NEKROPOL
Şehrin batı kapısına 300 m kala yol ikiye
ayrılır. Bir kolu batı kapısının üst başındaki küçük kapıya
gider, diğer ana kol ise iki tarafı kuleli görkemli kapıdan
kente girer. Bu yolların iki yanı Roma çağında kimi teraslar
üzerinde, kimi çevresi güzel yontulmuş taşlarla örülü
duvarlarla çevrili mezar anıtlarıyla doluydu.
Eski çağın kentlerinde mezarlıklar kentin dışında ve
genellikle yolun kenarında olurdu. Kente gelenlerin herbiri
bir anıt olan mezarları görsün, selamlasın diye.
1884’ te kazıların sona erişinden sonra geçen zaman içinde,
ortaya çıkarılan mezarların tümü tahrip olmuştur. 1981’de
yeniden başlayan çalışmalar ile birlikte eskilerinin de
onarımına girişilmiştir.
Assos’ un iki nekropolü vardır. Birincisi ve asıl önemli olanı
batı kapısına giden taş döşemeli yolun iki tarafına oturtulmuş
Batı Nekropolü, diğeri doğu kapısı önündeki Doğu Nekropolü’
dür. Batıdakinde sıkça küp içine gömme yöntemi görülmektedir.
Bir küp içine ikili gömme de yapılabilmekteydi.
Batı Anadolu’ da M.Ö 6. yüzyılda çok rastlanan yakarak (kremasyon)
gömme tekniği Assos’ ta da görülmektedir. Kazılar sırasında
ölü küllerinin içine konduğu urna adı verilen çömleklere çokça
rastlanılmştır. Ortaya çıkarılan bu örnekler Çanakkale Müzesi’
dedir.
AGORA
Assos’ta kent meclisine üye olabilen
özgür, varlıklı ya da eski soylu aile erkekleri öğlene doğru
agoraya inerlerdi. Bu kentte de agora şehrin kalbiydi.
Helenistik Çağ’ın sonlarına doğru yapılan Assos agorası
külliye olarak da nitelendirilebilir. Batı yanında küçük bir
tapınak, doğu yanında bouleuterion, güneyinde de hamam yeralır.
4000 m2 büyüklüğündeki alanın kuzey ve güneyi iki stoa ile
sınırlandırılmıştır.
KUZEY STOA
115.5m X 12.42m boyutlarında iki katlı
bir yapıdır. Yapıya beş basamakla çıkılmaktadır ve ilk katta
bulunan bir sıra dor sütunu ikinci katı taşımaktadır. Içte ise
yapıyı boylamasına iki sahana ayıran 20 sütun bulunur.Yapının
daha çok güneşten ve yağmurdan korunmak için olduğu
düşünülmektedir. Bugün duvar yüzeyinde görülen 40X50 cm
boyutlarındaki delikler ikinci katın ahşap taban kirişlerinin
girdiği yerlerdir.
GÜNEY STOA
Güney stoa daha küçük ve çok katlıdır.
Bodrumu ve su haznesi katı ile birlikte dört kattan oluşur.
Bodrumun güneye bakan kısmının önü açıktır, tabanı da su
deposudur. Sarnıçlardan biri 41.60x2.75 diğeri 14.85x2.37 m
boyutlarındadır. Sarnıçların taş kanallaarla Roma Çağı
hamamına su bağlantısı vardır. 69 m uzunluğu 12 m derinliği
olan yapının en üst katı agora düzlüğünde tek kat
görünümündedir. Altındaki ara kata içeriden batı köşedeki taş
merdivenlerden, dışarıdan doğudaki dış merdivenlerden
ulaşılmaktaydı. Zemin ise öndeki koridorun gerisinde on üç
odaya bölünmüştü. Bu odaların kazı sırasında bulunan su
tesisatına dayanılarak yıkanma odaları olduğu düşünülmektedir.
HEROON
Güney stoanın batı duvarı dibinde
taapınak cepheli bir mezar anıtı yapılmıştır. 1881’deki
kazılar sırasında bulunan bir yazıttan yapının kente yaptığı
hizmetler nedeniyle Hephaistogenes oğulları Kallisteros ve
Aristias’a Assos halkı tarafından kent içinde mezar yaptırma
ayrıcalığının verilmesine dayanılarak inşa ettirildiği
anlaşılmaktadır.
AGORA TAPINAĞI
Agoraya batıdan girişte bir podyum
üzerinde 16.50x10 m boyutlarında prostylos bir tapınak yapısı
vardır. M.S 5. yüzyıldan sonra küçük bir kiliseye çevrildiği
anlaşılan yapının bugün ancak temelleri kalmıştır. buna rağmen
pronaosu, naosu ve ön çıkış merdivenleri anlaşılabilmektedir.
Tapınak büyük bir olsılıkla agora ile çağdaştır.
DOĞU YAMAÇ EVLERİ
Doğu yamaçta yapılan sondaj kazısında
teraslar halinde ve yanaşık düzende inşa edilmiş konutlara
rastlanılmıştır. Her konut iki ya da üç odadan oluşmaktadır.
Derleme taşlarla ve çamur harcı ile yapılmışlardır. Eski Çağın
insanları dışa dönük bir yaşam biçimi sürdükleri için
konutları genelde büyük özenli ve süslü değildi. Roma Çağına
kadar villa fikri de pek gelişmemişti. Evlerin birer küçük
avluları vardı. Bir kanalizasyon sistemi henüz saptanmamıştır.
Sondaj kazılarında gün ışığına çıkarılan konut eldeki
kanıtlara göre en son M.S 6. yüzyılda kullanılmıştır.
Ayrıca akropoliste Athena Tapınağı çevresinde yapılan temizlik
sırasında hem kuzey hem de güney kenarda tapınağın stylobatını
çevreleyen bir dizi konutun varlığı ortaya çıkarılmıştır. Taş
duvarlı, döşemesi kireç harçlı ve tek kat olan bu konutlar
kentin küçüldüğü ve artan korsan saldırıları nedeniyle surlar
içine çekilip akropolisi bir kale gibi savunmaya hazırladığı
evreye aittir. Akropolis çevresinde bugün görüle ve bir bölümü
restore edilmiş yarım daire ve kare planlı kuleler ve onları
bağlayan kireç harçlı sur duvarları da bu dönemde
yapılmışlardır.
|