ORDU
Karadeniz’in çarpık yapılaşmadan en az etkilenen kentlerinden birisi
Ordu’dur. Kent merkezindeki çirkin yapılaşmaya gözlerinizi kaparsanız Ordu
doğası, sosyal ve kültürel yaşamı ile nisbeten korunabilmiş bir Karadeniz
kenti.
Sahil boyunca uzanan Kordon barları, balık lokantaları, otelleri ile kent
fındığa dayalı ekonomiden kurtulup turizm merkezi olmaya niyetlenmiş
izlenimini veriyor.
Kenti tanımak için istersek önce 485 metre yükseklikteki Boztepe’ye çıkıp
kuşbakışı seyredebiliriz. Boztepe yamaç paraşütü başta uçuş sporları için de
çok uygun bir yer. Aşağıda uzanan Karadeniz’i ve kenti seyrederek yemek
yiyip birşeyler içebilirsiniz.
Kordon’un hemen arkasına şehrin denizle bağını kesmek için sıralanmış gibi
duran kocaman blokları geçip içerilere doğru ilerlersek Karadeniz’in ahşaba
dayalı özgün mimarisinin yarattığı güzel yapılar göreceğiz. 1883 Yılında
büyük bir yangın geçirerek tamamen yokalan
Ordu yeniden imar edildiği için en eski evler bile 100 yaş civarında. O
yıllarda Türklerle birlikte Rumlar ve Ermeniler de yaşıyordu burada. Tümü
göçüp gittiler. Ya yurt dışına, ya büyük kentlere. İstiklal sevaşından sonra
gerçekleşen mübadelede Ordu’dan 20 binden fazla Rum Yunanistan’a göçtü.
( 1878’deki bir sayıma göre Ordu’da 9111 müslüman, 2626 Rum, 1991 Ermeni
olmak üzere 13.728 kişi yaşıyormuş ve 4169 konut bulunuyormuş.)
Bugünkü kentin 4 Km. ilerisindeki Eskipazar köyü kentin ilk merkeziydi.
Kotyora adındaki bu liman kenti Miletos’lu kolonyalistler kurmuşlardı. İki
tarafı kayalarla çevrili korunaklı kent sırasıyla Pers, Büyük İskender,
Pontus, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliklerini gördü. Burada eski
yapıları görebiliriz. Eskipazar Camisi oldukça harap durumda, ama minaresi
ayakta.
Çok ilginç bir yapı olan Bolaman Konağı da harap ama görülmeye değer.
Paşaoğlu Konağı ise restore edilerek Etnoğrafya Müzesi haline getirilmiş.
Eski dini yapılardan biri de bakımsız durumdaki Yason kilisesi. Bazilika ise
onarılmış.
Şehir merkezine 1 Km. mesafedeki Kiraz Limanı Karadeniz’in yeşilinin sahile
kadar inip denizin mavisiyle buluştuğu, yapılaşmanın yoğun olmadığı güzel
bir yöre.
Ordulular da, dışarıdan gelenler de akşam saati oldu mu, Kordon’a dolaşmaya
veya yiyip içmeye çıkıyorlar. Buradaki lokantaların hepsine güvenle
girebilirsiniz. Mıdı’nın Yeri dalgaların üzerinde balık yemek için özellikle
seçilebilir. Batı yönüne doğru biraz ilerlediğinizde Ayışığı’nın
restaurantında yöresel yemekleri sunuyor. Yemekten sonra barda klasik müzik
eşliğinde içkinizi içmek veya cep sinemasında film izlemek arasında tercih
sizin.
HAYDİ DAĞLARA, YAYLALARA!
Karadeniz’e gidip de yayla lara çıkmamak olmaz. Ama unutmamak gerekir ki,
yaylalar dağlardadır ve dağların yolları sarptır. Biz yollar hakkında bilgi
vermeye çalıştık. Ne var ki, bu bilgiler hızla değişebiliyor. O yıl çok
yağan yağmur sellere, seller de toprak kaymalarına neden olabiliyor. İyi
dediğimiz bir yol çok kötü hale gelebiliyor. Onun için aracınız arazi aracı
değilse yayla yollarına düşmeden yerel kaynaklardan taze bilgiler almanızda
yarar var.
