SAFRANBOLU
Safranbolu,
Kuzeybatı Karadeniz Bölgesi'ndedir. Koordinatları 41° 16' kuzey enlemi, 32°
41' boylamıdır. Karadeniz'den kuş uçumu 65 km. içeridedir. 1995 yılında
Karabük'ün il yapılmasıyla, Karabük'e bağlanmıştır. Yeni yönetim düzenine
göre komşu iller: Bartın ve Kastamonu; komşu ilçeler: Ulus, Eflani, Araç,
Ovacık'tır. 59 köyü olup bazı komşu köyleri: Bulak, Gayıza (İncekaya),
Tokatlı, Danaköy, Yazıköy, Konarı, Yörük (Yürük), Akören(Akveren), Oğulören
(Oğulveren), Davutobası, Bostanbükü, Çerçen, Hacılarobası, Karıt, Başköy,
Kılavuzlar, Kapullu'dur. Ovacuma ise bucak merkezidir. Yürük Köyü çok
eskiden beri özellikle İstanbul'da fırıncılıkta çalışan insanları ve büyük
evleri ile Safranbolu yakınında önemli bir merkezdir. Safranbolu'nun 1995
yılına göre 20 mahallesi olup isimleri: Akçasu, Babasultan, Bağlarbaşı
(Bağlar), Çavuş, Çeşme, Cami-i Kebir, Hacıhalil, Hüseyin Çelebi, Musalla,
İsmetpaşa, İzzetpaşa, Karaali, Kirkille, Aşağı Tokatlı, Barış, İnönü, Yeni
Mahalle, Cemal Caymaz, Emek, Esentepe’dir. Kıranköy önce Misak-ı Milli
Mahallesi olmuş, 1975'ten sonra da Barış ve İnönü olarak iki mahalleye
ayrılmıştır. TARİHÇE: Safranbolu çevresi Paleolitik Çağ'dan beri bir
yerleşme yeri olmuştur. Eflani çevresinde üç büyük höyük bulunmaktadır.
Homeros’ta bu bölge Paflagonya olarak geçer. Pers ve Helenistik dönemlerini
yaşadıktan sonra Roma, Bizans döneminde yoğun bir yerleşme alanı olmuştur.
Safranbolu - Eflani bölgesinde 24 tümülüs,
çeşitli
kaya mezarları, kabartmalar, Safranbolu güneyinde Sipahiler Köyü'nde bir
Roma tapınağı sayılabilir. Safranbolu içinde Roma ve Bizans Çağları’na ait
eser yoktur. Bu dönemdeki adı da belli değildir. Leonard, Safranbolu'nun
eski Germia olabileceğini, Ainsworth ise Zafaran Bolı'nin eski adının yine
safran kenti anlamında Flaviopolis olduğunu söyler. Osman Turan Türkler
almadan önce kentin adının Dadybra olduğunu yazıyor Türkler'in Anadolu'ya
gelmesinden sonra Safranbolu tarihi, Kastamonu tarihine bağlı olarak
gelişir. Bu bölge ilk önce Danişmentliler zamanında Türklerin eline
geçmiştir (12.yy başı). Sonra tekrar Bizans'a geçmiş, 13. yy başlarında
Çobanoğulları burada yerleşmiştir. Çobanoğulları önce Selçuklulara sonra
İlhanlılara bağlı kalmıştır. 13.yy sonlarında eflani'de kurulan Kayı
Boyu'ndan Candaroğulları Beyliği de burada önce Selçuklulara sonra
İlhanlılara bağlı olarak yaşadıktan sonra 15.yy başlarında kısa bir süre
bağımsız olmuş, sonra Osmanlılara bağlı kalarak 1461 yılına kadar
egemenliğini sürdürmüştür. Kentin o dönemdeki adının Zâlifre veya Zalifra
olduğu sanılıyor. Safranbolu'da Candaroğulları döneminden Eski Cami,
Süleyman Paşa Medresesi ile Eski Hamam kalmıştır.
Bütün bu dönemlerde ve daha sonra Osmanlı döneminde merkez hep Kastamonu
olmuştur. Safranbolu, Candaroğulları döneminden başlayarak Osmanlı döneminde
de uzun bir süre Taraklı Borlu adıyla anılmıştır. 18.yy'dan itibaren önce
Zağfiran-Borlu sonra Zağfiranranbolu adı da kullanılmaya başlanmıştır.
