NYSA
Bu bölümdeki metnin tamamı ve resimlerin bir kısmı Sayın Prof.Dr. Vedat İDİL
Hocamızın NYSA ve AKHARAKA adlı eserinden hazırlanmıştır.(Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi)
Sultanhisar
Antik Karia bölgesinin önemli bir kenti olan Nysa, Aydın-Denizli karayolu
üzerinde, Aydın'ın 30 km doğusunda bulunan Sultanhisar ilçesinin 3 km
kuzeybatısında yer almaktadır. Aynı zamanda İzmir- Denizli demiryolu
üzerinde bulunan Sultanhisar ilçesi böylece bağrında tarihin en değerli
hazinelerinden biri olan Nysa Antik kentini saklamaktadır. Portakal ve limon
bahçelerinin, zeytinliklerin ve incir ağaçlarının arasında gelişen modern
ilçe bügün Nysa antik kentinin güney sınırlarına değin yayılmıştır.
Nysa, Aydın'ın doğusunda bulunan ve Eski Çağ'da Messogis olarak adlandırılan
bügünkü Aydın dağlarının güneye bakan yamacında, kışın su taşmalarına neden
olan, buna karşın yazın kuruyan Tekkecikdere adlı bir akarsuyun çevresinde
çok dik bir boğazın oluşturduğu alanın her iki yanında kurulmuş olan eski
bir yerleşimdir. Bu nedenle de romantik bir görünüme sahip olan kent,
kuzeydeki bu Messogis Dağı'nın 1200 m yüksekliğindeki kütlesi ile oldukça
iyi bir şekilde sınırlandırılmıştır. Kentin güneyi ise Büyük Menderes
Nehri'nin vadisine doğru açıktır ve bugünkü Sultanhisar'ın kuzeyindeki
yerleşmelere sınır oluşturur.
Tiyatroda bulunan sahne frizlerinden 2 örnek
NYSA'NIN TARİHİ
Nysa'nın kuruluşu hakkındaki bilgileri Augustus devrinin ünlü gezgin ve
coğrafyacısı Amasya'lı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) ile tarihçi Byzantion'lu
(İstanbul) Stephanus'un (M.S. 6.yüzyıl)anlattıklarından öğreniyoruz. Nysa,
Eski Çağ'da özellikle eğitim alanında ünlü olan bir kentti ve Strabon da bu
kentte eğitim görmüştü.Antik kentteki Gymnasion ile kütüphane kalıntısı
Nysa'daki bu eğitim yapılarını oluşturmaktaydı. Nysa adı özellikle
Helenistik devir krallık ailesi kadınları arasında oldukça sık rastlanan bir
addır.Byzantion'lu Stephanus,Ethnica adlı eserinde Eski Çağ'da Nysa adını
taşıyan on kentten Karia bölgesindekinin Suriye kralı Seleukos'un oğlu I.Antiochos
Soter (M.Ö. 281-261) tarafından eşi adına kurulduğunu belirtir. Strabon'a
göre Nysa Poleponnes'teki (Yunanistanın güneyindeki yarım ada=Mora
yarımadası) Sparta'dan gelen Athymbros, Athymbrados ve Hydrelos adlı üç
kardeş tarafından kurulan üç ayrı küçük yerleşmenin sonradan büyük bir kent
halinde birleşmesi ile olmuştur ve Athymbros da bu yeni kentin kurucusu
olarak anılmıştır. Bu nedenle antik kent başlangıçta Athymbra olarak
adlandırılmış ve zaman zaman da Antiocheia olarak tanınmıştır. Kentin adının
M.Ö. 2.yüzyılın başlarında Nysa olduğu bilinmektedir. Nysa'nın tarihi
konusunda çok şey bilinmemektedir. Bununla birlikte, Seleukosların
Anadolu'da kurdukları askaeri koloniler halindeki kentlerin yanında, küçük
yerleşmelerin synoikismos (birleşme) yoluyla tek bir sivil kent halinde
oluşturdukları kent kurma politikasına uygun bir şekilde kurulmuş olan
Nysa'nın Kral III.Antiochos (M.Ö.223-187) tarafından ele geçirildikten sonra
Asyl (sığınma) hakkı istenilen bir kent olma ayrıcalığını elde ettiği
bilinmektedir.
