ÇANAKKALE
Uzun aralıkla tarihin iki büyük Doğu-Batı Savaşına tanıklık etmiş Çanakkale.
Öylesine büyük, öylesine önemli savaşlarmış ki, üzerine destanlar, türküler
söylenmiş ikisinin de. Bu savaşlardan kalan
tarih üzerine biraz sonra yazacağız. Önce günümüz Çanakkale’sine bir göz
atalım.
Çanakkale Marmara Denizi’nin bitip Ege Denizi’nin başladığı boğazın Anadolu
kıyısında kurulmuş bir tarih ve tatil kenti. Hem Avrupa hem de Asya
kıtasının ikisinde birden bulunan, İstanbul’dan sonraki tek ilimiz.
Çanakkale Boğazı Marmara çevresinde egemenlik kuran bütün uygarlıkların önem
verdiği bir stratejik yer olduğu için iki yakasına tarih boyunca bir çok
kale kurulmuştur. Bu önem sürüyor olmalı ki, günümüzde de bir köprü
kuruluyor iki yaka arasına. En dar yeri 1250, en geniş yeri 8000 metre olan
Boğaz’da Çanakkale’nin tam karşısında bulunan Kilitbahir Kalesi Fatih Sultan
döneminde yapılmıştı. Çanak Kalesi ise tam şimdi şehrin bulunduğu yerdeydi.
Şehrin adı da bu kaleden geliyor.
GÜZELYALI
Çanakkale bu zengin tarihin yanında bir de zengin doğa sunuyor. İl merkezine
12 km. uzaklıktaki Güzelyalı sahilleri denize girmek için en uygun yöre. Çok
sıcak mevsimde bile esintisi ile bunaltıcı sıcaklardan rahatsız olmazsınız.
Akıntılı bir deniz olduğu için suyu biraz soğukçadır. Bu nedenle deniz için
mevsim başı çok uygun sayılmaz. Güzelyalı’ya Çanakkale’den sürekli dolmuş
seferleri var.
Güzelyalı’da aynı zamanda çok sayıda otel ve pansiyon da bulunuyor. Şehir
içinde kalmaktan hoşlanmazsanız eğer, Güzelyalı’daki otellerden birini
tercih edebilirsiniz.
Windsurf meraklıları için bir hatırlatma: Hiç eksik olmayan rüzgarıyla
Güzelyalı Türkiye’nin en gözde rüzgarsörfü merkezlerinden biri.
Piknik alanları
Çanakkale çevresinde çok sayıda piknik alanı da bulunur. Balaban Çeşmesi
oğlak ve kuzu çevirmesi yanında bir de tarihi özellik taşıyor. Atatürk
1928’de burada kuzu çevirmesi yemiş Çanakkale - Çan yolunun 38. km’sindeki
kır lokantasında alkollü içki de veriliyor. Yanındaki çeşmeye de Gazi
Çeşmesi deniliyor. Mayıs başından eylül sonuna kadar gidilebilir ve iyi bir
yemek yenebilir. Çanakkale’de mola vermeyip de geçiyorsanız İzmir yolunun
15. km’sindeki İntepe Kır Gazinosu’nda bir mola verin. Çamlar arasındaki
Seyir Terası’ndan boğazı ve savaşın geçtiği yerleri seyredin. Troya’dan
Çanakkale Savaşlarına uzanan tarihi, boğazın mavi-yeşil suları eşliğinde
düşünün. Yolun 5. km’sinde Kepez, 17. km’sinde Erenköy çamlıklarında da mola
verebilirsiniz.
Çanakkale bir tarih kentidir demiştik. Bu tarihin iki büyük noktası
Homeros’un İliada Destanı’nda anlatılan Troya Savaşları ile Çanakkale
Savaşları’dır. ( Son yıllarda kimi tarihçiler Troya Savaşları diye bir şeyin
olmadığını, destanın tümüyle Homeros’un hayalinden çıktığını yazıyorlar. Bu
henüz bir iddia, gerçeğin ne olduğu zamanla belli olacak. )
GELİBOLU YARIMADASI MİLLİ PARKI
Bir büyük savaş da 1. Dünya Savaşı sırasında (1915) cereyan eden Çanakkale
Savaşı’ydı. İtilaf devletlerinin donanmasının Karadeniz’e çıkmak için
düzenlediği saldırıya 500 bin asker katıldı. Onbir ay süren savaşın sonunda
213 bin askerini yitiren itilaf devletlerinin saldırısına
karşı koyan komutanlar arasında Kurmay Yarbay rütbesindeki Mustafa Kemal
(Atatürk) de vardı. Kilometrelerce uzaktan görülebilen Zafer Anıtı Hisarlık
burnunda bir tepe üzerinde ve 40 metre yüksekliktedir.