Rumlar ise Safranpolis veya Teadorapolis demişlerdir. Safranbolu'nun Osmanlı
dönemindeki geçmişine ait yayınlar pek azdır.Tarihî yapılarına bakarsak bazı
isimler ortaya çıkıyor. Bunlardan Cinci Hoca, Köprülü Mehmet Paşa, İzzet
Mehmet Paşa, Safranbolu'da eserler bırakmışlardır.
Safranbolu Kalesi’nin aşağısındaki 200’den fazla dükkânın bulunduğu Çarşı’ya
yöneliyorum. Safranbolu sivil mimarisi şehrin kuzeybatısında yazlık olarak
kullanılan Bağlar ve güneydoğusunda kışlık olarak kullanılan Şehir diye
bilinen iki ayrı kesimde toplanmış. Çarşı da Şehir kesiminde yer alıyor.
Çarşı’da eskiden ayrı sokaklarda yapılan mesleklerin varlığı birkaç esnafın
dışında sadece sokak başlarına asılmış tabeladaki isimlerde kalmış; Saraçlar
Sokak, Semerciler sokak, Manifaturacılar Sokak, Yemeniciler Arastası...
Çarşının kuzey ucunda Yemeniciler Arastası. Arasta’nın birbirine bitişik,
küçük ahşap dükkânlarında turistik eşyalar satılıyor. Taş döşeli dört adım
genişliğindeki yolları üzerinde asma dalları, onun da üzerinde ta
yukarılarda, kirli beyaz yağmur bulutları. Arastanın hemen yanında 1661’de
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın ibadete açarak kendi adını verdiği cami...
Osmanlı devrinde Safranbolu, devlet adamlarının cezalandırılması ve aynı
zamanda korunması için bir sürgün yeriymiş. Köprülü Mehmet Paşa da bu
sürgünlerden. Caminin aşağısındaki esnaf sokaklarının kimisi minare boyu
uzunluğunda. Bu sokaklardaki dükkânlardan çok azı açık. Tahta kepeneklerle
örtülmüş. Çarşı’dan ayrılıyorum.
Kar başlıyor. Ağır ağır, inceden yağan bir kar. Soğuk sinsice insanın içine
işliyor. Çarşı’nın etrafındaki tarihi evler güneydoğuda Hıdırlık Tepesi,
kuzeydoğuda Hasan Dede Kayası’nın yamaçlarına kurulmuş. Bu evleri, en güzel
seyir yerleri olan Safranbolu Kalesi ve Hıdırlık Tepesi’nden görebilirsiniz.
1985’te sivil mimari ve anıt eserlerinin bulunduğu Çarşı ve Bağlar, Taşınmaz
Kültür Varlıkları Yüksek Kurulu’nca Kentsel SİT Alanı ilan edilmiş.
Çarşıya inen sokakların darlığı, hayvanlarla ulaşımın gözönünde tutularak
yapılışından kaynaklanıyor. Sokaklarda tarihi çeşmeler var. Sokaklar
çocukların... Çarşı’nın kuzeyinde Kıranköy yükseliyor. Bu bölgedeki Rum
evlerinin Türklerinkinden farklılığı, kapılar üzerindeki yazılardan, bitki
motifi taş kabartmalarından anlaşılıyor. Kıranköy’de görülmesi gereken
yapılardan biri, kiliseden camiye çevrilen Ulu Camii. Kıranköy’ün
yukarısında, İnönü Mahallesi’ni boydan boya geçiyor Sadri Artunç Caddesi.
Yaklaşık 25 yıl öncesine kadar ekilip biçilen tarlaların bulunduğu bu
mahallede betonarme dört-beş katlı apartmanlar yükseliyor.
Sadri Artunç Caddesi’nden Bağlar’a ilerlerken yağmur yağıyor. Bağlara
yaklaştıkça yükselti iyice artarken, Bağlar’a kışlık denmesinin sebebini,
yağmuru bıçak gibi keserek kara çeviren soğuk hava anlatıyor. Kışlık olarak
kullanılan Bağlar’daki geniş bahçeli tarihi evlerin bir kısmı boşalmış
durumda. Yükselti farkından kaynaklanan iklim değişiklikleri nedeniyle
Safranbolulular, yazın Bağlar’a kışın da Çarşı’ya taşınıyor...
Safranbolu’nun doğa sporlarına elverişli kanyonları, dünya mağaracılık
literatürüne girmiş mağaraları ve yaylaları en az tarihi evler kadar
görülmeyi hak ediyor.
Safranbolu’yu incecik bir kar örtüyor tepeden tırnağa. Güneş bulutların
arkasında. Henüz şehrin üstüne doğmadan, loş ışığını da alıp yıkılıyor
günbatımına.

|