Nysa, Romalıların yönetimi altında sikke bastırmıştır ve antik kentte
basılan Kistophoros türü sikkeler M.Ö.133-111 yılları arasında
tarihlenmektedir. Birinci Mithridates savaşı sırasında Nysa'lı Chairemon
adlı varlıklı bir kişi Romalıları desteklemiş ve bunun üzerine Mithridates
tarafından yakalattırılıp, öldürülmüştür.Nysa'da çok varlıklı ailelerin
olduğu bilinmektedir. Örneğin, Chairemon'un akrabalarından Pythodoros
bunlardan birisiydi ve Pompeius ile Caesar'la da yakın dostluğu vardı.
Marcus Anonius'un kızlarından birisi ile evlenen Pythodoros'un bu
evliliğinden olan kızı Pythodoris ise önce Pontus sonrada Kapodokya
kraliçesi olmuştu. Strabon, Pythodoris'i iyi bir yönetici olarak tanımlar.
Kentin gelişmesi özellikle Roma İmparatorluk çağı içerisinde, Strabon'un
ölümünden sonraki dönemdedir.
M.S. ki ilk 3 yüzyılda, yani Roma İmparatorluk çağı içerisinde Nysa'da neler
olduğu konusunda çok fazla bir bilgimiz bulunmamakla birlikte bazı
yazıtlarda İmparator Vespasian, Hidrian, Pius, MarcusAurelius ve Commodus'un
adlarının yanısıra İmparator Gallienus'un Küçük oğlunun adına da
rastlanmıştır. Bizans çağında kent 12. yüzyılda Selçukluların yönetimi
altına geçmiş, ancak kısa bir süre sonra yine Bizanslıların hakimiyeti
altına girmiştir. Nysa'nın 1402 yılında Timurleng tarafından istila
edilmesinden sonra kent yavaş yavaş önemini kaybetmiştir. Kentte bugün
görülen kalıntıların büyük çoğunluğu Roma ve Bizans çağlarına aittir.
Nysa harabelerinin güneyinde yer alan bugünkü modern Sultanhisar ilçesi ise
M.S. 14. ve 15. yüzyılda kurulmuş ve gelişmiştir.
AGORA
Buoleuterion'un doğusunda antik kentin Agorası yer almaktadır. Burası
yaklaşık 89x105 m. ölçüsünde ve dört yanı sütun sıraları ile çevrili
salonlardan oluşan dikdörtgen biçimli bir pazar yeridir. Agoranın doğusunda
ve kuzeyinde İon düzeninde çift sıra kolonlar vardır. Yapının esas girişi
büyük olasılıkla güney salonunun ortasında bulunuyordu. Yapının bir başka
girişi de doğudaki salonun orta eksenindedir. Ayrıca Agora'nın kuzey
batısındaki başka bir giriş de yapının batısında bulunan Boulleuterion'la
bağlantısını sağlamaktadır.
1995 yılında yapılan kazılarda bir adet beyaz mermerden yapılmış kadın
heykeli başı çıkarılmıştır. Stil olarak Roma İmparatoru Hidrian'ın hanımı
İmparatoriçe Sabine stilindedir ve M.S. 2. yüzyılın başlarına
tarihlenmektedir. Yapılan kazılarda çıkarılan ikinci kadın heykeli başıda
M.S.1 ya da 2. yüzyıllarda yapılmıştır. Kazılarda çeşitli heykel parçaları
ile Geç Roma ve Bizans dönemine ait seramik kaplar, kandiller bulunmuştur.
Kuzey doğu alanında sunak olduğu düşünülen 3.60 x 3.80 ölçülerdeki yapının
üst parçalarında bukranion frizleri bulunmaktadır.
Kuzeydoğu kazı alanında çıkarılan 3 adet yazıtlı mimari bloktan bir tanesi
kentin şans tanrıçası Tykhe'ye değinmektedir. Bu da bize Nysa'nın Agorası'nı
koruyan tanrıçalardan birisinin Tykhe olduğunu göstermektedir
Agora'ya doğudan girişi sağlayan dokuz basamaklı merdivenin önündeki alanda
bir adet küçük tanrıça Hekate heykeli parçası bulunmuştur. Tanrıçanın üç
tarafında da giyimli kadın heykelleri şeklinde tasvir edilmiştir. Bu heykel
Nysa'nın daha çokKaria bölgesi sınırları içerisinde yer aldığına işaret
etmektedir. Aynı noktada bulunan bir başka eser de beyaz mermerden yapılmış
bir Herme başıdır. Çoğunlukla bir büst şeklinde yapılan ve bir kaide
üzerinde bulunan herme heykellerinin kökeni haberci tanrı Hermes'i simgeler.
Bunlar özellikle agoralarda bulunurlar. Nysa Agorasındaki bu herme başı stil
olarak Roma imparatorluk çağı içerisinde M.S. 2. yüzyılın 2. yarısına
tarihlendirilmelidir.