Milli Park olan Gelibolu 33 bin hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Savaşın
anıları ve izleri ile dolu alan Türkiye’nin yakın tarihi için çok önemlidir.
Çanakkale’den vapurla veya dolmuş motorları ile (Motorlar otomobil de
alıyorlar) Kilitbahir’e kolayca ulaşım sağlanıyor.
Gelibolu Yarımadası boyunca Türk şehitleri ve yabancı askerlerin anısına
yapılmış başka anıtlar ve Avustralya (Anzak), İngiliz ve Yeni Zelanda
şehitlikleri de bulunmaktadır. Burada savaşan ve çok sayıda can yitiren
Anzak askerlerinin çocukları ve savaştan sağ kurtulabilenler ( Ölüme karşı
direnen son temsilcileriyle ve her yıl biraz daha azalarak ) her yıl Anzak
Günü ilan edilen 25 Nisanda ortak acımızı paylaşmak için ziyarete
gelmektedirler.
Bölgeyi Nasıl Gezmeli?
Çok geniş bir alana dağılmış anıt ve şehitlikleri gezmek için çeşitli yollar
var ama biz birini önermek isteriz.
Eceabat üzerinden karayoluyla ya da Çanakkale üzerinden motorla Kilitbahir’e
geçmeli önce.
Kilitbahir, Çanakkale’nin tam karşısında ve boğazın en dar yerindedir. Bu
nedenle belki, Fatih Sultan Mehmet Bizans’ı kuşatırken buraya bir kale inşa
ettirmiş. Amaç, Bizans’a yardım için gelebilecek Latin donanmasını
engellemek. Marmara Denizinin kilidi sayıldığı için de Kilitbahir Kalesi
denmiş. 1915’te Çanakkale savaşları sırasında da önemli bir savunma noktası
oldu, kale.
Yonca yaprağı şeklindeki kale ziyarete açık.
Kilitbahir çevresinde şehitlik, anıt ve tabyalar gezilebilir. Bunlar
arasında Namazgah Tabyası (Kilitbahir kalesi’nin hemen güneyinde ve boğaz
kenarında), Mecidiye Şehitliği ve Anıtı (Namazgah Tabyası’nın 200 metre
güneyinde, karayolunun yanında) Onbaşı Seyit Anatı (Mecidiye Şehitliği’nin
karşı tarafında, yol ve deniz arasında), Havuzlar şehitliği ve Anıtı (Kilitbahir
köyünün 3 km güneyinde ve boğaz kenarında) sayılabilir. Ama eğer fazla
zamanınız yoksa doğrudan Seddülbahir’e gidin.
Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın da bulunduğu Seddülbahir Bölgesi, anıt ve
şehitlikler açısından Milli Park’ın en önemli bölgesidir.
Kilitbahir-Behramlı-Alçıtepe yolu izlenerek Seddülbahir’e ulaşılır. (Kilitbahir’den
23 km uzaklıkta)
Milli Park’ın en güney noktasıdır burası.
Çanakkale Şehitleri Anıtı Seddülbahir köyünün 3 km kuzeydoğusunda, Morto
koyunun doğu ucunda ve Eski Hisarlık Tepe’dedir.
Çanakkale’den, boğazın Ege girişinden ve Güzelyalı’dan görülebilen 42 metre
yüksekliğindeki anıtın yapımına 1954 yılında başlanmış ve 6 yılda
tamamlanmış. Çanakkale savaşlarında yitirilen 300,000 şehidimiz
anısına yaptırılan Anıt’un bulunduğu alanda küçük bir müze ve içinde
şadırvan, namazgah ve mezarlık bulunan şehitlik var. Müzede silahlar ve
savaş fotoğrafları sergileniyor.
Çanakkale Savaşları’nda yaşamını kaybeden Fransız askerleri için yaptırılan
Fransız Savaş Mezarlığı ve Anıtı da, hemen yakındadır.
