KERPE
Kerpe
yakın zamana kadar kendi halinde küçük bir balıkçı köyüydü. İstanbul’a
yakınlığı, el değmemiş doğası, denizi ve doğal çevresi ile keşfediliverdi.
Birbiri ardına yazlıklar yapılmaya başlandı. Gene de güzelliğini koruyor
henüz.
Kerpe’ye Kandıra’dan sonra hafif bir eğimle ve çam ormanının içinden
geçilerek giriliyor. Kerpe yeşillikler içinde karşınıza çıkıveriyor.
Sahilde güzel bir piknik için yolda durup ormandan odun toplayabilirsiniz.
Etinizi Kandıra’dan almalısınız. Kandıra’nın kasapları ünlü, sucuğu da
lezzetli.
Kerpe’nin en çekici tarafı, dalgaları ile tanınan Karadeniz kıyısında
denizinin her zaman durgun olması. Kerpe koyunu birbirinden çekici
kayalıklar sarmış. Hırçın karadeniz kayaları döğmüş ve bir mimar ustalığı
ile onlara şekil vermiş. Birileri önayak olsa da burada bir konser verilse
ne güzel olur. Bir de bu gözle bakın, sanırım bize hak vereceksiniz.
Kerpe içinde deniz sığ. 150 m yürüyorsunuz da boyunuzu aşmıyor. Boylu
boyunca uzanan kumsalda özellikle çocuklu aileler rahat edeceklerdir.
Konaklamak isteyenler için çok sayıda küçük otel, pansiyon ve kamping
alanları var. Lokantaları da taze ve hesaplı balık sunuyorlar.
Koyun dışına çıkıp Karadeniz’in kıyılarında dolaşmanın ayrı bir tadı var.
Denizin dalgalarının yıllar boyunca döve döve şekillendirdiği kayaların
görüntüsü etkileyici, belki de ürkütücü. Heykelkayaların en ilgincini Kerpe
burnunun arka tarafında görebilirsiniz. Denizden yapılacak bir tekne
gezisinde Karadeniz’in şekillendirdiği bu heykel kayaların fotoğraflarını
çekmeyi deneyebilirsiniz. Aynı şeyi karadan da yapabilirsiniz.
Kerpe’ye girmeden sola dönüp, toprak yol boyunca ilerlerseniz, çam ormanıyla
çevrelenmiş çok sayıda koy bulacaksınız. Aynı kaya şekilleri bu koylarda da
karşınıza çıkıverecek. Bu koyların birinde denize girebilir, piknik
yapabilir, yaz aylarında oldukça yoğun olan haftasonu kalabalığından uzakta
sakin bir gün geçirebilirsiniz. Altyapısı yok ama bu koylarda çadır da
kurabilirsiniz.
İstanbul’a yakınlığı ile yazlık edinmekte şaşırtıcı bir oburluğu olan
insanlarımızın ilgisini çekiyor. İyisi mi hemen gidip görün. Birkaç yıl
geçikirseniz güney sahillerimizin tatil merkezlerine benzer bir yer
görürsünüz de yazdıklarımıza inanmayabilirsiniz. Bodrum’un, Marmaris’in çok
değil yirmi yıl kadar öncesini hatırlayanlar sözlerimize hak vereceklerdir.
KEFKEN
Kerpe’den biraz daha doğuya devam ederseniz Kefken’e çıkacaksınız. Kefken
sahili yazlık konut yapımında Kerpe’nin papucunu dama atar. Özellikle İzmit
ve Adapazarlıların çoğu çok lüks villalarıyla dolu.
Çarşı da oldukça canlı, hemen her şeyi bulabilirsiniz. Yazın sahildeki
lokantalar da canlanıyor.
Köyde aile pansiyonculuğu da gelişmiş.
CEBECİ
Ekonomik tatil yapmak ve kamp kurmak isteyenler için Kefken’in hemen
ötesinde, Kefken adası karşısındaki Cebeci köyü çok uygun. Denizin ve çam
ormanının tatlı bir uyum içinde olduğu Cebeci köyü, İzmit çevresindeki orta
halli ailelerin tercih ettiği yer.