Karadeniz’in diğer şehirlerinde olduğu gibi Ordu’da da kıyıdan ayrılıp
dağlara doğru yöneldiğinizde her mevsimde yeşil olan doğayla tanışırsınız.
Köyler dağınıktır, köylerin evleri de dağınıktır. Alıştığınız köylerden
farklıdır. Evler geniş bahçeler içinde birbirinden epeyce aralı dururlar,
tümünün bahçeleri düzenlidir, bakımlıdır.
DENİZDE HAVAALANI
Yanlış okumadınız. Ordulular turizmi çok ciddiye alıyorlar. Havaalanının da
turizmi canlandıracağını biliyorlar. Ne var ki, Ordu dağların eteğinde ve
havaalanı yapılacak düzlük vermemiş doğa. Karadenizli için çare tükenmez.
Denizi doldurarak havaalanı yapmaya karar vermişler. Şimdi bu çalışmayı
sürdürüyorlar.
Ziyaretinizi temmuz ayında düzenlenen Altın Fındık Şenliğine denk
getirirseniz kaplumbağaları ile yaylalara tırmanan vosvosseverleri de
görebilirsiniz.
Ordu’dan Ulubey yoluna girip 2. Km’deki Çambaşı sarı levhasını görünce sola
dönüp Melet Çayı’nı geçiyoruz. 35. Km’de Kabadüz’e ulaşıyoruz. 10 Km. sonra
yaylalara tırmanmaya başlamadan hemen önce Yokuşdibi’nin köy kahvesinde çay
molası vermenizi öneririz. Bu mola mutlaka köylülerin yayla sohbetiyle
renklenecektir.
Yaylara doğru tırmanmaya başlıyoruz. 50. Km’de Turnalık’ta da bir manzara
molası verilmeli. Fotoğraf makinanızı çıkarın ve müthiş manzara fotoğrafları
çekmeye başlayın.
Turnalık-Çambaşı yolunun hemen birinci Km’sinden sonra sola Geçilmez
vadisine yönelirseniz Ordu / Kirazlimanı’ndaki Belde Hotel’in otel
müşterileri için yaptırdığı Dağevi’ne ulaşılıyor. 15 kişiye hizmet verebilen
dağevinde yer varsa konaklayabiliriz. Bu fikir hoşunuza gittiyse yaylalara
yönelmeden önce Belde Hotel’den yer ayırtmanızda yarar var. (Tel: 214 39 87
- 225 05 73 ) dağevinin düzenlediği çevre yürüyüşlerine katılabilirsiniz.
Yola devam edilirse on km. sonra Çambaşı yaylasına ulaşılır. 1850 metre
yükseklikteki yayla yöre halkının da gözde yerlerindendir. Hafta sonları
oldukça kalabalık oluyor. Turistik belgeli olmasa da konaklanabilecek temiz
moteller bulacaksınız. 3107 Metre yükseklikteki Karagöl bir krater gölü. Yol
üzerinde Altaş alabalık çiftliğine uğrayabilirsiniz. Karagöl’e otoyla
çıkılmıyor. İki saatlik yorucu bir yolculuğu göze almanız gerekiyor. Doğrusu
bu kadar yorulmaya da değer. Göreceğiniz manzara bütün yorgunluğunuzu bir
anda unutturacaktır. Giderken yanınıza gölün kenarında bir piknik sofrası
kuracak nevaleyi almayı unutmayın Karagöl’de hiç bir tesis yok.Bu kadar
yüksekte tabii ağaç da yok. Göl ve yemyeşil çayırlar ile yazın bile
görebileceğiniz kar etrafın dekorunu oluşturuyor.
|