Seddülbahir köyü içindeki Seddülbahir Kalesi de görülecek yerler
arasındadır. Kale 1659’da Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış.
Seddülbahir köyünün batısındaki anıt ve şehitlikler arasında ise Cape Helles
Anıtı (Gözcü Baba Tepesi’nde, 18 Mart’ta kara çıkarmalarına destek veren ve
denizde kaybolan 20,673 askerin anısına yaptırılmış), V Beach Mezarlığı
(Ertuğrul koyu’ndaki yamaç önünde), Lancashire landing, Pink Farm, Twelve
Tre Copse, Dedoubt Mezarlıkları bulunmaktadır.
Süddülbahir’den geri dönüp Alçıtepe çevresindeki Şehitlik ve Anıtları da
ziyaret edebilirsiniz. Seddülbahir’e 6,5 km uzaklıktaki Alçıtepe’de yolun
çevresinde ve yol ile deniz arasında Alçıtepe Garnizon Anıtı (köyün kuzey
sınırında), Son Ok Anıtı ve Şehitliği (köyün 500 m batısında, sügün hücumu
ile kazanılan savaşta yitiren 10,000 şehit anısına yaptırılmış), Zığındere
Nuri Yamut Anıtı (köyün 2,5 km batısında, Silahendaz
Yamacı üzerinde ve yaklaşık 10 m yüksekliğe, 9 m genişliğe sahip kırmızı
blok taşlardan yapılmış), Gözetleme Tepe Şehitliği ve Anıtı (köyün 4.5 km
kuzeyinde ve Kum Limanı’nın 2 km güneyinde) ziyaret edilebilecek anıt ve
şehitlikler arasındadır.
Alçıtepe’den Kilitbahir dönüş yoluna değil de, Kabatepe’ye yöneliyorsunuz.
Milli Park’a hakim bir nokta olan Kabatepe’de, Çanakkale Savaşları Tanıtma
Merkezi ve Müzesi mutlaka ziyaret edilmeli. Aslında belki de önce bu merkez
ziyaret edilip, savaş ve yöre hakkında bilgi alınmalı, ardından çevre turuna
başlanmalı. Dilediğinizi seçebilirsiniz.
Müzede, aşama aşama Çanakkale Savaşları izlenebiliyor. Savş alanından
toplanan silah, mühimmat, askerlere ait özel eşya ve günlüklerin
sergilendiği müze, dramatik bir tablo sunuyor ziyaretçilere.
Kabatepe’den Conkbayırı’na inen yolun 3. km’sindeki Kanlısırt’taki anıt,
çevredeki en önemli anıtlardan biri. Anzak koyu’nun 3 km kuzeydoğusundaki
Conkbayı çevresinde çok sayıda Yabancı Mezarlık ve Anıtlar bulunuyor. Çimen
Tepe yolu üzerinde ise Atatürk Anıtı ziyaret edilebilir.
Bigalı Köyü’ndeki Mustafa Kemal’in Karargahı, Anafartalar çevresindeki anıt
ve şehitlikler ise gezinin son durağını oluşturacak.
Milli Park çok büyük bir alana yayıldığı ve görülecek çok yer olduğu için
Çanakkale’den tur düzenleyen seyahat acentaları ile gezmeniz daha kolay
olabilir. (Acentalar ve turlar için Çanakkale Rehber Bölüm’e bakınız.)
Kendiniz geziyorsanız ve hele çocuklarınız varsa yanınıza yiyecek bir şeyler
ve su almanızda yarar var.
Bölgede yapacağınız gezide, sadece yarım milyon insanın öldüğü savaşın acı
izlerini değil geçtiğimiz yıllarda çıkan orman yangınının acı veren izlerini
de göreceksiniz. Büyük bir savaşın yokedemediği ormanları bir yangının nasıl
silip süpürdüğünü ibretle seyredin.
Yanan orman alanı yeni fidanlarla yeşillendirilmeye çalışılıyor. Bu bir
ölçüde teselli veriyor insana.