Deniz, tıpkı Kerpe’de olduğu gibi sığ. Ama Kerpe kadar korunaklı ve sakin
değil. Sessizliği seviyorsanız uçsuz bucaksız kumsalda güneşlenebilmek için
kalabalıktan uzak bir köşeyi her zaman bulacaksınız. Kumsalda uzun
yürüyüşlere çıkabilir, ormanda kuş cıvıltıları arasında sabah koşusu
yapabilirsiniz.
Cebeci’nin en çok günbatımı zamanını seveceksiniz. Yaz aylarında güneş tam
karşıdan denize batıyor. Sadece günbatımını seyretmek
için bile gitmeye değer.
Cebeci sahiline 10 dakika uzaklıktaki Kefken adası yakın zamana kadar sualtı
avcılarının gözdesiydi. Adaya somon balığı çiftliği kurulduktan sonra bu
olanak azaldı. Adada Cenevizlilerden kalma kale surları görülebilir.
Cebeci’ye Adapazarı, İzmit ve İstanbul’dan otobüslerle ulaşabilirsiniz.
Konaklamak için sezon içinde oda bulmak zor. Deniz kenarı ve orman içi de
çadır kurup kamp yapanlarla dolup taşıyor.
Cebeci’de balıkçı lokantaları da bulacaksınız. Kumlu denizi seven tekir
yörenin en popüler balığı. Mevsimine göre kalkan, lüfer, mezgit ve kırlangıç
diğer balık çeşitleri. Kum midyesi bol ama pizza ve makarna için ihraç
ediliyor.
Tepeden bakıldığında denize dağılmış satranç taşlarını andıran kayalar ve
minik adacıklar insanda fantastik bir mekanda olduğu duygusu uyandırıyor.
İrlanda ve İskoçya’nın turizm tanıtım afişlerinde yer alan kıyı fotoğrafları
ve kaya şekillerinden çok daha çekici olanlarını bulursunuz bu yörede. Sanki
bir açık hava müzesindesiniz.
BAĞIRGANLI
Ağva-Kandıra yolu üzerinden Sofalı ayrımı ile 13 km sonra ulaşılan
Bağırganlı’ya bir gününüzü ayırmalısınız. Kıyı boyunca yürüyüp dere-tepe
dolaşmalısınız. Bir kayadan ötekine sekerek, küçük koyların arasına sıkışmış
kumsallarda yürüyerek, mevsim uygunsa denize girerek dolu dolu bir koca günü
geçirebilirsiniz.
Bağırganlı köyü sakinleri balıkçılıkla uğraşıyor. Tarımda ise fındık var..
İç turizmin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni geçim kaynağı da yol boyunca
kurulan tezgahlarda satılan sebze ve yumurta. Ot ve çiçeklere meraklıysanız,
Bağırganlı çevresinde aradığınızı bolca bulacağınızı unutmayın ve yanınıza
poşet alın.
Köyün sahil şeridinde kır gazinoları ve kahveler bulunuyor. Köfte, hamburger
ve börek türü yiyecekler bulmak mümkün. Piknik için hazırlıklı gelmenizde
yarar var.
Derli toplu lokanta arıyorsanız daha gelişmiş komşu yerleşimlere bakınız.
PEMBEKAYALAR
Karadeniz kıyısındaki bir başka şaşırtıcı güzellik te Pembekayalar’da
karşınıza çıkar. Kandıra’ya bağlı Kovanağzı köyünün yanıbaşındaki koya
indiğinizde şaşkınlığınızı gizleyemiyeceksiniz. İnanılmaz güzellikteki anıt
kayalar geometrik bir düzen içinde şekillenmiştir. Kayaların bir kısmı
pembedir. Pembekayalar hafta sonlarında güneşlenen, bisiklete binen ve balık
tutup piknik yapanları konuk ediyor. Kıyı şeridi boyunca yürüyüş de
yapabilirsiniz.
Denize girmek için çevredeki en ideal koy Kovanağzı’dır. Koy kuzey
rüzgarlarına kapalı, dalgasız ve güvenlidir.
Sahil şeridi boyunca sıralanan çay bahçeleri ve cafeler soluklanmak imkanı
veriyor.
Kovanağzı’nda küçük marina inşaatı da sürüyor. Marina Karadeniz’e açılan
yatların ilk durağı olacak.
|