Agora'nın kuzeyindeki alanın büyük bir kısmı renkli mozaik ile kaplıdır. Bu
çok renkli mozaik (beyaz, kırmızı, mavi, sarı) dışta içiçe geçmiş
dairelerden oluşan bir bordür, arada örgü motifi ile halat motiflerinden
oluşan bir çerçeve ile ondan sonra gelen merkezi motif kısımlardan
oluşmaktadır.
Nysa'daki ekonomik ve ticari yaşamın merkezi olan bu agora, Geç
Helenistikdevrinden başlıyarak Roma İmparatorluk çağı içerisinde M.S. 1 ve
2. yüzyıllarda Çeşitli değişiklikler görmüş olmalıdır.
Nysa antik kentinin en iyi korumuş yapılarından biri Buoleuterion'dur.
Strabon bu yapıyı Gerontikon (yaşlılar meclisi) olarak tanımlamıştır.
Tiyatronun güney doğusunda yer almaktadır. Buoleuterion dikdörtgen planlı
inşa edilmiş olup, iç kısmında yarım daire şeklinde theatron kısmı yer
almaktadır. Yapının oturma sıraları 12 adettir. Buoleuterion'un kalın
duvarları yapının üstünün örtülü olduğuna işaret etmektedir. Yapının kuzey
kısmında kemerli bir galeri bulunmaktadır ve burada yaklaşık 5 metre
aralıklar ile yerleştirilmiş olan 4 adet eliptik sütun vardır. Yapıya
güneydeki 5 adet kapıdan girilmektedir. Yapı 600 ile 800 kişiyi alabilecek
kapasitededir. Yapının güneyindeki salonun döşemesinin çeşitli renklerdeki
geometrik motifler ile süslü bir mozaikle kaplı olduğu görülmektedir. Yapıya
geç bir tarihte eklendiği düşünülen güneydeki bu kısımda bir havuz ile bir
dizi halinde sıralanmış olan çeşitli heykel kaidelerinin bulunduğu
görülmektedir.
GYMNASIUM
Gymnasium, antik kentin batısında yer almakta, 165 metre uzunluğunda ve 70
metre genişliğinde dikdörtgen şeklinde bir alanı kapsamaktadır. Nysadaki
gençlerin düşünsel ve bedensel olarak eğitim gördükleri bu büyük yapı
kalıntısı Strabon zamanında büyük olasılıkla daha küçük ölçülerde
bulunuyordu. Bu günkü yapı kalıntıları ise Geç Roma İmparatorluğu
dönemindedir ve Gymnasium'un bu yapısı özellikle 19. yüzyılda ve son
zamanlarda oldukça tahrip görmüştür.
Gymnasium'un kuzeyinde sütunlu salonun arkasındaki bugünkü yok olmuş olan
duvarın devamında üç kemerli olarak görülen büyük bir yapı kalıntısı
bulunmaktadır. Halen bu yapının ortadaki kemeri sağlam durumda korunmuştur.
Büyük bir olasılıkla Gymnasiumun kuzeyindeki yapı
kompleksini oluşturan
kısımdan kalmış olan bu kalıntı oldukça güzel bir taş işçiliği
göstermektedir. Yapıdaki kemerlerin iç kaplaması dörtgen şekilli kesme
taşlardan değil , aksine dikey olarak yerleştirilmiş yassı tuğlalardan
yapılmıştır. Kemerin üzerinde yatay tavan kirişleri için yapıldıkları
anlaşılan sıra halinde kare şekilli delikler bulunmaktadır.
Gymnasium'un doğu tarafının ortasında ise dikdörtgen şeklinde iri taşlardan
yapılmış olan bir yapının izleri görülmektedir.Büyük olasılıkla burada
Gymnasium'un doğudaki girişi bulunuyordu.
ROMA HAMAMLARI KÜTÜPHANE
Nysa'da Strabon tarafından değinilmeyen yapı kalıntılarından birisi kentin
doğu tarafında, stadyumun güney doğusu ile Bouleuterion'un güney batısındaki
bir alanda bulunan oldukça büyük bir yapı kalıntısıdır. Bu yapı geniş
mekanları, oldukça hacimli dikdörtgen biçimli duvarları ve doğu kısmındaki
bir havuzu ile antik kentteki roma hamamlarıdır.