Büyük Kemikli Burnu
Gelibolu Yarımadasında Küçük Anafartalar Köyünü geçip Saros körfezine,
dalgaların bir heykeltraş ustalığıyla yumuşak kayalara şekil verdiği Büyük
kemikli Burnu’na giderken karşınıza önce Lagün Gölü çıkacak. Denize açık iki
kanalı olan göl, eskiden tuzla olarak kullanılıyormuş. Şimdi ise balık
çiftliğine dönüştürülmüş. Balık çiftliğinde çipura ve levrek yetiştiriliyor.
Gölün başka ziyaretçileri de var. Kuğu, yaban ördekleri, kazlar ve sayıları
300’ü bulan flamingolar farklı bir güzellik katıyorlar.
Gölün yanından geçen asfalt yoldan ilerlendiğinde Tuzla Koyuna çıkılıyor.
Göz alabildiğine uzanan kumsal ve içinde tek bir çakıl taşı bulunmayan
berrak ve Ege’nin güney sahillerine göre az tuzlu suyu, yakıcı olmayan,
rüzgarlı havası Ege’nin güney sahillerine göre az tuzlu denizi insanı
cezbediyor.
Dalgaların oya gibi işlediği, bazan heykel, bazan sünger, bazan da peri
bacasına benzeyeni kayalar görüntüyü tamamlıyor.
Kıyılar ağaçsız ve çıplak.
Sahil boyunca ilerlemeye devam ediyoruz. Sahil sonunda Küçük Anafartalar
koyundan sonra Gavur Limanı diye anılan balıkçı barınağına varılıyor.
Karadan 200 metre açıkta bir gemi batığıyla karşılaşıyor ve şaşırıyorsunuz.
Bir ingiliz savaş gemisi bu. Üst kısmı hurdacılar tarafından kesilmiş, deniz
seviyesinin altındaki gövdesi kalmış. Yaklaşık 27 metre derinlikte
duruyor.
İngiliz çıkarma gemilerine çevredeki koyların çoğunda rastlayabilirsiniz.
Genellikle 5-10 metre derinlikte yatıyorlar. Su ürünleri müdürlüğü ve
kaymakamlıktan izin alınarak bu batıklara dalış yapılabiliyor. Saroz
körfezinin denizaltı güzelliklerini İstanbul çevresi sayfalarımızda not
etmiştik. Saroz körfezinde batık gemi kalıntılarına dalmak ise bir başka
heyecan ve keyif veriyor meraklılarına.
Savaştan kalıntılar sadece denizde değil. Biraz dikkat ederseniz, yerdeki
çukurlarda İngilizlerin bölgeyi terkederken gömdükleri malzemelere de
rastlayabilirsiniz.
Büyük Kemikli Burnu’nun diğer ucunda ayrı bir güzelliğe ve doğa yapısına
sahip İngiliz Aynası var. Gezinin bir parçası olarak görmeye değer.
Bakkal Salim Müzesi
Milli Parkın belki de en ilgi çekici yeri Bakkal Salim’in müzesi. Yanlış
okumadınız, Eceabat’ta on km. uzaklıktaki Alçıtepe Köyü’nde, hem de ikinci
kez kurulan bir özel müze var. Salim Mutlu çocukluğunda savaştan kalan
metalleri toplayıp hurdacıya satarmış diğer çocuklar gibi. Delikanlı olunca
bakkal dükkanı açmış, bir yandan da çevrede bulunanları biriktirmeye
başlamış. Topladığı savaş anılarını evinin iki odasında ziyarete açmış.
Sonra bu koleksiyonu götürüp Kocatepe Müzesi’ne hediye etmiş. Salim Mutlu
meraklı bir adam. Bu kez bütün illerin vali ve belediye başkanlarına
mektuplar yazıp yöreye ait kaplar içinde toprak göndermelerini istemiş. Pek
ilgilenen olmayınca da bütün yurdu dolaşıp kendisi toplamış. 71 ilin toprak
ya da seramik örneğini, toprağını edinmiş. Çevrede müzeci tanındığı için bir
şeyler bulan getirip ona veriyormuş. Savaşın anılarının yitip gitmesine
gönlü el vermemiş ve yeniden başlamış koleksiyon oluşturmaya. Kurşunla
delinmiş bir tütün tabakası, bir matara, kopmuş bir asker düğmesi, dağılmış
bir tesbihten kalanlar... Ne bulmuşsa toplamış. Mutlaka gidip görün ve bu
güzel insana bir Merhaba! deyin.
|