi ile sur kalıntılarını görebilirsiniz.
Halil Paşa Konağı da Arkeoloji Müzesi olarak düzenlenmiş. Kafeteryası da
bulunan Kültür Merkezinde de etnografik ve arkeolojik eserler sergileniyor.
UZUN MEHMET’İN TAŞKÖMÜRÜ
Taşkömürünün bulunuş hikayesini ilkokul yıllarınızdan hatırlarsınız: Asker
ocağında terhis olacak erata komutanları taşkömürünü gösterirler de
memleketlerinde görürlerse tanısın isterlermiş. Uzun Mehmet adlı Ereğlili
bulduğu siyah taşları askerde gösterilenlere benzetip buğday öğütmek için
gittiği değirmenin ocağında denemiş. Taşların yandığını görünce de kömürü
bulduğunu anlamış. İşte bu Uzun Mehmet’in bulduğu taşın kömür olduğunu
anladığı değirmen Ereğli’nin Kestaneci mahallesinde görülebiliyor...du!
Kadirbilmezliğimiz burada da kendini gösterdi ve bu değirmen artık yok.
Sahibi yıktı. Siz gidip değirmeni göremeyeceksiniz artık. Çocuklarınızı
bizim çocukluğumuzda anlatılan öyküyü anlatın gene de. Gene de değirmenin
yerine gidin. Kadirbilmezliğimizin, tarihe saygısızlığımızın örenyeri olarak
ziyaret edin.
Karadeniz Ereğli bir liman ve sanayi kenti. Ama aramayı, bulmayı sevenlere
sakladığı başka güzellikleri de var. Yöreye özgü elpek bezi ve Osmanlı
çileği almayı ve tadmayı unutmayın. Her ikisini de beğeneceksiniz.
|