TRABZON’A DOĞRU
Eynesil, Beşikdüzü,Vakfıkebir Artık Trabzon’a yaklaşıyoruz, yolumuzun
üzerinde hırçın Karadeniz’i karşılayan kumsallar var. 12 km. sonra
Eynesil. Burada meraklılarına yöreye özgü dokuma dastarlara bir göz
atmalarını öneririz.
9 km. sonra Beşikdüzü’nden geçiyoruz. Artık kilometreleri saymaya gerek
yok çünkü buralarda yerleşim alanları birbirinden hiç kopmaksızın devam
ediyor. Solumuz deniz, sağımız yeşil. 4 km. sonra Vakfıkebir’deyiz. Yol
üstündeki taş fırından o kocaman, sıcacık ekmeklerden alıp, içine de
Trabzon tereyağı koyabilirsiniz
TONYA, KADIRGA
YAYLASI
Tekrar yaylalara yönelelim. Vakfıkebir’den güneye Tonya yoluna
çıkıyoruz. 21 km. sonra Tonya’ya 14 km. doğuya tırmandığımızda da
Kadırga Yaylası’na varıyoruz. Yaylada kamp kurup, yürüyüş
yapabileceğiniz çok güzel alanlar var. Artık Karadeniz’in yaylalarının
pırıl pırıl havasından ve yemyeşil doğasından bahsetmemiz gerekmiyor.
Kadırga’da güneş hiç batmayacakmış gibi geliyor, gecesi de gündüzü gibi
bir başka güzel. Her yıl Temmuz ayının 2. haftası yapılan Kadırga
şenlikleri üç gün sürüyor ve yöre halkının yoğun ilgisini çekiyor.
Gezdiğiniz döneme rastgelirse siz de katılın.
Bu arada Karadenizli’nin silah sevgisinden, silahın hasının da Tonya’da
yapıldığından, Tonya’nın Karadeniz’in Teksası olarak ün saldığından söz
edelim. Tonya mezarlığında mezar taşlarına kazınan silah resimleri bunun
ilginç bir işareti.
Tonya’nın 24 km güneyinde ve yaklaşık 1800 m yükseklikte bir başka yayla
daha var. Erikbeli yaylasında kır bahçeleri, bakkal kasap ve 15 yataklı
bir pansiyon bulunuyor.
AKÇAABAT
Kadırga’dan geri dönüp Vakfıkebir’den Trabzon’a yönelelim. 9 km. ileride
Çarşıbaşı var, 22 km. sonra Fener Burnu’nu aşıp Akçaabat’a ulaşıyoruz.
Buranın köftesi meşhur, Köfteci Nihat Usta’da ya da yol kenarındaki
köftecilerden herhangi birinde durup karnınızı bir güzel doyurun.
Akçaabat’tan da yukarılara, yaylalara çıkabiliyoruz. Düzkoy yönünde 12
km’si asfalt 23 km’si toprak yolla çıkılan Karadağ yaylası 1880 m
yükseklikte. Ulaşım normal araçlarla çok güç. Yaz aylarında hizmet veren
bakkal, fırın, ve pansiyon bulunmakta...
OY TRABZON TRABZON...
10 km. sonra Karadeniz’in en büyük ve en önemli kenti Trabzon’dasınız.
İlk yerleşimin tarihi M.Ö. 2000’li yıllara uzanan kenti bir koloni
olarak kuran Miletoslular masayı andıran sekiler üzerine oturması nedeni
ile Trapezus adını vermişler. Trabzon koloni olarak kurulmuş ama
sonraları 1204-1461 arasında Trabzon Rum Pontus devletine başkentlik
etmiş. Osmanlı döneminde şehzadelerin devlet tecrübelerini artırsın diye
sancak beyliğine gönderildiği yerlerden biriydi. Yavuz Selim
şehzadeliğinde Trabzon’da bulundu ve oğlu Kanuni Süleyman burada doğdu.
Kent 1. Dünya Savaşı sırasında da iki yıla yakın Rus işgalinde kalmıştı.
Tarih içinde pek çok uygarlığın varolduğu kentte özellikle Bizans ve
Osmanlı dönemlerine ait pek çok tarihi eser ve yapı bulunuyor.
Trabzon’un çevresi de yeşilin her tonunu içeren bitki örtüsü, zengin
ormanları ve güzel denizi ile hayranlık uyandırıyor.
Kentin en iyi korunan eserlerinden biri olan kaleden gezintiye
başlanabilir. Bizans devrine ait olan kale üç
bölümden oluşuyor: Yukarı Hisar, Aşağı Hisar ve Orta Hisar. Denizden 20
metre yükseklikten limana bakan Kalepark’ı, Cephaneliği, Bedesteni (Taşhan,
16. yy), onun yanındaki kentin en büyük camisi Çarşı Camisini (1839),
Büyük Fatih Camisini (Bizans yapısı Panaghia Chyrdkephalos kilisesinden
1469’da camiye çevrilmiş), çok güzel bir eser olan Gülbahar Hatun
Camisini (1505), Yeni Cuma Camisini (Aya Eugen kilisesi), St. Anna
Kilisesini, Kudrettin Camisini (St. Philip Kilisesi’nden çevrilme),
Selçuklulardan kalma Sekiz Direkli Hamam’ı, Hacı Arif Hamamı’nı ve kent
içindeki diğer yapıları görüp, Pazarkapı’da Kalkanoğlu pilavının tadına
baktıktan sonra, kent merkezine batı yönünde 2 km. uzaklıktaki Ayasofya
Müzesi’ni dolaşmaya gidiyoruz. 1263 Yılında yapılan Bizans kilisesi
1577’de camiye çevrilmişti. 1957’de müze olarak düzenlendi.
Kilisenin taş kabartma ve fresko tekniğindeki resimleri ve ana mekanın
zeminindeki mozaikleri göz alıcı. Freskler İncil’den alınmış konular ile
İsa ve meryem portrelirini betimliyor. Yapının dış cephelerinde de
geometrik ve bitkisel desenler işlenmiş.
6 km. güneyde Soğuksu Köyü’ndeki Atatürk Köşkü’nü (müze) gezip, Boztepe
eteklerinde Konaklar Köyü yakınında Boztepenin yamacında kurulu Kızlar
Manastırı’na gidiyoruz. 615 yılında doğal bir mağaranın oyulmasıyla kaya
kilisesi haline getirilmiş olan Bizans eseri olan manastırın duvarları
renkli fresklerle süslü. Biraz nefeslenin çünkü manastıra 93 basamaklı
bir merdivenle çıkılıyor.
Sonra, 3 km.’lik bir yol bizi 250 metre yükseğe çıkarıyor ve Trabzon’u
Boztepe’den seyrediyoruz.
|