Anasayfa   |   EGE  |   AKDENİZ  |   MARMARA |   DOĞU ANADOLU  |  İÇ ANADOLU   |   KARADENİZ

ATHENA TAPINAĞI

Assoslular M.Ö. 6. yy.da kentlerini geliştirirken iki şeyi öncelikle ele almışlardı. İlk olarak kent surlarını inşa etmiş, sonra da surların tepesinden kenti koruması altına alan tanrıçaları Athena’ya bir tapınak kurmuşlardı.
asos kalintilarAssos’un yerli taşından yapılan tapınak için akropolisin yüzeyi düzeltilmiş ve yapı kuzeybatı - güneydoğu yönünde oturtulmuştur, giriş cephesi ise Anadolu geleneğine uygun olarak doğuya bakar.
Yapının mimarlık tarihi açısından önemli bir özelliği vardır. Öncelikle Anadolu’daki ilk ve tek Arkaik Çağ Dor mimari örneğidir. Bunun yanında, Dor mimarisine kabartmalı friz ve süsleme elemanları ile İon mimari öğelerinin katıldığı ilk örnektir. Ayrıca Opisthodomossuz tek mekanlı iç bölümü ile de güçlü bir Anadolu mimarlığı etkisi taşımaktadır.
Tapınak dikdörtgen planlı bir iç yapı ile dışta onu çevreleyen tek sıra sütundan oluşmaktadır. Doğu yönünde eski Hellen tapınaklarında bulunması gereken altara rastlanmamıştır. Bu altarın Bizans çağında sökülüp, yıkıldığı tahmin edilmektedir. Tapınak iki basamaklı bir krepise oturmaktadır. Bu iki basamaklı yükselti doğuda bir podyum biçimini alır. Basamaklar 28 cm yüksekliğindedir ve rıht yüzeyine, kabartma olarak polygonal desen yapılmıştır. Sütunların oluşturduğu sytlobat denen yüzey 30 x 14 metre ölçülerinde ve 1/2.15 oranındadır. İç yapı 22 x 8 boyutunda ve 1/2.8 oranındadır. İç yapı pronaos, yani ön oda, ve naos denen kutsal odadan oluşur. Ön odanın iç genişliği 6.65m, derinliği 3.30 m’dir. Girişte duvar uçları (anta) arasında iki sütun vardır. Bu sütunlar 91 cm çapında ve 18 oluklu dor sütunlarıdır. Naos’a giriş 1.65 genişliğindeki, çift kanatlı olduğu düşünülen bir kapıdandır. Naos’un döşemesi siyah ve beyaz mermer parçacıklardan yapılmış dalga motifi ve zigzag çizgiler işlenmiş bir mozaiktir ama bugün yerinde durmamaktadır. Yine eskiden kaide üzerinde tanrıçanın heykeli bulunmaktaydı.
Duvar taşları sökülerek başka yapılarda kullanılmış olduğu için bugün 66 cm kalınlığındaki Naos duvarının sadece yerdeki izi kalmıştır. Yapıyı çeviren sütun sıraları 6 ve 13’er sütundan oluşmaktadır. Toplam 34 sütunun 32’sinin başlığı bugün sağlam olarak bulunabilmiştir. 4.30 metre yüksekliğindeki başlıksız sütunlar, başlıkla birlikte 4.78 metreye ulaşmaktadır. Sütun yüksekliği stylobat genişliğinin 1/3 ’üdür.
Sütunlar 60 cm’den 1.40 cm’e kadar değişen yükseklikteki parçalardan oluşmaktadır. En alt çap 91 cm, en üst çap ise başlık altında 64 cm’dir. Sütunlar 16 olukludur, oluklar arası keskin sırt (arris) stylobat kenarına dik gelmektedir. Sütunların arası, dar yüzlerde merkezden merkeze 2.61 m, yanlarda 2.45 m’dir. Sütun sırası ile naos duvarı arası pteroma geniş bırakılmıştır (3.30 metredir).
Sütun başlıklarının yastık kısmı (ekhinus) M.Ö. 6. yy. başlarının basık yassı profiline sahiptir ancak her başlığın profili diğerlerinden farklıdır. Bu da yapının farklı ellerden çıktığını göstermektedir. Tüm Dor yapılarında olduğu gibi başlıklardaki boyun bilezikleri (annulet) olasılıkla boyalıydı. Bunu gösteren boya izleri de bulunmuştur.
Sütun başlıkları üzerinde bağlayıcı ve taşıyıcı olarak arşitrav vardır. Arşitrav blokları 2.40 ile 2.60 arasında boyutlardadırve başlıkların merkez noktasında kenetle birbirlerine bağlanmışlardır. Arşitrav üzerine ise Dor düzenine yabancı ve Anadolu mimarisine uygun kabartma frizler işlenmiştir. (Frizlerde tanrıların ve yarı tanrıların öyküleri anlatılmaktadır.) Her iki dar cephede de ortada karşılıklı iki sfenks kompozisyonun merkezini oluşturur. Ondan sonra sol köşeden okları ile kentaur’ları vuran Herakles, kaçan Kantaur’lar işlenmiştir. Sağ tarafta ise atlılar, ibadet eden figürler, ve köşede tritonla döğüşen Herakles vardır. Diğer yanlarda ise geyiğe saldıran aslanlar, ziyafet sahnesi (symposıon) gibi konular işlenmiştir. Kabartmalı olmayan arşitrav bloklarının da bulunmuş olması, tüm üst yapıda friz olmadığını gösterir.
Arşitrav üzerinde Dor düzeninin tipik öğesi olan trigliph’ler yer alır. Trigliph aslında ahşap mimarlıktaki işlevsel bir öğenin taş mimarlıkta süs elemanına dönüşmüş halidir. Her sütun üzerine bir anesi yerleştirilmiştir. Aralarındaki boşluklar (metop) levhalar yerleştirilerek birbirleri ile bütünleştirilmişlerdir. Tapınağın metop levhaları üzerine yaban domuzu, kentaur, karşılıklı iki erkek figürü, Sphinks, atlılar, yarışan atletler kabartma olarak işlenmişlerdi. Bir Aiol mimarlık öğesi olarak da metop taçları Lesbos yaprağı motifi ile bezenmiştir.
Tapınağın alınlığında (pediment) kabartma ya da bezeme yoktur. Üçgen alınlığın tepesinde spiral bezekli bir tepe akroteri, alınlık uçlarında da sphinks veya grifon şeklinde köşe akroterleri vardı. Yapının oturduğu düzlemden alınlığın uç noktasına kadar olan yüksekliği 12.50 m kadardır. Çatı örtüsü ise çok iyi kalıplanmış ve fırınlanmış boyalı kiremitlerden oluşuyordu.

                               arkeolog@postaci.com                                  design @rzawa