Strabon'un değinmediğibir diğer yapı kalıntısı da Gymnasium'un yaklaşık 150
m. kuzeyinde yer alan Kütüphane'dir. Nysa'daki eğitim tesislerinden en
önemlisi olan bu yapı kalıntısı, bugün yaklaşık 14,80x13,40 m ölçütlerindeki
dikdörtgen biçimli planı ile Efes'teki Celsus Kütüphanesi'nden sonra
Anadolu'daki en iyi korunmuş durumda olan ikinci antik çağ kütüphanesidir.
Yapının esas girişi güneyde olmalıdır. Kütüphane iki ya da büyük olasılıkla
üç kattan oluşmaktadır. En üst kat tamamen yok olmuş durumdadır. Zemin kat
yarısına kadar toprak içindedir. İkinci kat batı tarafta görülmektedir.
Kütüphanenin ışıklandırılması pencerelerden sağlandığı anlaşılmaktadır.
Duvarların iç kesimlerinde tahtadan rafların yerleştirildiği üçer niş
bulunmaktadır. Kütüphane'de okuma salonunun dış duvarları ile iç duvarlar
arasında oluşturulan bir boşlukla rulolar ya da yazmalardan oluşan ciltlerin
nemden korunması sağlanmıştır. Aynı yöntem Efes'teki Celsus Kütüphanesi'nde
de uygulanmıştır.
TİYATRO
Nysa'da yaklaşık olarak antik kentin merkezinde, yukarıda, doğudaki bir
yamacın üzerinde yer alan tiyatro oldukça iyi korunmuş durumdadır. Oturma
sıralarının olduğu bölüm (Cavea) yarım daireyi biraz aşmaktadır.Tiyatronun
yan girişlerinin bulunduğu duvarlar büyük dikdörtgen taşlardan bir uzun bir
kısa olarak özenle işlenmiştir.
Oturma sıraları bir geçit ile ikiye ayrılmış olup, üst kısımda 26, alt
kısımda 23 sıradan oluşmaktadır. Tiyatronun bu oturma sıraları bugün kısmen
iyi korumuş durumdaır ve yaklaşık 12.000 kişilik bir oturma kapasitesine
sahiptir. Nysa Tiyatrosunun sahne yapısında 5 adet kapı bulunmaktadır.
2000 yılı kazılarında sahne tonozları, sahneye çıkan bir merdiven ve
tonozlar içinde bir heykel ortaya çıkarılmıştır.
Nysa'daki Roma İmparatorluk çağına ait olan bu tiyatroda sahne yapısının
podyumlarında bulunan bağcılık ve şarapçılık tanrısı Dionysos'un
yaşamına
ait kabartma heykeltraşlık frizleri özellikle çok önemlidir. Çünkü
tiyatrodaki bu frizler Türkiye'deki diğer kabartma frizli üç antik
tiyatrodan (Hierapolis=Pamukkale, Perge ve Side) en iyi korunmuş
durumdakilerini oluşturmaktadır. Bu frizlerde Menad, Silen, Dağ Nymphesi,
Dionysos'un ebesi olan Nysa, Eros (sevgi ve aşk tanrısı), Nysa antik
kentinin tanrı ve tanrıçası olan Pluton ile Kore, çobanların ve sürülerin
tanrısı Pan, Tanrıça Artemis, Athena, Afrodit, tanrı Hermes, post giymiş
satyr, Ariadne(Dionysos'un eşi),Triptolemos figurleri çeşitli şekillerde
tasvir edilmişlerdir.
Nysa Antik Kentindeki tiyatronun bu frizleri Roma İmparatorluk ağı
içerisinde Antoninler dönemine tarihlenmelidir.
STADYUM (AMPHITHEATHER)
Nysa'daki antik kentin üzerinde yer aldığı kayalık platoyu derin vadiler
halinde kuzeyden güneye doğru bölen dere yataklarından en genişinin üzerinde Strabon'un Amphitheater olarak tanımladığı ve bugün sel suları nedeni ile
oldukça tahrip görmüş olan Stadyum yer almaktadır. Yaklaşık 192 metre
uzunluğunda ve 44 m. genişliğinde olan bu Stadyumun batıdaki oturma
sıraları, bu taraftaki yamacın daha az eğimli olması nedeni ile doğrudan
doğruya doğal arazinin üzerine yerleştirilmiştir. Buna karşın doğudaki
oturma sıraları ise birbirine paralel ve eğimli olarak yükselen tonoz
kemerlerden oluşturulan mükemmel bir alt yapının üzerine oturtulmuştur.
Bugün doğu taraftaki bu alt yapı kalıntıları kısmen görülebilmektedir. Nysa
Stadyum'u yaklaşık 30.000 kişiyi alacak kapasitededir.
|